Ömer Enes YILAR

'Hele şükür!' Dedirten Olaylar  

Ömer Enes YILAR

Biran, 24 Ocak 2020’de nefesimi tutmuşum da gelişen güzel olayların etkisiyle bugün derin bir “oh” çekmenin huzurunu yaşıyorum sanki.

Siz neden demeden, ben bu hafta ‘hele şükür’ dediğim birkaç gelişmeyi  art arda sıralayayım.

Bu gelişmelerde bir tanesi Elazığ Valiliği’nin kamuoyunu bilgilendirme adına paylaştığı ve önemli/merak edilen güncel bilgilerin yer aldığı görseller.

Bu görsellerden bir tanesinde yıkımı yapılan, yapılmayan binaların verileri yer alıyor. Görsele bakınca iki başlık çıkıyor ortaya:

Elazığ'da Yıkım Oranı Yüzde 96,

Yıkım Bekleyen 60 Bina Daha Var,

İrdeleyelim hemen… Yıkımı yapılan bina  oranının yüzde 96 olması çok iyi ancak hala 60 binanın yıkımının yapılmaması bir o kadar kötü. Depremin üzerinden geçen süreyi söylemeye ise utanıyorum. Ancak şu anda bu konuyla ilgili suçlayacağımız kimse yok karşımızda. 

Verilerin açıklanması bile umut verici. Hatırlarsanız  Hakimiyet, defaten bu tarz bilgilerin açıklanmasının ne kadar önemli olduğunu dile getirmişti. “Biz dedik” demiyoruz yanlış anlamayın, aklın yolu bir diyoruz sadece.

Bu konuyla ilgili son olarak bir gerçeği daha belirtelim, insanları ne kadar doğru bilgilendirirsen ve doğru/güvenilir bilgiyi ne kadar çok insana ulaştırırsan, dezenformasyon ile o kadar iyi mücadele edersin.

İkinci gelişme ise Başkan Işıkver’in dün yaptığı açıklamalar. Bunu böyle kısa kısa yazmak mümkün mü, değil tabi. Yazsak kitap olur kitap…

Güncel dünya siyasetinde Türkiye’nin konumu, Cumhur İttifakı’nın misyonu ve vizyonu ancak bu kadar net, bu kadar dobra, bu kadar ikna edici anlatılabilirdi. Geçtiğimiz günlerde Devlet Bahçeli’nin ‘Erdoğan’ı anlatın’ mesajından sonra bu yayını Sayın Bahçeli izlese, gözleri dolardı.

Işıkver’in konulara hâkimiyeti, kullandığı üslup ayrıca dikkat çekiciydi.

Gerçekten bu konuları bu kadar iyi anlatan bir Ak Partili var mıdır? Hamza Dağ (!) ve Metiner (!) hariç…

Semih Başkan’ın kendi misyonunu anlatması da önemliydi ve önemli birçok konu daha vardı ancak yazının başlığı ‘hele şükür’ olduğundan ve bu konular bu satırlara sığmayacağından biz şükür ettiğimiz konulara gelelim?

1)    Başkan Işıkver, ‘konuşmayayım mı, susayım mı’ diye sordu? Genelde polemikten kaçınan ve yaptığı, yapacağı icraatları bir türlü Elazığlılara anlatamayan Ak Partililer bu soruya cevap versin.

2)    ‘Ben sorunları müdürleri manşet yaparak mı çözeyim’ dedi Işıkver, işte burada hele şükür dedim. Benim gibi düşünen biri varmış. 

2’den devam edelim. Biz tarafsız gözle tam ortada durarak Elazığ siyasetinin nerede hata yaptığını nerede yanlış yaptığını, özellikle ‘iletişim’ bilim dalının konuları arasına giren mevzuları dikkatle inceliyor ve sizlere aktarıyoruz. İşte köşe yazmaya başladığım günden bugüne kadar Elazığ’da birçok sosyal medya kullanıcısının talebi olan herhangi bir Ak Partili’nin mecliste veya herhangi bir yerde ‘masaya yumruk vurma’ ya da Cumhurbaşkanı’na herhangi bir tepki gösterme veya bakanlara karşı çıkma beklentisinin insanlara anlatılamamasından dert yanıyorum. 

Bugüne kadar hiçbir Ak Partili, “kardeşim biz iktidardayız, biz sorunları masa kırarak, müdürleri manşet yaparak çözmüyoruz” demedi, diyemedi. Şimdi sizin yüzünüzden bana ‘bunlar neyi çözdüler’ diye tepki gösterecekler ya.. İşte en önemli bir sorun da bu. Ne yaptığınızı dahi anlatamadınız, bunda bile aciz ve yetersiz kaldınız.

Bunu, Başkan Işıkver söyleyince ben de “oh be, benim gibi düşünen biri daha var” diyerek rahatladım ve yine doğru bir analiz yapmanın mutluluğu ve mesleğimizden kaynaklı şehre duyduğumuz sorumluluğun huzurunu yaşadım.

3- Yine 30 yıldır çözülemeyen konularda Başkan Işıkver’in samimi açıklamaları “hele şükür” dedirtti. En sonunda biri bunu kabul etti dedik ve rahatladık. Çünkü ben bir sorunun çözülmesi için önce kabul edilmesi gerektiğine inanırım. Kabul ettiysek o sorun vardır, var olanın çözülmesi yok sayılana göre daha kolaydır. 

Ancak tek bir şeye anlam veremedim, Başkan Işıkver, Gürsel Erol’u ‘hiçbir şey yapmaması’ gerekçesiyle eleştirirken, Ali Özcan’ı garibanlara yardım etmesi nedeniyle Elazığ’ın bir değeri görüp siyaset üstü tuttu. Burada sanırım biraz duygusal davrandı ama bir hakkı teslim etmesi önemli ve anlamlıydı.  

Neyse, şimdilik bu kadar yeter ama bu açıklamaları sanırım daha çok konuşacağız.
 

Yazarın Diğer Yazıları