Ömer Enes YILAR

Yalnız Adam!

Ömer Enes YILAR

Türkiye ve Elazığ tarihinin en kritik seçimlerine az bir süre kaldı. Yaklaşık 1 hafta sonra seçmen sandık başına gidecek ve kararını verecek. Bu kapsamda Hakimiyet’in güçlü, azimli ve meslek aşkıyla dolu ekibi tüm imkanları zorlayarak müthiş bir anket çalışması gerçekleştirdi. Seçim yasağının başlamasına saatler kala bunu kamuoyuna duyurmayı başardı. 

Seçim yasakları nedeniyle anket sonuçlarına değinemiyoruz ancak gelen tepkiler verilen emeğin karşılığını fazlasıyla verdi. Sonuçlardan memnun olmayıp gerçekleri kaldırmaya tansiyonu yetmeyenlerin bazen çirkinleşen ve hadsizleşen hakaretleri dışında kahir ekseriyeti sonuçların sahayı bire bir yansıttığına dair görüşlerini bizlere ilettiler.

Bir diğer mutlu edici durum ise bugün yeniden rutin görevlerini yerine getirmek amacıyla sahaya inen muhabirlerimizin her sokakta, caddede ve köşe başında bizlerin yaptığı anketin konuşulduğuna dair izlenimleri oldu.

Seçimin ardından bu konuyu detaylıca konuşmak üzere şimdilik burada bırakıyoruz.

Gelelim başlığa. Kim yalnız adam? Ak Parti tarihinde Elazığ’da eşi benzeri görüşmemiş bir şekilde yalnız bırakılan ancak buna rağmen bu yalnızlık ile güçlenen Şahin Şerifoğulları’ndan başkası değil.

Bunun yanında mevcut siyasi ortamın da açık ve net olarak gösterdiği gibi Ak Parti’nin belediye seçimlerini kazabilecek tek adayı.

Her türlü kara propaganda, iftira, yıpratma, dayatma, ötekileştirme ve ayrıştırma politikasına karşı tek başına direnen ve tüm sabrını koruyarak şehrin ve siyasetin gerilmesini bu gerilimin vatandaşa yansımasını önleyen adam.

Sahi neredesin Sayın Şerafettin Yıldırım? Ramazan ayı nedeniyle tatile mi çıktınız?

Neredesin Sayın Ejder Açıkkapı? Bayram tatili erken mi başladı? Sizin adaylığınız sırasında tüm imkanları seferber eden adayınızı yalnız bırakmak davanıza yakışıyor mu? Dava adamıyız söylemleriniz ile uyuşuyor mu?

O LAFları hiç konuşmuyorum bile.

Ramazanda kırmızı ışıkta kumanya dağıtmayı başarı sayan Gençlik kolları nerede?

Bunları seçimden sonra bol bol konuşacağız. Ve tarih sizleri de yazacak elbette.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “dere geçerken at değişilmez” tezini çürütmek adına büyük bir mücadeleye girişen, tarihin en beceriksiz, basından sivil topluma, vatandaşlardan iş insanlarına kadar herkesi bir ayrışma içerisine sokup küskünler ordusu oluşturan, adayını yalnız ve sahipsiz bırakıp anlam verilemeyen küskün ve yorgun bir ruh haline giren Ak Parti İl Teşkilatı’nın seçim sonrası başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere genel merkez nezdinde ağır bir hesap ödeyeceği de görünen bir gerçek.

***

Yeniden Refah’a soruyorum:

- Belediye binasının giriş kapısına 2 genç gönderip “siz asın onlar çeksin sonra video çekin dediniz” mi?

- Afişte bahsi geçen “yolsuzluk” kelimesi ile ne ima ettiniz? Yolsuzluk var ise neden açıklamıyorsunuz? Açıklamıyorsanız bu bir iftira değil midir? Bu bir iftira ise sizin gerçek siyasi anlayışınız bu mudur?

- Miting konusunda yer olarak neden “Valilik Önü” şeklinde ısrarcı oldunuz? Genel Başkan Erbakan neden Elazığ’a değil de Kovancılar ve Palu’ya gitti? Elazığ’daki iddianızı ispatlamak adına şehir merkezinde bir miting yapmanız en güçlü gösterge iken bu durumu neden kullanmadınız?

*** 

Şubat Ayı Meclis toplantısında kamuoyuna açık bir şekilde tartışılan, belediyenin herkese açık internet sitesindeki bir evrakın siyaset malzemesi yapılması durumu. Elazığ Belediyesi elektrik borcu için kredi yetkisi almış. Konuşulan bu yetki de henüz kullanılmamış. Gürsel Erol da bunu araştırmadan açıklamalarda bulunmuş.

Gürsel Erol’a yakışmadı. Aslında eski ekibinin gücünü kaybeden Erol’un bu tarz bir hata yapması şaşırtıcı değil.

Farklı siyasilerin söylemleri ile hareket edip konuyu araştırmadan açıklamalarda bulunmak da hiç Gürsel Erol tarzı bir siyasi hareket değil.

Sonuç olarak Gürsel Erol, dün akşam canlı yayında bir düzeltme mesajı atmak ve hafta içi Şahin Şerifoğulları ile görüşerek bir açıklama yapacağını söylemek zorunda kaldı.

Aslında Erol’a yakışan önce Şerifoğulları ile görüşmek daha sonra açıklama yapmaktı. Onun tarzı buydu.  Böyle olsaydı eğer Erol, “biz kimseyi karalamadan kampanya yapıyoruz, kendimizi ve yapacaklarımızı” anlatıyoruz söyleminin arkasında durmuş olurdu. 

Yazarın Diğer Yazıları