Hazreti Mevlana’nın müritlerine mutlaka bir meslek sahibi olmalarını, sadaka vermelerini ancak sadaka kabul etmemelerini öğütlemesi ve onlara dilenciliği yasaklaması akıllara gelen bir Hadis-i Şerifi hatırlatmak icap ediyor; “Veren el, Alan elden üstündür”…
Günümüz koşullarında yardımlaşmak ve dostluk kurmak zor gibi görünüyor ise de aramızda yardımlaşma konusunda gayret gösteren güzel insanlara Selam olsun!
Şehirlerde yaşamı sadece iş odaklı görenler özellikle para hırsı bürünenlerin unuttuğu bir mesele var; kazancınız maddiyatta olsa da maneviyatta fakirleşiyorsunuz!
Ülkemizin en büyük 500 şirketinin cirolarına bakıldığında tabi gözümüz yok bunu söyleyelim başta, sadece zekât dilimine vurduğumuzda ülke genelinde yoksulluk kavramı ortadan kalkacak. Yine aynı paralelde aile gelir seviyesinde kendi aile içi gelirleri dengelese açlık sınırının altında kalan bir kişi dahi olmayacak. Yaptığım araştırma bu noktada bir istatistik ortaya koymakla beraber aslında kolay olan bir işine ne kadar acımasız bir hala getirdiğimizi göstermektedir…
Hülasa, paylaşmak bizi küçültmez aksine büyütecektir. Veren kimse Allah’ın keremine, vehhabiyetine ve cömertliğine mazhar olduğunu unutmamak gerekir. Ayrıca şu Ayeti hatırlayalım; ‘Kim bir iyilik yaparsa, ona iyiliğinin on katı karşılık vardır.’ (En’am Suresi: 160)
Bakın Nasreddin Hoca’ya ne güzel özetlemiş mevzuyu…
Bir bahar günü Nasreddin Hoca ve komşuları piknik yapmak için göl kenarına gitmişlerdi.
Yiyip içip eğlenirlerken adamın biri suya düşmüş. Adam yüzme bilmediği için “imdat” diyerek bağırmaya başlamış, herkes göl kenarına koşmuş.
-Ver elini, ver elini! diye adama ellerini uzatarak bağırmaya başlamışlar.
Fakat göldeki adam elini uzatmıyormuş. Derken, Nasreddin Hoca yetişmiş:
-Al elimi, al elim! diye adama elini uzatır uzatmaz adam Hoca’nın eline sarılmış.
Böylece boğulmaktan son anda kurtulmuş ve toplanan kalabalık şaşırmış.
-Hocam anlamadık gitti; Biz adama “Ver elini” dedik dinlemedi. Sen “Al elimi” deyince, kabul etti.
Nasreddin Hoca, gülümseyerek karşılık verdi:
-Siz suya düşen adamın ne kadar cimri olduğunu bilemezsiniz. O sadece alır, vermez. Onun için ben “Al elimi” deyince, dediğimi yaptı. Keramet iste bunda demiş.
