Kar da olsa, dolu da olsa gökten yağanların başının üstünde yeri vardır bu milletin, kendi efkârımızla yazarçizeriz.
Yüzlerce destanları olan bu millet; gırtlağına kadar kursağını çıkarla dolduran bazı siyasilerin siyasi şehvet salyaları her günümüzü, zamanımızı heder etmektedir.
TV kanallarını zıpzıp gezelim hemen hepsi, şu bunu söyledi, bu şunu söyledi hep lafı güzaf.
Oysa bizim dünyada emsaline rastlanmayan ninnilerden tutun, mesnevilere kadar insan ruhunu doyuran kadim ve köklü bir edebiyatımız vardır.
Edebiyatımızın bize duygu birliği sağladığı bilinmektedir.
Bugün İstiklal Marşı bir edebi metindir. Hangi siyasi söylem bu güçte olabilir, siyaset adaletin tahakkuk aracı olması gerekirken; görün işte ne haldeyiz, bu kadar mı politize edilir insanlar.
Hayatın tadı günden güne süratle kaçmaktadır, pandemi sınavı bizi bir araya getirmesi gerekirken; ayrı ve gayrılıklar bizi ayrı bir illete sürüklemektedir.
Biz de esasen kulak asmamalıyız bu çoğu siyasi martavallara, insan hatırından bahsedenler kalmadı gibi,
Erzurum’un Narman İlçesi Samikale Köyü’nden Aşık Sümmani;
Ervahı Ezelden levhi kalemde
Bu benim bahtımı kara yazmışlar
Bilirim güldürmez devri alemden
Bir günümüzü yüz bin zara yazmışlar
Derken; Çanakkale’nin Biga İlçesi diyelim Taşlıca Köyündeki Musa Taşçı ile aynı duygu adresinde birbirini görmeden bir araya gelmişlerdir.
Günümüzde edebiyat hayatımızdaki yerini usul usul terk etmektedir.
Sevgi süratle hayatımızdan çıkıyor, manevi yoksunluk, maddi yoksulluktan beter hale gelecek korkarız.
Biraz olsun edebiyata yer açmak adına son şiirimle sizleri selamlıyorum sevgili okuyucularım.
KAR
Acep bazen insanlara mı kızar bu gökyüzü
Gerçi kuşlar da bahar renkli bir bahçe arar
Gümüş tüllü perde ardında gördüğümüzü
Usulca kapatır buz desenli buğulu aynalar
*
Senin kudretli bir bakışınla sevdiceğim
Garip gönlümde bin bir çiçekler açar
Gel de kürele eriyip bitsin bu hasretim
Efkârım bulut bulut şakaklarıma yağar
*
Güneşin kanatlarında süzüldü zaman
Yoksa bilmediğim bir iklim daha mı var
Soluk soluğa eriyip gidiyoruz her an
Bu karlar taşlara bir de gariplere mi yağar
*
Çok mutludur belki şu kardan adamlar
Bir sevda nefesi inip kalkmamış göğsüne
Kalbimde çınlayan o ıslık renkli sevdalar
Bir şarkı eşliğinde çığ gibi geliyor üstüme...