Ne yazık ki öyle bir zamanda yaşıyoruz ki kim güçlü ise onun haklı olduğu kabul görüyor. İsrail’in 7 Ekim’de Gazze’ye başlatmış olduğu soykırım savaşı tam da bu haftaki köşe başlığımızla örtüşüyor. Neymiş efendim saldırıyı ilk başlatan Hamas’mış. Geçin efendim bunları, sizin bu savunmanıza kargalar bile gülmez. Siz Allah’ın her günü sivil insanları kadın, çocuk, yaşlı demeden elinizdeki en son sürüm silahlarla öldüreceksiniz. O insanlar ise kendilerini savunmak için size taş atacak. Hamas size bir saldırıda bulununca yapmış olduğunuz soykırım için kendinizi haklı göstereceksiniz. Yok öyle yağma.
İsrail yanına almış olduğu üç beş tane Siyonist uşağı devlet ile yaptığı bu zulmü haklı göstermeye istediği kadar çalışsın. Gerçek manada insan olan herkes İsrail’in bu saldırılarının karşısında duruyor ve durmaya da devam edecek. Filistin halkının yanında olmak için Müslüman olmak şart değil. Dediğim gibi insan olan ve vicdan sahibi olan herkes “Katil İsrail” diye dünyanın dört bir tarafında her gün meydanları doldurup haykırıyor. Özellikle Siyonist uşağı ülkelerin meydanlarındaki insan kalabalığının daha fazla olduğu gözlerden kaçmıyor
İsrail, sivil halkın sığınmış olduğu okul ve hastane gibi yerleri vurmaktan bile geri durmuyor. Bunun adı savaş ise, savaşın bile bir onuru vardır. Uluslararası yasaklı silah olarak kabul edilen fosfor ve misket bombalarını kullananlardan onurlu bir davranış sergilemesi beklenemez.
Yabancı devletlerin ve liderlerinin gösterdiği tepkiyi bile gösteremeyen Arap dünyasının liderlerinin ise sessiz kalması madalyonun diğer bir yüzünü bizlere gösteriyor. Yabancı devlet adamlarından özellikle Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro’yu takdir etmek gerekiyor. Filistin’in yanında olduğunu söylemesi, Filistin davasını koşulsuz desteklemesi ve insani yardım gönderme kararı alması gerçek manada takdiri hak ediyor.
Gazze’de işlenen insanlık suçuna karşı bizler de elimizden geleni yapmalıyız. Benim elimden ne gelir ki, ben ne yapabilirim ki demeyin. Peygamber Efendimizin; “Bir kötülük gördüğünüz zaman elinizle, gücünüz yetmezse dilinizle, ona da gücünüz yetmezse kalben buğz ediniz.” hadisi şerifini unutmayınız. İsrail’in bu soykırımına dur demek için önce bizler elimizden geleni yapmalıyız. Son günlerde yazılı ve görsel medya ile birlikte sosyal medyada da yer alan İsrail ürünlerini boykot etmek için atılan adımlara destek vermek bile önemlidir.
Kuran-ı Kerim’de Fil suresinde geçen Kabe’yi yıkmak için Mekke’ye gelen Ebrehe ve ordusunu Yüce Rabbimizin emriyle ebabil kuşları, fil ordusunu taşa tutarak yok etmiştir. Rabbim eninde sonunda İsrail’i helak edecektir. Sizce ebabil kuşlarının gelmesini beklemenin öncesinde Müslümanların uyanışa geçerek, birlik olup elinden geleni yapması gerekmiyor mu? İslâm dünyasının tüm dünyaya Kudüs’ün Müslümanların kırmızı çizgisi olduğunu göstermesi gerekmez mi?
Gün hepimizin “Kudüs işgal altındayken ben nasıl gülebilirim ki...” diyen Selahaddin Eyyubi olma günüdür.