Ömer Enes YILAR

İletişim Başkanlığı, Seçimler ve Faruk Acar

Ömer Enes YILAR

Birkaç haftadır hem Hakimiyet TV’den hem de bu köşeden siyasette nabzın yükseldiğini özellikle Meclis açılır açılmaz seçimlerle ilgili durumun netlik kazanacağını yazıp söyleyip duruyorum. Erken seçimle ilgili herhangi bir öngörüde bulunmasam da gündemi çok yakından takip ederek bu konudaki tahminimi şekillendiriyorum.

Beni ve şehri bırakın, Ankara’ya bir dönün bakın. Muhalefet sanki karar açıklanmış, seçimin tarihi belli olmuş gibi çalışıyor, sanki bir şeyler biliyorlar da söylemiyorlarmış gibi bir durum içerisine girilmiş. Sadece Ankara’da değil il teşkilatlarında da özellikle CHP ve İYİ Parti kanadında ciddi çalışmalar olduğunu görüyoruz. 

Bunun en somut örneğini Elazığ’da görüyoruz. CHP, Elazığ’da il teşkilatını oluşturdu, istenilen uyumu yakaladı ve seçime doğru düz bir yol çizdi.

 İYİ Parti ise Elazığ’da il teşkilatıyla ilgili eleştirileri doğru okudu, özellikle Yüksel Ercan’ın aday adaylığını açıklaması ve parti çalışmalarına doğrudan katılması ile birlikte eksik (kendi değerlendirmelerim sonucu il teşkilatına ilişkin aldığım notlar) yönlerini güçlendirmeye başladı. 

Elazığ’da yapılacak ilk seçimde önemli bir aktör haline gelebilecek diğer bir parti olan Yeniden Refah Partisi ise hem teşkilat çalışmaları hem de şehrin sorunlarına ilişkin ciddi bir çalışmayla (bkz. ‘Bölgesel Kalkınmada “Elazığ Modeli”nin Oluşturulması) yolunu çizmiş durumda.

Tüm bunların yanında muhakkak etkili olacak durumlardan biri de partilerin aday listesi olacak. Henüz muhalefet kanadından kesin bir isim telaffuz edemesek de partilerin bu konuda ciddi çalışmaları olduğunu, halka dokunacak ve beklentisini karşılayacak isimlerle hazırlanmış listeler için büyük efor sarf ettiklerini biliyoruz.

Yerel konulara da değindiğimize göre gelelim bugünkü meselenin özüne. Evet, aday listeleri, teşkilat çalışmaları, vatandaşla buluşmalar, vaatler, projeler bunların hepsi muhakkak yerelde siyaset için önemli unsurlar ama partinizin genel merkezinin kurumsal kimliği, vizyonu, misyonu ve ideolojisi vatandaşın oy verme davranışını etkileyen temel unsurlardır. Vatandaşın oy verme davranışına etki edebilmenin yolu, partiyi ve lideri tam olarak vatandaşa anlatmaktan geçiyor. 

Bunu bu zamana kadar  en iyi şekilde başarmış parti ise bence Ak Parti’dir. Nasıl mı?

Göstergebilim alanında kendisini Türkiye’de en iyilerden biri olarak kabul eden ve benim de büyük saygı duyduğum hocalarımdan birisi Yüksek Lisans derslerinden birinde Almanya’da yapılan bir seçim afişiyle, Türkiye’de yapılan bir seçim afişini kıyaslayıp tüm değerlendirmeyi de bizim takdirimize bırakmıştı. Yani 2002 yılından önce 1-2 başarılı seçim afişi ya da kampanyası görülse de (konu uzun çok uzun olacağı için aksini savunanlar mailden ulaşırsa tartışabiliriz) Ak Partiyle birlikte Türkiye Siyasal İletişim’de bir devrim gerçekleştirdi diyebiliriz. Yani ben bunu net olarak söyleyebiliyorum.  

Bunu daha 10 yaşındayken Ak Parti’nin ilk siyasal iletişim materyallerinden biri olan ve ‘Tek Başına İş Başına’, ‘Söz Veriyoruz Birlikte Başaracağız’ mesajlarını içeren broşürleri Elazığlılar olarak ‘Orduevi Fıskiye’ olarak tabir ettiğimiz muhitte yerden toplayarak büyük bir ilgiyle inceleyen ve çok küçük yaşlarda bir iletişimci olmaya karar vermiş birinden dinlediğinize dikkat çekmek istiyorum. 

Bu başarının sırrı ise üstat Erol Olçok’’un 1993 yılından beri Recep Tayyip Erdoğan birlikte yol yürümesinden ve Ak Parti’nin kuruluşundan vefatına kadar tüm siyasal iletişim sürecini yürütmesinden kaynaklandığını düşünüyorum. 

Erol Olçok, bana göre Türk Siyasal İletişiminin üstadı; mükemmel bir reklam zekasına sahip, her şeyden önemlisi mütevazi, dürüst, samimi ve eşine az rastlanır bir dava adamı, yol arkadaşıydı. Onun bu kabiliyeti ve mükemmel karakteri Ak Parti’nin kendini en iyi anlatabilen, vatandaşa en derinden dokunabilen kampanyalara dönüşüyordu.

Çünkü O, ne 6-7 yerden maaş alma derdindeydi, ne kariyer ne de  şöhrete ulaşma… 

O lüks rezidansların en yüksek katından bakarak belirlemiyordu kampanyalarını, ya da yaralı bir şehre en uzak mesafeden yani başkalarından dinleyerek değil halka inerek, vatandaşa dokunarak, şehirleri karış karış gezerek ve bunu sessiz sedasız yaparak başarabiliyordu bunu. 

İşte bu yüzden muhafazakâr düşünceye sahip, şatafata değil bilime inanmış, davasını Allah rızası gözeterek sahiplenen her iletişimcinin kalbinde Erol Olçok sonsuza dek yaşayacaktır.

Peki, Ak Parti Erol Olçok sonrasında, iletişimdeki bu başarısından bir şeyler kaybetti mi? Muhakkak ki etti ama yerine yine kendi yetiştirdiği önemli bir ismi bıraktı, Faruk Acar.

Faruk Acar da bugüne kadar Ak Parti’nin bu stratejisini tüm müdahalelere rağmen bu noktaya kadar taşıyabildi ancak bugün artık yeter dedi.

 Cüneyt Özdemir’e samimi açıklamalarda bulunan Acar, Ak Parti’den kopuşunun nedenlerine dair ipuçlarını sıraladı ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın müdahaleleriyle ve bu durum karşısında yeteri kadar sahiplenilmemesiyle İYİ Parti ile kurumsal bir anlaşmaya imza attığını söyledi. 

Düşünebiliyor musunuz, Ak Parti’nin en büyük başarılarından birini sağlayan isim bugün artık her kesimden oy alabilme potansiyeline sahip başka bir parti için çalışacak. Bu parti birçok eleştiriye rağmen oy oranını her geçen gün artıran bir parti. Bu partinin kendini vatandaşa doğru olarak, etkili bir şekilde anlattığını düşünün! Ki bunu yapabilecek Türkiye’deki en nitelikli ismi de kadrosuna katmış durumda… 

Wikipedia’dan aldığım şu bilgilere göz atın:

“İletişim Başkanlığı, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığına bağlı olarak görev yapan devlet kurumu. 24 Temmuz 2018 Tarih ve 30488 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 14 numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile kurulmuştur.

Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü yerine açılmıştır ve doğrudan Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığına bağlıdır. Görevleri; ülkenin dış tanıtım faaliyetlerini yönlendirmek, devletin tanıtımını yönetmektir.

"Türkiye markasını güçlendirmek" hedefiyle yola çıkan İletişim Başkanlığı, kamu adına Türkiye’nin hem ulusal hem uluslararası düzeyde nitelikli temsilini üstlenmekte, bu doğrultuda çalışmalarını yürütmektedir.”

Bu alıntıyı okuduktan sonra bugüne kadar 1-2 görkemli gösteri dışında büyük bir çalışmaya imza atamamış, Türkiye’nin uluslararası tanıtımına çok önemli bir katkı sağlamamış kurum olan İletişim Başkanlığı için takdir sizindir. 

Şunu da soralım son olarak, her seçimi yakın oranlarla bilen bir ismin çalışacağı parti neden İYİ Parti oldu?

Bunu herkes görebiliyorken Ak Parti’nin ve Ak Parti’deki üst yeklilerin görmemesini ya da bu durumu önemsememesini açıklayamıyorum kendime. Her şey göz göre göre gelişiyor ve değişiyor…
 

Yazarın Diğer Yazıları