Ömer Enes YILAR

Yanı Başımızda Duran Gerçekler

Ömer Enes YILAR

Toplum artık birçok şeye duyarsız hale geldi. Modern yaşamın hızlı temposunda akıp giden ömrümüzde zaman zaman bazı sorgulamalar yaparak hayatımızı yeniden anlamlı hale getirmemiz gerekiyor.

Bazen neden, diye sormamız bile yeterli olacakken biz sadece “neyse” diyerek geçiyoruz. Olanlar bize dokunmadığı içinde “bize bir şey olmaz” rehavetine kapılıyoruz.

Birçok konuya duyarsız bir toplum ve yanı başımızda olduğu halde görmediğimiz gerçeklerle yaşayıp gidiyoruz.

Bu hafta Elazığ gündeminde yer alan ve yanı başımızda olduğu halde görmediğimiz 2 gerçeği örneğiyle “neden” diye sorgulayarak yazmak istedim. 

İlk konumuz “frambuazlı simit.” Bu konunun ne kadar ilgi çektiğini hepimiz biliyoruz ancak burada yatan bir gerçeğe dikkat çekmek istiyorum. 

Türkiye’de bir işsizlik ve iş beğenmeme sorunuyla birlikte birçok fırsatı da bünyesinde barındıran bir ekonomi ortamı var. Ancak bizler bu fırsatları hep görmezden geliyoruz, özellikle genç bireylerin tam olarak girişimcilik ruhunu benimseyemediğini, fırsatları kovalayıp yakalayamadığını görüyoruz.

 Ancak “frambuazlı simit” bizlere girişimciliğin, farklı düşünmenin, cesur olmanın ne kadar önemli olduğunu ve başarı getireceğini apaçık gösteriyor. Biz yeter ki çevremize alıcı gözle bakalım, cesur olalım ve inovatif düşünelim. Gerisi gelecektir…

İkinci örneğimiz ise “Öğretmen gibi giyinerek tespih satan” ağabeyimiz. Bu ağabeyi hepimiz günde en az bir kere de olsa görüyoruz. Çoğumuz gidip bir kere bile sormadık, bu giyiniş, bu üslup nedendir diye. Oysa bu ağabey bize çok önemli bir gerçeği gösteriyor ki o ada mesleklerin de bir karakter meselesi olduğudur. Herkes her mesleği yapamaz. Eğitim, sınav, diploma yetmiyor insanın o mesleğin erbabı olmasına. 

Bakın çok net öreğiyle bir hayat hikayesi işte Ergin Koçpınar’ınki… Öğretmen olarak doğmuş, öğretmen olarak yaşamış ve öğretmen olarak gidecek bir adam. 

Ancak bu adam bu ülkedeki şartalar nedeniyle mesleğini olması gereken yerde yapamamış işte. 

Bence yılın öğretmeni o seçilmeli. Neden diye soracak olursanız, tespih satma bahanesiyle mesleğini sokak sokak dolaşarak yapan, harika üslubu ile kurduğu cümlelerin arasına sıkıştırdığı mesajlarla bazı öğretmenlerin yapamadığının çok daha iyisini yapan bir insan olmayacak da kim olacak yılın öğretmeni.

İşte iki büyük sorunumuz eğitim ve inovasyon… Dünyadaki tüm teknolojileri ilk önce icat edip kullanan Osmanlı’nın torunları bugün dünyadaki teknolojilerin tüketicisi konumunda. 

Medreseler, kütüphaneler, kervansaraylar, kıraathaneler ile “eğitim” kavramını dünya literatürüne kazandıran ecdadın torunlarının ülkesinde eğitimin hali ortada işte.

Diğer bir sorunumuz ise adalet! Sınava 2 dakika geç kaldı diye 1-2 yıllık emekleri çöpe atılan gençlerin güvendikleri kurumların yaptığı sınavlar ortada işte.
 

Yazarın Diğer Yazıları