Hasarlı Bürokrasi

24 Ocak 2020 ve 27 Aralık 2020 tarihlerinde iki büyük deprem yaşayan Elazığ'da başta yıkım olmak üzere hak sahipliği, hasar tespiti, kura, konut, metrekare gibi daha birçok konu başlığındaki sorunlar yaklaşık 3 yıl süreyle gündemi meşgul etmişti ve bu konuda özellikle bürokrasiden kaynaklandığı iddia edilen hatalar sürecin daha çok uzamasına sebep olmuştu. Depremin gündemini atlatmaya hazırlanan Elazığ, bu kez Kahramanmaraş depremleriyle sarsılırken açıklanan hak sahipliği itiraz sonuçlarının ardından bir kez daha gündemine depremi alan Elazığ'da yeni sorun ise ilk incelemede ağır hasar verilip ardından az hasara dönüşen yapılar.

Hasarlı Bürokrasi

24 Ocak 2020 tarihinde Elazığ’da meydana gelen deprem sonrasında şehrimizdeki yapı stokunun neredeyse 3’te 1’i hasar almıştı. Hasarlı yapıların içerisinde konut, kamu binaları, hastaneler ve okullarda bulunuyordu. Özellikle kamu binalarının yıkım süreçlerinde birçok tartışma yaşanmış yapıldığı iddia edilen usulsüzlükler nedeniyle biri üst düzey olmak üzere birden fazla bürokrat görevden alınmıştı. Aynı zamanda toplu konut kurası, yarım asır yaşadığı mahallesini terk etmek zorunda kalan depremzedeler, 3+1 konut yerine 2+1 konutla yetinmek zorunda kalan vatandaşlar, toz duman içerisinde kalan bir şehir, kilitlenen trafik gibi birçok konu uzun süre gündemimizi meşgul etmişti.

TAM BİTTİ DERKEN YENİDEN BAŞLIYORUZ

Deprem gündemi, Elazığ’da çözülmesi gereken diğer sorunlara da gölge düşürmüş kamuoyu uzun süre bu sorunları tartışmak zorunda kalmıştı. Elazığ, 2020 yılında meydana gelen depremin 3. Yılında artık bu gündemden yavaş yavaş uzaklaşırken bu kez 6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli olarak meydana gelen deprem felaketleriyle sarsıldı. Bu depremlerin ardından Elazığ, yine ve yeniden deprem kaynaklı sorunlarla boğuşmaya başladı. Kahramanmaraş merkezli depremler sonucunda yavaş ilerlediği iddia edilen hasar tespit sürecinin ardından yine geç açıklanan hasar tespit itiraz sonuçlarının açıklanmasıyla yapıların bazılarının ağır hasardan az hasara döndüğü görüldü.

SÜREÇ GEÇ Mİ İŞLEDİ?

Depremin ilk günlerinde en çok konuşulan konulardan biri ise Elazığ’da hasar tespit sürecinin ağır işlemesiydi. Bu durum Elazığ’daki hasarın ortaya çıkmasını da geciktirirken şehrimizin afet bölgesi ilan edilmesi konusunu da yine tartışmalı hale getirmişti. İtiraz sonuçlarının açıklanmasının da geciktiği Malatya örneği ile gözler önüne serildi. Öyle ki Malatya’da hasarın ve yapı sayısının fazla olmasına karşın bu sürecin Elazığ’dan daha önce tamamlanması bu konuyu daha da tartışmalı hale getirdi.

Hasarlı Bürokrasi

AĞIR HASARDAN AZ HASARA

Sürecin gecikmesi Elazığ’da yıkım işlemlerinin de gecikmesine neden olurken, özellikle ağır hasarlı yapıların arasına kurulan semt pazarları, naylon şeritle alınan önlemler uzun bir süre tartışma konusu oldu. Bir diğer sorun ise ilimize gelen yıkım firmalarının ilk incelemede ağır hasarlı olarak tespit edilen yapıları vatandaşla anlaşarak yıkmasıydı. Bu konuda acele edilmemesi gerektiğine dair açıklamalar ve uyarılar yapılsa da hem süreçlerin gecikmesi hem de vatandaşın yeteri kadar bilgilendirilmediği iddiası büyük bir mağduriyetin ortaya çıkmasına neden oldu. 

Hasarlı Bürokrasi

MUHTARLAR SÜRECİ DEĞERLENDİRDİ

Bu konuyla ilgili Hakimiyet’e önemli açıklamalarda bulunan Tüm Elazığ Muhtarlar Federasyonu Başkanı Ayhan Atlan ve üye muhtarlar Necati Karataş, Aytaç Şahinoğlu, Aytaç Özcan durumu şu sözlerle özetlediler:

“SORUNUN OLUŞMASINDA 2 TEMEL SEBEP VAR”

Bu sorunun ortaya çıkmasında iki temel sebep vardı. İlki sürecin gecikmesi ve ikincisi de vatandaşın ve kamuoyunun yeteri kadar bilgilendirilmemesi. 24 Ocak 202 tarihinde meydana gelen deprem sonrasında ağır hasardan az hasara dönen yapı sayısı neredeyse yoktu. Vatandaşlar da buna göre hareket etti. Bu yüzden çok yoğun bir bilgilendirme ve bilinçlendirme sürecinin yürütülmesi gerekiyordu. 

“VATANDAŞ EVİNDEN ÇIKMADAN ELEKTRİK VE DOĞALGAZLARI KESİLDİ”

Tabi bu inceleme yapılırken ilk etapta yapılan hasar tespiti çalışmalarında birçok evin ağır hasar verilerek veya orta hasar verilerek bu evlerin hemen elektrik, doğalgaz vanalarının sökülerek evlerin boşaltılması istenildi. Tabi biz bu uygulamanın yanlış olduğunu söyledik. Bizim bu sesimize kimse ses vermediğinden dolayı vatandaşlar evin içinde otururken elektrikleri ve doğalgazı kestiler. Tabi bu da tedbir olarak yapıldı. Ağır hasarlı binalar da oturmasınlar diye. Ama akabinde bir de itiraz süreci vardı. Bu itiraz süreci ile birlikte kapısı, penceresi, parkeler, su tesisatları tamamen sökülerek bir kısmını vatandaş kendisi söktü, bir kısmını da geçmiş dönemlerden ders çıkarmayan hırsızlar söktü. 

“HARABEYE DÖNEN EVLER AZ HASARA DÖNDÜ”

Daha doğrusu kendisi sökmeseydi hırsızlar yuva yapıp sökeceklerdi. İtiraz sonuçlarında tekrar inceleme yapıldığında binada herkes ağır hasar olmasını istemez bundan dolayı 10 kişiden birisi itiraz ettiği zaman çevre şehirciliğin yeniden bir ekip gönderip buna baktırır. Binalara baktırıldıktan sonra 27 Mayıs tarihinde yeniden askı süreci başladı. Bu süreçte evi tamamen harabeye dönmüş evleri az hasarlı olarak listelerde gördük. Bu insanlar ciddi anlamda mağduriyet yaşayacak. Belki denilecek kapınızı pencerenizi sökmeyeydiniz. Ama ağır hasar vermişsiniz benim orada oturmam yasaklanmış. Hırsız kapıdan pencereden her taraftan girecek bir durumda. Bundan dolayı da ciddi anlamda mağduriyet yaşayacaklarını bildiklerinden dolayı bunların sökümlerini yapmışlar. Ve şuanda evler hayalet evlere dönüşmüş. 

“FATURA VATANDAŞA KESİLMEMELİ”

Şehirde oldukça da fazla bu şekilde binalar var. Bu konuda yetkililerin hani belki prosedür gereği belki yeniden bir ekip gönderme gibi durumları olmayabilir ama buna bir çözüm bulmaları gerekiyor. Evleri yeniden tamir yapmaya kalksalar yüksek fiyatlar ortaya çıkar. Sonuçta gelip inceleyen ekip bundan sorumludur. Bu sorumluluğun vatandaşa kesilmemesi gerekiyor. Bu sorumluluğa ilk etapta ağır hasar veren sonra da gelip az hasar verenler arasında çözüm üretsinler. Aksi takdir de bu konu vatandaşlara ciddi külfet getirecektir. Mağduriyet doğacaktır. Bu evler de oturma olayı da yaşanmaz. Çünkü psikolojik bir travma yaşayacaklar. O evlere vatandaşın sokulması da artık zor. 

VALİ TORAMAN: “HASAR TESPİT SÜRECİ TAMAMLANDI”

Kesinleşen sonuçların ardından  Elazığ Valisi Ömer Toraman, bir açıklama yaptı. Vali Toraman, vatandaşların artık sorunlarını yargı yoluyla çözebileceğini ve bunun için 60 günlük bir sürenin olduğunu belirterek şu bilgileri verdi:6 Şubat 2023 depremi olduktan sonra Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Müdürlüğü’ne bağlı ekiplerimiz süratle sahayı taradılar. Ön hasar çalışmalarını tamamlamışlardı. Bunları askıya çıkardık, itiraz süreci var. Bu itirazları aldık. İtirazlarda 28 bin küsur itiraz dilekçesi aldı arkadaşlar. Müteakiben bütün bu itirazlar tek tek incelendi. Bütün itiraz noktalarını inceleyerek nihai kararlar verildi. Kesin hasar tespit listeleri oluşturuldu. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından onaylandı. 28 Mayıs itibariyle bunları ilana çıkardık. Artık bu listeler kesin hasar tespit listeler. 

 VALİ TORAMAN: “KURUMLARIN YAPACAĞI BİR İŞLEM KALMADI, VATANDAŞLAR YARGIYA BAŞVURABİLİR”

Bundan sonraki süreç bu listeler üzerinden yürüyecek. Vatandaşlarımız bu listelere itiraz etmek isterlerse artık süreç yargı yolu. Kesin listeler askıya çıktığı için artık Valilik tarafından, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından veya diğer kuruluşlar tarafından yapılacak bir işlem bulunmamaktadır. O yüzden vatandaşlarımızın varsa böyle bir düşünceleri yargı yoluna gitmeleri gerekir. Bu süreçte de yargı yolunun 60 gün olduğunu özellikle belirtmek isterim. 28 Mayıs’tan itibaren 60 gün içerisinde dava açmaları, mahkemeye dilekçe vermeleri gerekir” ifadelerini kullandı.

Hasarlı Bürokrasi

HUKUKİ SÜREÇ NASIL İŞLEYECEK?

Vali Toraman’ın bu açıklamalarının ardından hukuki sürecin nasıl işleyeceğini Elazığ Stratejik Araştırmalar Derneği (ELSAD) Başkanı ve Kentsel Dönüşüm Uzmanı Av. Murat Erdoğan’a sorduk. İşte Av. Erdoğan’ın açıklamasından öne çıkan başlıklar:

“VATANDAŞLARDAN ÇOK FAZLA SORU GELİYOR”

Elazığ’daki deprem neticesinde hasar durumu açıklandı. Vatandaşlarımız çok fazla sorular soruyor. Sordukları soruların temelinde şu var; benim binam ağır hasarlıydı, hafif hasarlı oldu ben ne yapabilirim? Yada aslında binam ağır hasarlıydı, ama ben itiraz ettim. Hafif hasarda kaldı ne olacak? Şuan da ağır hasardan orta hasara geçti ne olacak?  Bilindiği üzere afet yasası ile birlikte hasar tespit durumları depremden sonra ilgili bakanlık tarafından yapılır. Ve yapılan hasar tespitleri ilan edilir. 30 günlük süre içerisinde vatandaşların bu raporlara karşı itiraz etmeleri istenilir. İtirazlar genellikle şöyle: hafif hasarlı olduğunu düşündüğü bina eğer farklı bir hasardaysa düzeltilmesini ister.

MAZERETİ OLANLAR DİKKAT!

Ya da hafif hasarlı rapor verilmiştir, aslında ağır hasarlı olduğunu iddia eder bu şekilde talepleri alan bakanlık ikinci bir inceleme yapar. Daha detaylı bir inceleme yaptıktan sonra kesin olarak rapor sonuçlarını ilan eder. Şu anda Elazığ Valiliği itirazlar sonucu yapılan incelemeler neticesinde hasar durumlarını ilan etmiştir. Ancak bana gelen  sorular da dikkat ettiğim nokta şu oldu; “ben hiç başvuru yapamadım, ağır hasarlıydı ama hafif hasar vermişler ne yapmalıyım?” Başvuru yapamayanlar için 30 günlük süre geçtiği için yeni bir başvuru süresi yok. Ancak bu başvuru süresini kaçıran vatandaşlar eğer hasta olmuşsa, cezaevine düşmüşse, yurt dışına gitmişse bu tür durumlar da belgeler ile birlikte itiraz etme hakları var. 

“YARGI YOLU İÇİN İKİ TEMEL ŞART VAR”

Eğer bu itirazları yapmalarına rağmen yine ret gelirse, o zaman sadece itiraz hakkını elde etmek için idare mahkemesine başvurabilir. Yani rapora itiraz edemezler. Gelelim ikinci aşamaya, yapılan birinci itirazlar neticesinde yeri hafif hasarlı olanlar varsa bunların dava yolları yok. Çünkü dava şartı hasar tespit raporlarına karşı 2 temel şart var. Birincisi hak sahipliği diğeri ise yıkım kararı. 

“AZ HASARLI YAPI SAHİPLERİ DAVA AÇAMIYOR”

Hak sahipliği bilindiği üzere orta hasarlı ve ağır hasarlı binalarda var. Kişi hak sahipliğine başvuracak. Hak sahipliği aldıktan sonra rapora itiraz edecek. Bir de ağır hasarlı binaların yıkım kararı verilirse yani orta hasarlı binalara yıkım kararı verilirse, bu raporu alan vatandaş itiraz edebilir. Yani dava açmanın bu iki şartı var. Bunlardan herhangi biri yoksa açılacak dava reddedilir. Az hasarlı binalarda ne hak sahipliği ne de yıkım kararı olmadığı için dava açma şansları yok. Her ne kadar gidin dava açın diye söylense de aslında vatandaşlara şunu demeleri lazım; hafif hasarlı raporlara karşı dava yolu yoktur. Ağır hasardan hafif hasara dönmüşse itiraz sonucu, artık hafif hasarlı olan kimse dava açamaz. Çünkü hafif hasarlılarda ne yıkım kararı ne de hak sahipliği hakkı var. Ancak orta hasarlı olan ya da ağır hasarlı olan bina sahipleri eğer itiraz ediyorlarsa dava açabilirler. Ancak dava açmak için ya yıkım kararı ellerinde olacak ya da hak sahipliği belgesi olacak.”