Mustafa Demirbağ

Sınav Kağıdı

Mustafa Demirbağ

Filistin’de yaşananlara; insanlık dramı, soykırım, vahşet gibi her türlü ifade söylenecekler deryasında neredeyse bir damla gibi kalıyor. “Hiçbir cümle oradaki masumların yaşadıklarını izah etmeye yetersiz.” demek en büyük klişe halini aldı. “Bu vahşetin çözüm yolu nedir?” diye düşünürken Cahit Zarifoğlu’nun aklıma gelen bir dizesi ve bir dörtlüğü dramın çözüm yolunu ayan beyan ortaya koyuverdi bir anda. İçinizde bilenleriniz vardır mutlaka ama ben yine de hatırlatmak isterim müsaadenizle.

…….

Filistin bir sınav kâğıdı

Her Mü’min kulun önünde

De gerçeği yaz: Hakikat şehitliğe koşmaktır

De isyan çağır yolun açılır cennet köşelerine

Aslında ilk mısra yeterli ifadeyi içinde barındırmaktadır. Fakat yine de dört mısrayı da yazmak istedim. Bu yaşanan dram tüm İslam âleminin önüne koyulmuş bir sınav kâğıdıdır gerçekten. Ne yazık ki bu sınavı geçtiğimizi söylememiz mümkün değil. Üstelik kâğıdı neredeyse boş veriyoruz. Soru çok zor bir yerden mi geldi hepimize? Oysa 1713 yıldır bize en fazla anlatılan konuyu ezbere bilmemiz gerekirken neden bu kâğıt bomboş? Elektrikler mi kesildi? Sular mı akmıyordu? Eve misafir geldi de çalışamadık mı? Cevap çok basit aslında. Öğretmenimizi hiç dinlememişiz, kitabımızın kapağını hiç açmamışız. Günlük çalışmak yerine sınav günü çatınca vahamet aklımıza gelmiş.

Çözüm için, hala Selahaddin Eyyubi’yi bekleyenlerimiz var. Selahaddin sınavını verdi. Tahsilini bitirdi ve yerini kazandı. Yeni Selahaddinlerin gelmesini bekleyenlerde çoğunlukta. Bekleyelim, sürekli bekleyelim. Sürekli birileri kopya versin. Oh ne ala memleket. Pe ki biz neciyiz? Kimiz biz? Sadece Selahaddinler mi bu sınavı verdiler, verecekler? Arkasında binlerce şehadet isteyen, dersini çalışmış öğrencileri yok muydu? Biz neden yeni Selahaddinler ya da onun arkasından yürüyen neferler olamıyoruz? Çünkü dediğim gibi bizler öğretmenimizi dinlemedik. Kitabımızı okumadık. İlim ile bilimi harmanlayamadık.

Daha önce bazı yazılarımda değinmiştim. Bizim ödevimiz başka, ona hazırlanmalıyız. Batı papağanlığını bırakmalıyız artık. O, imrendiğiniz, yere göğe sığdıramadığınız, tatillere gidip bol bol fotoğraf çektiğiniz (Hele hele katedrallerin önünde boy boy fotoğraf çekilmesine ayrıca irrite oluyorum), bu vesile ile birçok insana hava attığınız batı kıyıyor o pırıl pırıl ana kuzularına. Biz batıyı övelim, kendi sınav kâğıdımızı da sürekli olarak öğretmenimize boş olarak verelim. Ama bizim notlarımızın yazıldığı defter hiçte boş değil maalesef. Bol sıfırlı bir karne hazırlanıyor bizlere.

Arap dünyasının neden sustuğundan bahsediyor herkes. Suudi Arabistan kralı, prensi, Ürdün Kralı vs. vs. Bizim ders kitabımızda var mı krallar? Tek bir öğretide krallık var mı? Saltanatlarının gücünü nereden aldıkları belli değil mi bu zatların? Sultan Ahmet Camine altı minare yapılınca Mescid-i Haram’ın minare sayısını yediye çıkaran o kutlu anlayışı terk edip, mukaddes alanın tam karşısına Kraliyet Holdinge ait 76 katlı otel yaptıran, Mescid-i Haram’a bile yüksekten bakma gafletinde olan zihniyetten mi tepki bekliyoruz? Yoksa Mısır’da demokratik seçimle başa gelmiş meşru hükumeti askeri darbe ile indirip, günlerce kendi insanlarına silahlarla ateş ederek başa gelen Amerikan maşası bir zihniyetten mi medet umulacak? Kendi vatandaşına acımayan başka bir diktatörden mazlum Filistin halkına destek beklemek çok iyimser bir yaklaşım olmaz mı? İşte Müslüman Dünya, Arap Dünyası denilen birçok ülke maalesef bu durumda.

Arap sermayesinin futbola yaptığı yatırımla alakalı bir köşe yazısı yazmıştım. Buradaki ironiyi anlamayan kişiler tarafından bir sürü eleştiri de almıştım? Yazarlığı bırakmamı öğütleyen zekilerimiz

de vardı. Gazze’deki vahşete sesini yükseltmesini beklediğimiz Arap Dünyasının, kendine ait ürettikleri tek bir silah sistemi var mı? Dünya sıralamasına girmiş tek bir Üniversiteleri var mı? Oysa bunları başaracak bol bol paraları var değil mi? Devasa Ar-Ge ve üretim tesisleri yapabilecekken, boş olan sınav kâğıtlarını ilimle ve bilimle doldurtacak okullar kurmak varken, futbol takımı alıyorlar. Milyar dolarları yıldız oyunculara dağıtıyorlar. Çünkü saltanatlarının devamını sağlamak için uyutulması, oyalanması gereken tebaaları var. Popüler uyku ilaçları geliştirmek zorundalar. Çünkü SAM amcaları ve Siyonist abileri öyle istiyor.

Bizim onlardan farkımız nedir peki? Boykotlar, sosyal medyadan kınamalar, bende buradayım demelerden başka yaptığımız bir şey var mı? Tabi ki bunları yapmayalım demiyorum. Bunlar yetmez demek istiyorum. Duygusallığı bir kenara bırakıp önümüze bakmamız lazım. Öğretmenimizin kim olduğunu yeniden hatırlayıp, Ders Kitabımızın bize ne öğrettiğini iyice aklımıza kazımamız lazım. Selahaddin olamasak ta yeni bir Selahaddin geldiğinde onun neferi olmaya layık ve hazır olmamız şart. İşte o zaman Filistin’e umut olabiliriz. İşte o zaman Ümmete umut olabiliriz. İşte o zaman Selahaddin Eyyubi ve askerlerinin sınav kâğıdında aldığı notu alabiliriz.

Daha önce üstünde durduğum bir konuyu yeniden hatırlatmak isterim. Bana ne füzeden, tanktan, uçaktan, helikopterden, sihadan, idadan, ikadan deyip her şeyi cebindeki para olarak görenler, daha doğrusu hiçbir şeyi göremeyen körler, tabi ki evde oturup Ebabilleri, yeni Selahattinleri bekleyecekler. Çünkü alıştı onlar hep birilerinin kendisi için çalışmasına. Ebabiller gelene kadar filler tarafından ezilen mazlumların sorumluluğu bizde değil mi sanıyoruz acaba?

Ben dâhil yediden yetmişe hiç birimiz (tüm İslam Âlemi) maalesef bu sınavdan geçemedik? Ama telafi edebilecek kudret hepimizde var. Uyanalım artık… İkinci dersi kaçırmayalım bari…

Yorumlar 1
SM 21 Kasım 2023 16:16

Buradaki imtihan kolay söylediğiniz gibi bol sıfırlı karnenin ahiretteki hesabından Rabbim korusun.Ellerinize sağlık

Yazarın Diğer Yazıları