Tanzimat dönemi şairlerimizden Muallim Naci’ye ait olan “Hafıza-i Beşer Nisyan İle Maluldür” özdeyişini bu haftaki köşe yazımızın başlığı yaptık. Bu özdeyişi öyle lafügüzaf olsun diye başlık olarak atmadık. Sizleri zaman tünelinde geçmişe götürmeden önce bu sözün ne anlama geldiğini açıklayalım. “Hafıza-i Beşer Nisyan İle Maluldür” sözü insan hafızasının unutkanlığını, insanoğlunun unutacağını anlatmak için kullanılmıştır.
İsrail tarihine baktığımızda “Hafıza-i Beşer Nisyan İle Maluldür” özdeyişi tamda bugün İsrail’in ne yazık ki birçok şeyi unuttuğunu gösteriyor. Tarihin farklı dönemlerinde farklı coğrafyalara dağılan Yahudiler, yaşadıkları toplumlar tarafından dışlanmış ve sürülmüşlerdir. Özellikle Avrupa'da istenmeyen Yahudiler, sığındıkları İslam ülkelerinde tarih boyunca en rahat dönemlerini yaşamışlardır. Buna rağmen bu kavmin, en büyük ihaneti Müslümanlara olmuştur.
Bugün bu köşe yazımızda Yahudilerin başına gelmiş sadece iki olayı hafızalarımıza tekrar hatırlatmaya çalışacağım. İlk olarak Osmanlı’nın 1492 yılında İspanya’da binlerce Yahudi’yi idam edilmekten nasıl kurtardığını anlatayım. 31 Mart 1492'de Aragon Kralı II. Ferdinand ve Kastilya Kraliçesi I. İsabel, Elhamra Sarayı'nda bir araya gelerek Elhamra Kararnâmesi'ni imzalarlar. Buna göre İspanya'da yaşayan bütün Yahudiler dört ay içerisinde bütün altın, para vb. değerli eşyalarını yanlarına almadan İspanya'yı terk edecekler ya da dinlerini değiştireceklerdir. Aksi hâlde idam edileceklerdir.
O dönem İspanya'nın en zenginlerinden olan Yahudi tüccarlar İsak Abravanel ve Abraham Senor, Kralla anlaşma yapıp ona neredeyse bütün servetleri karşılığında bu kararnâmeden vazgeçmesini istediklerini belirtseler de bu istekleri reddedilir. Bunun üzerine dönemin Osmanlı padişahı II. Bayezid, Kemal Reis'e emir verir ve Osmanlı kadırgaları İspanya'dan kovulan Yahudilerden yaklaşık 150.000 kadarını Osmanlı topraklarına getirmek üzere açılır. II. Bayezid yayınladığı fermanında; "İspanya'dan gelecek Yahudileri geri çevirmek bir yana mümkün olduğunca misafirperver bir şekilde karşılanmalarını, aksini gerçekleştirip Yahudi göçmenlere kötü muamelede bulunan yahut mallarına veya canlarına en ufak zarar getirenlerin idam edileceklerini" buyurur.
Yahudilerin yakın tarihte yaşamış oldukları en acı olay ise hiç şüphesiz Hitlerin Nazi Almanya’sında bir milyonun üzerinde Yahudi çocuk, aşağı yukarı iki milyon Yahudi kadın ve üç milyon Yahudi erkeğin Holokost’ta öldürülmesidir. Hitler, Yahudileri gettolara hapsedip nakliye trenleriyle ölüm kamplarına gönderilmeden önce bir arada tuttular. Yolculuk boyunca ölmeyenler ya ölene dek çalıştırıldı, ya tıbbi deneyler için kullanıldı, ya da sistematik bir şekilde gaz odalarında öldürüldü. İsrail’de Holokost kurbanları için her yıl 27 Nisan’da anma törenleri yapılıyor.
İsrail’in 7 Ekim’den bu yana düzenlediği saldırılarda ölenlerin sayısı 12 bini geçti. Ölenlerden 5 bini çocuk, 3 bin 300’ü kadın. Geçen her dakika ölen insanların sayısı artıyor. İsrail hastane, okul demeden her yerde toplu katliam yapıyor. Soykırım yapıyor. İnsani yardımların Gazze’ye ulaştırılmasına izin verilmiyor.
Babil sürgününden, İspanya sürgününe ve Hitlerin liderliğindeki Nazi Almanya’sında binlerce Yahudi’nin öldürülmesine kadar tarihin her döneminde sürgüne ve işkenceye, ölümlere maruz kalmış insanların bugün bunları unutup Filistin’de, Gazze’de soykırım yapması anlaşılır bir durum değil vesselam.