Ömer Enes YILAR

Ya Elazığ Ne Olacak?

Ömer Enes YILAR

Kapitalist değilim ama sermaye düşmanı hiç değilim. Ülkemizdeki doğal zenginliklerin çevreye ve doğaya zarar verilmede ekonomiye katma değer sağlamasının destekçilerinden biriyim.
Enerjide, ekonomide, tarımda istihdamda ve daha birçok konuda kendine yeten bir ülkeyi tabi ki ben de hayal ediyorum. 
Ancak bunun anahtarının yerel kalkınmadan geçeceğini bilecek kadar da tarafsızım. Bazıları gibi birçok gerçeğin üstünü kapatarak ülkemiz kalkınacak kılıfının altına da sığınmıyorum.
Elbette ki ülkemiz kalkınsın, bir maden ya da bir rezerv var ise ülke ekonomisine katkı sağlasın ama o değer bulunduğu yere de değer katsın istiyorum. 
Ki zaten ülkemizde bu hassasiyete oldukça önem veriliyor. Samsun, Adıyaman, Ağrı, Mardin gibi şehirler bu durumun yaşandığı aklıma gelen ilk şehirler.. 
Ancak Elazığ’da durum çok çok farklı ve araştırılırsa görülecektir ki türünün tek örneği bir durum söz konusu.
Şehrimizde Cumhuriyet tarihinin en büyük rezervi bulunuyor ve hem ülke hem de Elazığlılar bunun heyecanını ve sevincini ne yazık ki yaşayamıyor. Çünkü ülke olarak yapılan ihaleyi şehir olarak da tesisleri düşünmekten sevinecek vakit bulamıyoruz.
Sevinen tek bir kesim var o da ilimizdeki iktidar taraftarları. (Bir daha söylüyorum ki iyice anlayın, üzüntümüz rezervlerin bulunmasına değil Elazığ’a bir değer katmayacağına)Onlarda içten içe üzülüyorlardır eminim ama söylemlerine “ülkemiz kazanacak” temelini yerleştiriyorlar. Bugüne kadar da peki ya Elazığ ne olacak diyeni göremedik çünkü bunu söyleyen de çok iyi biliyor ki vatan hainliğiyle, doğal zenginliklerin karşısında olmakla suçlanacak.
Süreç yargıya taşınıyor ve birçok uzman önerisine rağmen ihale iptal edilmiyor.
Üstüne basa basa söyledim bir daha söyleyeceğim, ihaleyi hangi firmanın aldığı zerre kadar umurumda değil burada tek öncelik ve tek üstünde durulması gereken konu Elazığ’a değer katacak birilerinin 600 milyarlık (katrilyonluk) para kazanmasını sağlayacak bu rezervlerin Elazığ’da kalmasıdır.
Sevinemiyoruz arkadaş!
Yine soruyorum, ya Elazığ ne olacak?
Tesis yapılacak, zaten ihale tesis şartlı gibi söylemlerle cevap vereceksiniz onu da biliyorum ancak bu kafayla giderseniz tesis de olmayacak. Bu zamana kadar yazdık, çizdik, konuştuk bundan sonra özet geçelim cevap verip tersini ispat etmeye cesaret eden her kim varsa kamuoyuna açık bir şekilde tartışabiliriz. 
Peki ilk ihale tarihinde 150 milyon doları bulan ve bugün 119 milyon dolara gerileyen kaybın hesabını kim verecek? Peki o gün 30 milyon ton olan ancak bugün 70’e çıkan ve 100’e yükseleceği söylenen rezervlerle ilgili yapılan alelacele işlerin hesabını kim verecek.
Sondaj tamamlanmadan ihale yapılması hukuka uygun mu?
Tesis şartına ve/veya gibi çelişkili tabirler konulması vicdana uygun mu?
Bu değerin sürekli eleştirdiğimiz ve siyasilerimizin de hatasını kabul ettiği Krom tesisleri kadar bile değer sağlamayacağı gerçeği vefaya uygun mu?
 

ARTIK SIRA SİZDE
Evet sonuç olarak Danıştay kararını verdi ve artık saha ihaleyi alan firmanın. Her şeyden ötesi ülkemize ve şehrimize hayırlı olur inşallah.
Bu süreçten sonra konu artık tamamen ilgili firma ve siyasilerimiz arasındadır. Yani “tesis kurar veya mevcut tesisi var ise…” şeklindeki maddeden hareketle tamamen firmanın inisiyatifine bırakılan tesisin kurulması için mücadele verebilecek makam siyaset makamıdır.
Sağlığını kaybetme pahasına bu mücadeleye girişen Sn. Asilhan Arslan çekildiğine ve siyasi kariyer için çok basit hesaplar yapılmasına gerek kalmadığına göre.
Bakalım görelim buyurun er meydanına!

Yazarın Diğer Yazıları