Şimdiki Gibi Güçlü Olsaydık 28 Şubat Yaşanmazdı !

15 Temmuz darbe girişimine STK'ların tepkileri devam ediyor

Şimdiki Gibi Güçlü Olsaydık 28 Şubat Yaşanmazdı !
TAKİP ET Google News ile Takip Et

15 Temmuz darbe girişimine STK’ların tepkileri devam ediyor. Darbenin ertesi günü 500 üyesiyle sokağa ilk çıkan STK’lardan  olan  Memur-Sen Konfederasyonu’nun   il Temsilcisi  Murat ERGEN gazetemize önemli açıklamalarda bulundu. Darbenin bu ülkenin altına dinamit koymak isteyen dış güçlerin desteğiyle yapıldığını bildiklerini belirten ERGEN “ Bu süreçte, milletin duruşu, tavrı, meydanlara inmesi ve darbeyi önlemek için; tankların altına kendini siper etmesi kurşunlara göğsünü gererek yürümesi gerçekten bu milletin çok necip bir millet olduğunun göstergesidir.  Memur-Sen olarak cuntacılara, darbeye karşı her zaman dik bir duruşumuz oldu. 15 Temmuz akşamından şimdiye kadar meydanları hiç terk etmedik. Çünkü; biz biliyoruz ki darbeler sadece seçilmiş siyasete değil halka yapılır” dedi.  

Darbelerde Halkın İradesi Hep Yok Sayıldı

Ülkede geçmişte darbelerle birlikte camiler, okullar, kurumların kapatıldığını,  bu kurumların başına seçilmiş insanlar yerine atanmışlar getirilerek halkın iradesinin yok sayıldığını  söyleyen ERGEN  “Memlekette kaos yaratıldı,  demokrasi askıya alındı biz bunu geçmişte 1980 darbesinde yaşadık.  Buradan edindiğimiz tecrübelerle yine 28 Şubatta yaşadığımız  olaylar başörtülü kardeşlerimizin sınavdan atılması, işyerinden atılması, imam hatiplerin baskı altına alınması kapatılması biz bunları yaşadık.  27 Nisan e- muhtırasıyla  Abdullah Gül’ün eşi sıf  başörtülü diye cumhurbaşkanı seçilmek istenmedi ve 41 tane sivil toplum örgütü ortak basın açıklaması yaparak cumhuriyetin niteliklerini içine sindirememiş birisini biz cumhurbaşkanı yaptırmayız diye açıklama yapıldı. Bizde  Memur-sen olarakTürkiye’nin yedi büyük bölgesinde ortak akıl mitingleri düzenledik. Anayasada cumhurbaşkanı seçmenin kriteri bellidir, Abdullah Gül bu kriterlere uygundur ve bunun dışında eşinin başörtülü olması, namaz kılıyor olması, kuran okuyor olması bir insanın cumhurbaşkanı seçilmesine engel değildir diye fikrimizi ortaya koyduk. Bizim bu girişimimizle  41 STK  geri adım atmak zorunda kaldı” diye konuştu.

Gezi’de, 17-25 Aralık’ta Tavrımız Hep Aynıydı !

 Gezi olaylarında  ve 17-25 Aralık tarihinde gösterdikleri tavır ile sivil iradeye sahip çıkmaya çalıştıklarının altını çizen  ERGEN  “Bugünde aynı şeyi yapıyoruz 15 Temmuz akşamı 23:00’dan beri ben bu meydandayım elimden geldiğince meydanı terk etmemeye gayret gösteriyorum. Gündüzleri işe gidiyoruz, bazı işlerimiz oluyor ama akşamları bu meydanları sabah namazına kadar boş bırakmamaya gayret gösteriyoruz. Belki uykusuz kalıyoruz, aç kalıyoruz, belki ailemizi, işimizi ihmal ediyoruz ama buradaki en önemli şey bu ülkenin karanlık güçlerin eline geçmesini önlemek. Bu ülke için canımızı vermeye hazırız bunu Memur-Sen temsilcisi olarak, bir vatandaş olarak söylüyorum hiç farketmez. Memur-sen’inde tüm Türkiye geneli tavrı böyle arkadaşlarımız meydanlarda, meydanları ikinci bir emire kadar terk etmeyeceğiz” diye kaydetti.

Türkiye’de yapılmak istenen darbe girişiminin  çok enteresan olduğunu,  insanın aklının hayalinin şaştığını ifade eden Memur-Sen Elazığ İl  Temsilcisi Murat ERGEN “Bu darbe girişimi de 3-5 günde planlanmış bir darbe girişimi değil belli belki aylarca hesaplanmış, planlanmış bir darbe girişimidir. Çünkü;memleketin başına kimi getirecekler, kurumların başına kimi getirecekler bütün bunların hepsini hesaplamışlar basında bunu görüyoruz. FETÖ/PDY  17-25 Aralıktan sonra milli güvenlik kurulu siyaset belgesinde terör örgütü olarak tescilleniyor. Tabi burada bir ince çizgimiz var 17-25 Aralık. Önce cemaat olarak nitelendirilen bu yapıya giren hizmet eden, orada bulunan ve faaliyet gösteren arkadaşlarımız bu 17-25 Aralıktan sonra elini çekmişse bu terör örgütü olarak adlandırılan örgütle artık irtibatını kesmişlerse 17-25 aralıktan sonra bu örgütle ilşkilerini kesen insanların sorgulanmasından yana değilim” diye aktardı.

 Kurunun Yanında Yaş Yanmasın !

Açığa alınan bazı arkadaşlarımızın hakikaten bu örgütle hiçbir alakası olmadığını bildiklerini söyleyen ERGEN “Bizim hükümet yetkililerinden, mülki erkandan, adli makamlardan talebimiz şudur:

 Kurunun yanında yaş yanmasın yazık olur bu bir kul hakkıdır. Gerçekten terör örgütüyle bir bağlantısı varsa, cumhurbaşkanına hakaret etmişse bunu hesabı sorulmalıdır bu konuda hepimiz ortak tavrımızı belirlemeliyiz. Özellikle geçmişte  Bank Asya’dan  kredi kullanıp kredisini kapatamayan devlet memurları var bunların iyi tespit edilmesi lazım. Eğer o tespiti adli merciler iyi yapamazsa bu ülkede mağdur edilen insanlar olursa bu bir kul hakkıdır, bu hakka da  kimsenin girmemesi gerektiğini düşünüyorum bu nedenle sorgulmanın çok iyi yapılması geriyor”dedi.

 Bu ülkede bir ergenekon, terör örgütünün varlığından bahsedildi bizde inandık, hepimiz inandık zaten askere karşı biraz önyargısı da vardı askerler bu ülkenin evlatlarıdır, peygamber ocağıdır ama özellikle genelkurmay içerisinde bir takım üst düzey görevlilerinin özellikle imam hatiplerin askeri teşkilatlara alınmaması başörtülerinin açılması bu gibi şeyler türk halkını askerden biraz soğuttu. Böyle bir gelişme olunca ergenekonla ilgili bunlar hükümete karşı darbe girişiminde belli oldu, ergenekon vs. olunca hakikaten millet inandı bu nasıl olabilir askeriye içerisinde böyle odaklanmış insanlar varsa bunların bertaraf edilmesi gerektiği halk tarafından benimsendi. Fakat biz daha sonra gördük ki bu tamamen bir oyun ve bu oyun içerisinde Fettullah beyin örgütü var. Ve o tarihten sonra biz gerçekleri biraz daha farklı görmeye başladık özellikle 17-25 aralıktan sonra bunlar ortaya çıktı. Şimdi yine bi süreç var ve çok dikkatli olmak lazım yani bu askeriyede olabilir, diyanette olabilir, eğitimde olabilir farklı konularda olablir. İnsanlar tavsiye edilirken birilerinin sözüyle iki dudağının arasına kimsenin bırakılmaması lazım.

Kişisel Hesapların  Zamanı Mı ?

Kurum müdürlerinin  bünyesindeki memurlar hakkında kararlar alırken daha dikkatli olması gerektiğinin altını çizen ERGEN “Bu memleketin MİT’i, askeri, polisi , adli makamları, kurum müfettişleri var. Onlar dururken kurum müdürlerine böyle bir yetki verilmesi son derece yanlış. Somut bir örnek vereyim:  Geçtiğimiz günlerde Kastamonu’da Eğitim-Bir-Sen  üniversite şube başkanı açığa alındı.  Genel başkanımız Ali Yalçın, üniversite rektörüne telefon açıyor ? Başkanımızı açığa niye  aldınız, parelelci mi? Yok değil diyor . Niye aldınız peki “benim farklı sıkıntılarım var” demiş. Kardeşim bu dönemde bu yapılır mı yani bu dönemde sen bu adamı aldığın zaman otomotikmen parelelci damgası vurmuş olacaksın, kişisel hesapların şimdi zamanı mı ?. O yüzden ben kurum müdürlerinin dikkatli davranmalarını talep ediyorum. Elazığ’da görev yapan kurum müdürlerinden ricamız  bu araştırmalar yapılırken kul hakkına girmesinler kendi kişisel sıkıntıları olabilir bu konuları alet etmesinler. Sayın valim Murat ZORLUOĞLU’na şunu ifade etmek istiyorum kurumlardan gelen listelerin iyi araştırılmasını, gerçekten suçlularsa cezasını çeksinler” diye konuştu.  

Recep Tayyip ERDOĞAN, İslam Coğrafyasının Umudu !

Sayın cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN’ın, Türkiye’nin ve  İslam coğrafyasının umudu olduğu kaydeden ERGEN “Bunu farklı algılayan,  düşünen olabilir ama;  bugün Suriye, Irak, Mısır, Lübnan, Filistin, Katar’da bütün müslümanlar gözlerini buraya çevirmiştir. Bu ülkede ki insanlar şunun bilincinde Türkiye giderse islam coğrafyası gider çünkü biz altı yüzyıl islam coğrafyasına hükmetmiş, onlara adalet getirmiş bir milletin evlatlarıyız. İslam coğrafyasının umudu Türkiye’dir. Türkiye giderse islam coğrafyası perişan olur. Suudi Arbistan’da,  Mekke’de Kabe’nin imamı namazdan sonra ellerini açarak Recep  Tayyip ERDOĞAN’a,  Türkiye’ye dua ediyor. Gazze’de kardeşimiz kendi üzerine bomba yağarken “ya Rabb’i bana yardım et demiyor. Ya Rabb’i Türkiye’nin yardımcısı ol çünkü Türkiye giderse bize sahip çıkacak başka kimse yok. Suriyeli kardeşlerimiz bugün 3 milyon mülteci barındırıyoruz ellerini açıyorlar ya rabbi Türkiye’ye yardım et diyor” diye kaydetti.

Ülke Olarak Çok Çalışmamız Lazım

Güçlü bir Türkiye olmadığımız sürece bizim üzerimizden oyun oynama ihtimdigereri hep var olacağını belirten ERGEN “Bizim yapacağımız şey belli  çok çalışacağız. Siyasetçisiyle, bürokratıyla, memuruyla,işçisiyle, iş adamıyla çok çalışacağız. Türkiye’yi, Dünya’nın en büyük 10 ekonomisi arasına sokmaya çalışacağız,  2023 hedefine ulaşmak için gayret göstereceğiz. Kendi silahımızı, kendi tankımızı, kendi emniyetimizi, kendi istihbaratımızı oluşturmaya çalışacağız diğer ülkelerin bize müdahale etme şansını azaltıp sıfıra indireceğiz. Bizim bu saaten sonra yapmamız gereken en önemli şey budur. Şu anda darbe girişimini engellemek için meydanlardayız bu çok güzel ama yeterli değil. Bu işin % 5’idir. % 95’i de geride gelişmiş bir türkiye yaratmamız lazım” dedi.