İlhami BULUT

Modern Türk Şiiri

İlhami BULUT

Edebiyat lortları; Türk şiirinin başlatıcısını Yunus EMRE olarak telakki ederler, ben de bu kabule gönül rahatlığı ile iştirak ediyorum. Her ne kadar kronolojik olarak daha önce Ahmet YESEVİ ve sair şairlerimiz varsa da;

Türk şiirinin ana gözesi Yunus EMRE’dir.

Öyle ki; Divan Şiiri, Halk Şiiri, hatta; Saz ve Aşık Şiiri, topyekun Yunus EMRE’den neşet etmişlerdir.

Yediyüzküsur yıldır şiirimiz bu akışla seyretmektedir. Tabi bu mecrada zaman zaman debi ve rejim değişiklikleri olmuşsa da, temelde Divan Şiiri de dahil Türk Şiiri karakterini taşımaktadır. Şiir evrenseldir ama aynı zamanda genetiktir de, Divan Şiiri’nden tutun günümüz şiirine kadar; şiirimiz sayısız kıvrım ve kavisler almıştır.

Bu akımları ömrümüz vefa ederse dilimizin döndüğünce zaman içinde ayrı ayrı tadat etmeye çalışacağız; şu kadar ki Tanzimat döneminden şimdiye deyin çok sayıdaki şiir akımları baklava dilimi gibi asla ayrılamaz.

Mezkur akımlara sonraki çalışmalarımıza değineceğiz;

piyasa gereği ekonomik davranarak; şimdi bu başlık altında yoğunlaşacağız.

Bu başlık bana göre yanlış; zira; şiirin moderni, modası, demodesi olmaz, eskisi, yenisi de olmaz, ne olur, en  çok, hiç eskimeyen anlamına gelen klasik şiir olabilir. Örnek,

*

Mal sahibi, mülk sahibi

Hani bunun ilk sahibi

Mal da yalan mülkte yalan

Al biraz da sen oyalan..Y.EMRE.

*

Bu yeni mi, eski mi? İstiklal Marşı yeni mi, eski mi? Bu bahsi geçiyoruz. Muhtemelen soracaksınız! Yanlış başlığı niye seçtin o halde!  Buraya kadar bu şekilde gelmiş, anlaşılması açısından bu başlık bizzarur tercih edilmiştir.

Modern Türk Şiiri nedir, ne zaman ve kimler başlatmış ona bakalım.

Akımın karakter yönüne; yazının makale hacmini çok aşmaması için, kısa değineceğiz.

Türk Şiirinde; 1940 ve 1950 arasında sürpriz bir şekilde güçlüce esen Orhan Veli’nin başlattığı Garip akımı ayrıca irdeleme konusu olacaktır.

Modern Türk Şiiri’nin başlatıcıları Edip CANSEVER ve Sezai KARAKOÇ’tur. Birazdan inceleyeceğimiz iki şiirle bu ivmeyi alır.

Edip CANSEVER’in; Masa da Masaymış Ha..Şiiri.

*

MASA DA MASAYMIŞ HA!!!

Adam yaşama sevinci içinde
Masaya anahtarlarını koydu
Bakır kâseye çiçekleri koydu
Sütünü yumurtasını koydu
Pencereden gelen ışığı koydu
Bisiklet sesini çıkrık sesini
Ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu
Adam masaya
Aklında olup bitenleri koydu
Ne yapmak istiyordu hayatta
İşte onu koydu
Kimi seviyordu kimi sevmiyordu
Adam masaya onları da koydu
Üç kere üç dokuz ederdi
Adam koydu masaya dokuzu
Pencere yanındaydı gökyüzü yanında
Uzandı masaya sonsuzu koydu
Bir bira içmek istiyordu kaç gündür
Masaya biranın dökülüşünü koydu
Uykusunu koydu uyanıklığını koydu
Tokluğunu açlığını koydu.

Masa da masaymış ha
Bana mısın demedi bu kadar yüke
Bir iki sallandı durdu
Adam ha babam koyuyordu.

EDİP CANSEVER

*


Bu akımın başlatıcısı olarak kabul edilen diğer şiir; Sezai KARAOÇ’un ‘Balkon’ şiiri; o şiire bakalım

*

BALKON

Çocuk düşerse ölür çünkü balkon
Ölümün cesur körfezidir evlerde
Yüzünde son gülümseme kaybolurken çocukların
Anneler anneler elleri balkonların demirinde

İçimde ve evlerde balkon
Bir tabut kadar yer tutar
Çamaşırlarınızı asarsınız hazır kefen
Şezlongunuza uzanır ölü

Gelecek zamanlarda
Ölüleri balkonlara gömecekler
İnsan rahat etmeyecek
Öldükten sonra da

Bana sormayın böyle nereye
Koşa koşa gidiyorum
Alnından öpmeye gidiyorum
Evleri balkonsuz yapan mimarların

SEZAİ KARAKOÇ

*

İşte; bu gün, Modern Türk Şiiri denen akım; bu iki şiirle başlar; İkinci Yeni denilen bu akım 1954-1959 yılları (bu iki şiir 1955 ve 1956 tarihinde yazılmıştır) arasındaki Şairleri; Edip CANSEVER, Sezai KARAKOÇ, Cemal SÜREYA, İlhan BERK, Turgut UYAR, her ne kadar Ece AYHAN’da bu akımın içinde gösterilse de; bana göre bu akımın dışındadır. Zira; İlhan BERK., Ece AYHAN için, Ece; hiçbir geminin uğramadığı, hiçbir insanın ayak basmadığı bir adada yaşar. Demektedir.

Demek ki; bu iki şiirle ivme alan diğer şairlerimizle de, 1959’a kadar süren ll. Yeni hareketi budur.

Günümüze kadar postmodern gibi farklı tanımlar da yüklense de, o gün bu gün şiirimiz farklı bir akıma uğramamış bulunmaktadır.

Bu iki şiirin ve aynı akımdaki şiirlerin özelliği nedir, vezin gailesi yoktur, gerçi bu gaile Garip akımıyla da yok edilmişti ama Modern Şiir Akımında anlam olarak ta o tarihe kadar şiirlerin dışına çıkmıştır, buna üstüne çıkmıştır diyenlerde vardır. Şiir en özgür alandır, herkes fikrini söyler elbette. Otorite yoktur tabi ki..

Vezin; su kabına benzetilir, önemli olan içindeki içecektir derler, kabın pek ehemmiyeti yoktur. Biraz da doğrudur, şimdi altın kase içinde gelen çamaşır suyunu içemeyeceğimize göre, doğrudur. Lakin; en leziz içecekte olsa bu akım içinde aynı kapla içilir ancak; lakin vezinli şiirlerde şair kabın kalitesini değiştirebilir. Diye düşünmekteyim.

Bu böyle gerekir, şu şeyle gerekir diye bir yargıya varmıyor ve ihsası reyde bulunmuyoruz şimdilik.

Şiir, bir toplumun aynasıdır. Sırf saçımıza, başımıza bakmak için değil, yüzümüzdeki çizgileri, hayatı değerlendirebilmemiz için, bu aynadan uzak durmamamız gerektiğini ne unutmalı ne de unutturmalıyız...

Yazarın Diğer Yazıları