Ömer Enes YILAR

İşte Bu Olmadı!

Ömer Enes YILAR

Kırk yıl aradan sonra CHP’nin şehrimizden çıkardığı ilk vekil Gürsel Erol… 

Seçildiği günden bugüne kadar Mecliste Elazığ’ı en güzel haliyle temsil etti. Sadece temsil etmekle de kalmadı şehrin sorunlarını olması gerektiği gibi yapıcı bir şekilde kırmadan dökmeden dile getirdi. Çözüm aradı, ısrarcı oldu ve şehrimizin tanıtımına da büyük katkı sağladı.

Dün yine TBMM’de bir konuşma gerçekleştirdi Gürsel Erol. 

Ancak bu konuşma diğerlerinden biraz farklı oldu. Bu fark, kırmadan dökmeden siyaset yapan bir ismin, bir anda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Kenan Evren ile Ak Parti’yi de o dönemin darbeci yönetimiyle bir kefeye koyacak kadar sert bir üslup kullanmasıydı. 
Konuşmadan ilgili bölümü şu şekilde özetleyebiliriz:

Erol, kendine göre geçmiş döneme damga vurmuş siyaset ve devlet adamlarını İsmet İnönü, Adnan Menderes, Süleyman Demirel, Necmettin Erbakan, Alparslan Türkeş… şeklinde sıralıyor.

Daha sonra konuyu Kemal Kılıçdaroğlu’na bağlıyor ve diyor ki “30-40 yıl sonra bu kürsüden benim gibi siyasete damga vurmuş kişileri sayacak bir milletvekili, Kemal Kılıçdaroğlu’nun da adını adaleti arayan genel başkan olarak zikredecek.” 

Kılıçdaroğlu ile ilgili bu methiyeleri dizen Erol, sonrasında ise “BEN KILIÇDAROĞLU’NU ÇIKAR İÇİN ÖVMÜYORUM, ZATEN BENİM ADAYLIĞIM DA ADAY OLACAĞIM SIRA DA GARANTİ” diyor. (Burayı not alın aşağıda bir şeyler söyleyeceğim.)

Ardından ülke siyasetine kötü iz bırakan bir isme değiniyor Gürsel Erol, Kenan Evren’e.

O dönem Evren’i gittiği yerlerde on binlerce insanın karşıladığından, hatta ülkedeki bazı yerlere adının verildiğinden bahsediyor ve günümüzde bu durumun tam tersi olduğunu ifade ediyor.

Sonra konuyu Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Ak Parti’ye bağlayarak ilgili açıklamasını tamamlıyor.

Evet, bu tarz da üslup da Erol’dan beklenen tarz ve üslup değil. Ülkenin yarısından fazlasının oyunu alarak seçilen bir Cumhurbaşkanının bir darbeci ile aynı kefeye konulması hiç ama hiç olmadı.

Bu durumla ilgili bazı tespitler yapılması lazım. 

İlk olarak Sayın Erol’un konuşmasıyla ilgili haber metninden dün akşam kendi yerine değil başka bir Milletvekilinin yerine konuştuğunu biliyoruz. 

Bu durum sonucunda kendisine ait olmayan bir metni okumak zorunda mı kaldı şeklinde bir görüş ortaya çıkabilir. 

Kılıçdaroğlu ile ilgili konuştuğu sırada “BEN KILIÇDAROĞLU’NU ÇIKAR İÇİN ÖVMÜYORUM, ZATEN BENİM ADAYLIĞIM DA ADAY OLACAĞIM SIRA DA GARANTİ” şeklinde bir cümle kurması bu ihtimali daha da güçlendiriyor.

Ya da ikinci olarak son 10 yılda defalarca seçim kaybeden, son 1 yıla kadar da yapıcı değil iktidarın yaptığı her konuyu eleştirme tarzıyla bilinen Kılıçdaroğlu’nu, sırf birkaç kilometreyi yaya yürüdü diye siyasi tarihe iyi iz bırakacak devlet adamları listesine yazması ve 4 yılı aşkın sürede ilk kez böyle bir tarz benimsemesi Ali Özcan’ın ön seçim restinin genel merkeze yansımasından kaynaklanıyor olabilir. 

Her neyden kaynaklanıyorsa kaynaklansın, yine de böyle bir tarzın kamuoyundan karşılık göreceğini düşünmek saflık olur. HEM DE ELAZIĞ GİBİ BİR YERDE YANİ BİZ GENELDE ERDOĞAN’A YERELDE EROL’A OY VEREBİLİRİZ DİYEN KİTLENİN BULUNDUĞU BİR ŞEHİRDE meclis kürsüsünden o insanların lider olarak benimsediği kişiyle bir darbeciyi aynı kefeye koyamazsınız.

Peki, adaylığını ve sırasını garanti gören Gürsel Erol'a, Ali Özcan nasıl bir yanıt verecek?

Son olarak eğer bu konuşma Ali Özcan etkisinden kaynaklanıyorsa 4 Ak Partili Elazığ Milletvekili 1 Ali Özcan kadar siyaset yapamadı tartışması da ortaya çıkabilir.

***

Yine Erol’un konuşmasındaki bir bölümle devam etmek istiyorum. 

Mecliste yaşanan kavgalar, Türkiye’deki siyasetin sert üslubu, siyasetin günümüzde artık yalanla bağdaştırılması tüm toplumu etkiliyor ne yazık ki. 

Erol da bu konuya değindi ve dedi ki;

“Aynı dönem milletvekilliği yapıyoruz, birbirimize yumruk atıyoruz; böyle bir şey olabilir mi? Ama biz birbirimizi sokakta, havaalanında, restoranda gördüğümüz zaman birbirimizin yüzüne bakarken utanmamalıyız. Tabii ki düşüncelerimiz birbirinden farklı olacak, hepimiz birbirimizden ayrı şeyleri savunacağız ve düşüneceğiz ama nezaketi, saygıyı hiçbir zaman elimizden kaçırmayacağız.”

Bu konuşma Ak Parti İl Başkanı Sayın Şerafettin Yıldırım’ın katıldığı bir televizyon programında Sayın Erol ile yaptığı bir yolculuk sırasında gerçekleşen şu diyaloğu hatırlattı: 

“Uçakta otururken kendisine (Gürsel Erol’a) bir şey sordum. Geçenlerde bir başka soru önergesi de Göç İdaresi ile ilgili vermişti. Peki dedim bununla ilgili ihtiyaç hissedip ya bana sorma ya da araştırma ihtiyacı hissetmediniz mi? “Başkanım bize gelen siyasi malzemeleri kullanıyoruz” dedi. Daha sonra siyaset, dik duruşluluk, erdem böyle mi dedim. “Sen de çok alıngansın Başkanım” yanıtını verdi.”

Yıldırım’ın anlattıkları ile Mecliste kendi dönemlerinde muhalefeti dinleyen, nazik ve olması gerektiği gibi bir siyaset yürüteceklerini belirten Erol’un bu söylemleri çelişmiyor mu?

Takdir her zaman ve her koşulda olduğu gibi tabi ki kamuoyunundur.
 

Yazarın Diğer Yazıları