İlhami BULUT

Haksızların Hakkı

İlhami BULUT

 Haklılar hakkını alamıyor, bir de haksızların mı hakkı çıktı şimdi, işte haklıların hakkını alması için önce haksızların hakkını vermek gerekiyor. 

Söz ile uslanmayanın hakkı kötektir diye atasözümüz var ya, oradaki kötek, hukuk anlamında ele alınarak haksızların kötek hakkının verilmesi gerekir.  

Nasıl bir hak bu.  

Hukuk devletiyiz biz; Allaha şükür,  idari ve adli yargı hüneri ve marifeti ile bu kötek hakkı istense verilir, haksızlar bir kenara çekilmeli ki, hak sahipleri yerini bulsun. 

Peki haksızlar kim, haksızlıklar neler, bu haksızların hakkını vermeyen cimri vicdanlılar kimler. 

Zaman zaman işleyeceğiz nasip olursa bu konuları ; bu haksızlık arenaları, meydanlar nereler bu boğalar kimler.  

Bu haksızlıklardan bir örnek.  

Bazı üniversitelerdeki adam kayırmalar. 

Hakkı teslim edenleri peşinen şükranla selamlıyoruz. 

Şimdi gelelim zurnanın çaldığı yere.. 

Hangi üniversitelerde nasıl bir haksızlık bu,  

Elazığlı bir ses sanatçısı, bir iki yıl kadar önceydi  kendi sayfasında  yayınladı , ‘bu ne ulan bu ne’ diye.  

Bu dediği; Bingöl Üniversitesinde kaba bir tespite göre 15 çalışanın soyadı o tarihteki rektörün soyadı ile aynı. Ve eklemişti teyze,  hala ve dayıoğulları da hariç. 

Ben bunun tekzibini görmedim, zaten tekzip ne mümkün bir va’ka çünkü, bu kadar tesadüf olur mu aynı soy adlı, şimdi yani babadan, oğla ,amca oğluna, hanıma, kızına, kaynına dünürüne; ne bu ne bu sahi, yazık, bu insanlara yazık.  

Bunun vebali kime ait, Ali’nin hakkını Veli’ye, İsa’nın hakkını Musa’ya veren işte bu haksızların hakkı teslim edilmedikçe adil bir huzur bulamayız, adil huzur çıktı bir de, evet adamı olan hormonlu da olsa huzur buluyorsa, adamın yoksa git sürün demektir.  

Biz bunu sık sık duyuyoruz, üniversitelerde adam kayırma kolaylığı var; çünkü Türk Milleti adına bağımsız eğitim yapması için ilave yetkiler verilmiştir.  

Sevgili okurlar, gelin bu konuları toplum yararı için irdeleyelim. 

Gerçi benim bildiğimi Devlet Denetleme Kurumu bilmez mi?  

Bizim köyde bir zamanlar; köy ağası aynı zamanda muhtarlık yapmış, köy bekçisi de kendi kahyası. 

Yaşlı saf bir komşumuz vardı, bende gördüm hatırlıyorum bu rahmetliyi.    

İşte o dönemde bunun tarlasına girilmiş, ziyan edilmiş, demişler;  git şikâyet et. 

Demiş babam ben şimdi gidem kimi kime şikayet edem, yediğim sopada yanıma kalır. 

En iyisi; Allah hakka yardım etsin deyip yerimizde oturup; 

Tespih mi çeksek.  

Bilmem ki!!! 

Yazarın Diğer Yazıları