Gitmişti makama arz-ı hâl için
'Bey' dedi, yutkundu, eğdi başını.
Bir azar yedi ki oldu o biçim.
'Şey' dedi, yutkundu, eğdi başını.
*
Kapıdan dört büklüm çıktı dışarı
Gözler çakmak çakmak, benzi sapsarı...
Bir baktı konağa alttan yukarı
'Vay' dedi, yutkundu, eğdi başını.
*
Çekti ayakları kahveye vardı
Açtı tabakasın, sigara sardı
Daldı. Neden sonra garsonu gördü
'Çay' dedi, yutkundu, eğdi başını.......Abdurrahim KARAKOÇ
*
Abdurrahim Karakoç’un ‘İsyanlı Sükut’ isimli bu şiiri; bir plakta söz ve okuyan Aşık Mahsuni Şerif olarak çıkınca, şiir mahkeme salonlarında okunmaya başlar. Dava Karakoç lehine biter. Elbette ki.!
*
Tabi ki; Saz Şairimiz Aşık Mahsuni Şearif’in, dom dom kurşunu ve.
*
Mevlâm gül diyerek iki göz vermiş
Bilmem ağlasam mı ağlamasam mı
Dura dura bir sel oldum erenler
Bilmem çağlasam mı çağlamasam mı
*
Yoksulun sırtından doyan doyana
Bunu gören yürek nasıl dayana
Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana
Bilmem söylesem mi söylemesem mi
*
Mahzuni Şerif’im dindir acını
Bazı acılardan al ilâcını
Pir Sultanlar gibi dar ağacını
Bilmem boylasam mı boylamasam mı
*
Çeşmi Siyahım, Amerika Katil Katil, Bırak Beni Konuşayım gibi; çok güçlü eserleri çalıp söylenerek: dillere pelesenk olmuştur bile.
*
İki sanatçımız da Kahramanmaraşlı; bu mahkemeleşmeden sonra, Mahsuni’nin çıkan bir kitabında; Karakoç’un iki, üç şiiri Mahsun adıyla çıkmış olmasını, Mahsuni bu hatayı editörün yaptığını söyleyecektir.
Karakoç; mahkemeye başvurunca, Aşık Mahsuni özetle şu nameyi gönderir
“Kitabı hazırlayan akademisyen arkadaşın hatasıdır. Benim bu durumdan kitap yayınlandıktan sonra haberim oldu.
Sen bir Ağrı Dağısın Karakoç Baba, bense yanında küçük bir tepe. O kitaptaki bütün şiirlerin okkası darası bir ‘İsyanlı Sükût’ etmez. Boş ver mahkemeyi, hâkimi cezamı sen kes. Karakoç’un şeriatına boynum kıldan incedir”. Diyerek şu şiiri gönderir.
*
'Elbistan yiğidi Karakoç Baba
Kumanyalar bizde azık değil mi?
Bizim yöremizin gerçek diliyle
Haksıza gözümüz kızık değil mi?
*
Atına binmeyi bilmeyen tatar
Kendi hayalinde ciritler atar
Beşimiz tok, on binimiz aç yatar
Böyle bir sisteme yazık değil mi?
*
Sülâlem sermemiş yırtılmış sergi
Vallahi dediğim değildir yergi
Hırsıza kaç kurtul, mazluma vergi
Böyle bir adalet kazık değil mi?
*
Az değildir Karakoç'dan aldığım
Boşa mıydı Mahzunîlik bulduğum?
Sen, ben söylemezsek kurban olduğum
Bizdeki ozanlık bozuk değil mi?'........Aşık Mahsuni Şerif
*
Karakoç mektubu alınca; çok duygulanır ve davayı geri çeker;
Aşık Mahsuni ağır rahatsızdır, Karakoç ziyaretine gider; el ele sohbetleşirler, Mahsuni; bir eşeklik ettim, şiirini almakla, hakkın helal eder misin! Karakoç; seni dava etmekle esas ben eşeklik yaptım, sen hakkını helal eyle değince, Mahsuni’nin yanaklarında birikin göz yaşını, Abdurrahim Karakoç mendiliyle silerek, duygusal bir dostluk transına girerler.
Bu son görüşmeleri olur. İki şairin, ozanın eserlerine bakın lütfen, ikisi de farklı açılardan simetrik olarak; haksızlıkları dile getirmiş, vatandaşın iniltisine tercüman olmuşlardır.
Gel gör ki; siyasi lortlar halkın sesi olan bu sanatçıları, kendi iktidarları, menfaat kütleleri dağılmasın diye; insanları sağ-sol-kuzey-güney diye tefrik etmişlerdir. Adaletin sağı solu olur mu? Hiç…
Umarım yeterince ders çıkarmışızdır.
Ozanımız Aşık Mahsuni Şerif ve Şairimiz Abdurrahim Karakoç’u saygıyla, rahmetle anıyoruz…