İsrail’in Gazze’deki sivilleri katletmeye başladığı tarihten itibaren İsrail ve onu destekleyen ülkelerin mallarını boykot etmeye başladık.
Bu katliama karşı sessiz kalamazdık. Karınca kararınca bizler de bu soykırıma ve hukuksuzluğa karşı bir refleks geliştirmemiz gerekiyordu. Bu nedenle sosyal medya hesaplarımız başta olmak üzere birçok platformda İsrail ürünlerinin isimlerini yayınlayarak boykotun başarıya ulaşması için çaba sarf ediyoruz.
Kapitalist dünya düzeninde para her şey olduğu için İsrail ürünlerini boykot etme etkili bir yöntem olacaktır. O yüzden buna herkesin destek vermesi önemlidir. Soframızda bulunan bir içeceği ya da fast food ürününü değiştirmemiz zor olmayacak hatta belki de bu sayede sağlık beslenme alışkanlığı da kazanmış olacağız.
Ancak teknolojik ve diğer ürünlere baktığımızda şu gerçekle karşılaşıyoruz neredeyse bu piyasadaki ürünlerin tamamına yakını bunlara ait. Yani anlayacağınız biz tembellik yaparken adamlar durmamış çalışmış. Hayatımızın her alanına hakim olmuşlar. Bizi kendilerine köle yapmışlar. Onlara mecbur kalmışız.
Halbuki kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim’in ilk inen ayeti Alak Sûresinin ilk ayeti “Yaratan Rabbin adıyla oku!” ayetidir. Hepimiz de bu ayeti çok iyi biliyoruz. Ama uygulamada sıkıntımız var.
Müslümanların müşriklerle yapmış olduğu Bedir Savaşı sonrasını hatırlayalım. Savaş sonunda alınan esirlerin özgürlüklerini kazanması için getirilen şart neydi? Esirlerin bir kısmı fidye (belirlenen bir miktar para) karşılığında serbest bırakılacaktı. Bu parayı bulmayan ve okuma yazma bilen esirlerden her biri Müslümanlardan on kişiye okuma yazma öğretmesi şartıyla serbest kalacaktı.
Avrupa karanlık dönem diye isimlendirdiğimiz bir Orta çağ yaşadı. Müslüman dünyası bilim ile uğraşıp yeni icatlar yaparken, Avrupa melekler dişi mi, erkek mi diye tartışıyordu. Ama sonrasında Avrupa Aydınlanama çağı ile birlikte bir gelişme kaydetti. Bilimsel gelişmeler yaşadı. Netice itibariyle bugünkü başarıları elde etti.
Avrupa’da 17. yüzyıldan itibaren bu gelişmeler yaşanırken. Maalesef biz her geçen gün bilimden uzaklaştık. Avrupa’nın gerisinde kaldık. Onları takip etmeye çalıştık.
Yukarıda vermiş olduğum örneklerden de anlaşılacağı üzere dinimiz eğiteme önem vermiş ve hep teşvik etmiştir. Peki o zaman biz neden dinimizin emrine uymuyoruz? Neden her şeyi yabancıların icat etmesini bekliyoruz?
Çok şükür elektrikli bir yerli arabamız ve son yıllarda markalaşmaya başlamış bir savunma sistemimiz var. Ama bunlar yetmez. Her alanda markalaşmış ürünlerimizin olması lazım. Bunun içinde eğitim şart. Bunlarla ancak her alanda kendi ürünlerimizi üreterek baş edebiliriz. Bunun için de okumamız şart. İyi eğitim almış, bilimsel gelişmeler yapacak insan gücüne ihtiyacımız var.
Boykotun en iyisi yerli ve milli ürünler üreterek olur. Ne kadar ekonomik gücümüz olursa, o kadar da siyasi gücümüz olur. O zaman da bunların zulmüne dur diyebiliriz.
Unutmayınız İsrail ürünlerini boykot ederek bu zulme dur demiş oluyoruz.
Sağlıcakla kalın. Boykota devam edin.