Milletvekili Erol'dan 'Afet Bölgesi' Değerlendirmesi, 'Kimisi Bakan Yardımcısını Arar, Kimisi Cumhurbaşkanını...'

Cumhuriyet Halk Partisi Parti Meclis Üyesi ve Elazığ Milletvekili Gürsel Erol, Elazığ'ın Afet Bölgesi ilan edilmesi sürecinin ardından basın açıklamasında bulundu.

Milletvekili Erol'dan 'Afet Bölgesi' Değerlendirmesi, 'Kimisi Bakan Yardımcısını Arar, Kimisi Cumhurbaşkanını...'

6 Şubat tarihinde Kahramanmaraş’ta meydana gelen 2 büyük depremin ardından depremden etkilenen 10 il, ilk anda afet bölgesi ilan edilirken Elazığ bu kapsama dahil edilmemişti. Bu durumun ardından kamuoyunda yoğun talep ve daha sonra depremin verdiği hasar da göz önünde bulundurularak Elazığ’ın Afet Bölgesi ilan edildiği Elazığ Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı İdris Alan tarafından açıklanmıştı. 

CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol da Elazığ’ın afet bölgesi ilan edilmesi konusunda büyük bir gündem oluşturmuş hatta dün Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bir telefon görüşmesi yaparak Elazığ’ın afet bölgesi ilan edilmesi gerekitğini, gerekçeleriyle birlikte aktarmıştı. Erol, bu gelişmelerin ardından Elazığ’ın afet bölgesi ilan edilmesi konusuyla ilgili bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamasında birlik ve beraberliğe dikkat çeken Erol, sürece katkısı olan herkese teşekkür ederek Afet Bölgesi İlan edilmesiyle Elazığ’ın hangi avantajları elde edeceğini de açıkladı. Milletvekili Erol, Tunceli ve Bingöl illerindeki deprem tehlikesine de dikkat çekere bu illerinde afet bölgesi ilan edilmesi gerektiğini vurguladı.

İşte Milletvekili Erol’un açıklamasından öne çıkan başlıklar:

“BÜTÜN YURTTAŞLARIMIZA BAŞSAĞLIĞI DİLİYORUM”

6 Şubat günü Kahramanmaraş merkezli yaşanan depremde ülkemiz inanılmaz derecede bir faciadan döndü. Gerçekten acı çok büyük. 11 ili etkileyen bir deprem yaşandı. Bu 11 ilde Yaklaşık 15 milyona yakın nüfusumuz oturuyor. On binlerle ifade edilen bir yaşam kaybı var. O bölgede milyarlarca dolarla değerlendirilen bir maddi zarar var. Ben buradan o bölgede, 11 ilimiz ve çevre illerde depremden etkilenerek hayatını kaybeden bütün canlara Allah'tan rahmet diliyorum. Yaralılara acil şifalar diliyorum ve o bölgede bu olumsuzluğu yaşayan bütün yurttaşlarımıza da hem başsağlığı hem de sabırlar diliyorum. 

“İLK ANDAN İTİBAREN ELAZIĞ’IN AFET BÖLGESİ İLAN EDİLMESİ GEREKTİĞİNİ SÖYLEDİK”

 Gerçekten hiç kolay bir durum değil. Biz Elazığ'da 2020 yılında depremi yaşadık ama biz yalnızca depremi yaşamışız. Ama o bölgenin insanları gerçekten bir facia yaşadılar ve hala o facianın izleri de devam ediyor. Allah onlara sabır ve güç kuvvet versin diyorum. Bu süreçlerden sonra Türkiye'de 11 ilde deprem olmasına rağmen afet bölgesi 10 ilde ilan edildi. OHAL yasası 10 il için kanun teklifi TBMM’ye geldi. Biz ilk günden beri Elazığ'ın da bu depremden etkilendiğini, bir kentte ölümün ve yıkımların olmamasının, “depremden etkilenmemiş ildir” şeklinde değerlendirmeler ve konuşmaların yanlış olduğunu söyledik. 

“24 OCAK DEPREMİ ELAZIĞ İÇİN BİR ŞANS OLDU”

2020 depreminin aslında Elazığ adına o günler için bir şanssızlık bir talihsiz olarak değerlendirsek de aslında bugün için değerlendirdiğimizde aslında müthiş bir şans bizim için oluşmuş çünkü kötü kötü bina stoku olan bölgelerde evler ve binalar yıkıldı, yeni binalar yapıldı. TOKİ yeni konutlar yaptı. İnsanlar kısmen o konutlara yerleştiler ve kötü binalar hasarlı binaların yıkılmasından kaynaklı da Elazığ bir faciadan döndü ama devamında yine aynı şekilde bu depremin yaratmış olduğu ve deprem sonrası artçı depremlerin yaratmış olduğu süreçte yine yıkım kararı verilen yüzlerce binamız var. Bu  yüzlerce binamız yıkılmadan, yıkım kararı verilmesi kentimiz açısından bir şansıdır çünkü bunlar doğal afetlere göre yıkılmış olsaydı belki bizim de binlerle ifade edilen hayat kaybımız olacaktı. Bu Elazığ için bir şanstır. 

“SÜREKLİ GÜNDEM OLUŞTURMAYA ÇALIŞTIK”

Bu süreçte Elazığ afet bölgesi ve OHAL kapsamında değerlendirilmedi. Biz bunlarla ilgili sürekli Meclis’te gündem oluşturduk. Kamuoyunda gündem oluşturduk ve ulusal televizyonlarda paylaştık. Bir milletvekilinin görevi de zaten budur. Yani milletvekili kendi ilinde yaşanan bir sorunla ilgili eğer algı yaratamıyorsa bunu gündeme taşıyamıyorsa Ankara bu işle çok ilgilenmez ama bununla ilgili yeteri derecede gündem oluşturabiliyorsanız sonuçta bunu birileri takip eder ve günü geldiğinde bununla ilgili bir müdahale iradesi ortaya koyar. 

Milletvekili Erol'dan 'Afet Bölgesi' Değerlendirmesi, 'Kimisi Bakan Yardımcısını Arar, Kimisi Cumhurbaşkanını...'

“CUMHURBAŞKANI İLE GÖRÜŞTÜM”

Bununla ilgili dün Sayın Cumhurbaşkanımızla bir telefon görüşmesi yaptım. Çok içeriğine girmek istemem çünkü özel bir konuşmaydı. Ben ikili telefon konuşmaların, özel konuşmaların çok kamuoyuna yansıtılmasını istemem. Hatta sosyal medyadaki paylaşımı bile saygı Cumhurbaşkanı’nın  iznini alarak paylaştım. Yani bu görüşmemizi bu şekilde açıklayabilir miyim diye özel kalemine ilettim  ve özel kalemi de Sayın Cumhurbaşkanına bilgi vererek “evet bu paylaşımı yapabilirler” dedikten sonra paylaştım. Ben buradan Sayın Cumhurbaşkanına teşekkür ederim çünkü gerçekten Elazığ’ın buna ihtiyacı vardı.

“KİMSEYİ BECERİKSİZLİKLE SUÇLAMIYORUZ”

Bu yalnızca bizim girişimlerimiz ya da Sayın Cumhurbaşkanımız ile kurduğumuz iletişim sonunda çözülmüş bir sorun değil. Ben siyaseti nezaketini bilen birisiyim. Yani bir iş yaparken diğer ilin dinamiklerini kötüleyerek, beceriksizlikle suçlayarak bir değerlendirme yapmak da bize yakışmaz. Bizim tavrımız şudur tabii ki doğal olarak ilimizin AK Parti'nin 4 Milletvekilinin, Belediye Başkanının İlimizin Valisinin ve Sivil Toplum Örgütlerinin de bu işe mutlaka katkısı olmuştur. Herkesin yetkisi, becerisi ilişkileri doğrultusunda mutlaka bu konuyu ilgili birimlere taşımışlardır. Sorunun çözümü ile ilgili gerçekten onlar da duyarlı davranmışlardır ama herkesin kendine göre bir siyaset dili, tarzı ve iletişim anlayışı vardır. Birisi bakanla birisi bakan yardımcısıyla birisi de Cumhurbaşkanı ile görüşür. Herkesin kendine göre yarattığı bir etki alanı vardır. Biz Sayın Cumhurbaşkanı ile görüşerek eğer bu sürecin çözümüne katkı sunmuşsak bu bizim için gerçekten mutluluk verici bir süreçtir.

“BİRLİKTE VE BERABERLİK İÇERİSİNDE OLSAYDIK DAHA İYİ İŞLER YAPARDIK”

Eğer biz ilk günden beri muhalefet ve iktidar partileri Elazığ’da birlikte hareket etmeyi becerebilseydik, Elazığ için çok güzel şeyler yapabilirdik, bu süreci çok doğru değerlendirebilirdik ama her söylediğimde bizi yok saydılar, bizim talep ve önerilerimizi dinlemediler, kendilerine göre biz bu işi yaparız ederiz anlayışı işe gittiler ama sonuç itibari ile bugün şunu gördük ki bir kente siyaset kurumları, o ilin dinamikleri, milletvekilleri, belediye başkanları, valisi, kamu görevlileri bir arada olduğu zaman sorun çözülüyor. 

Milletvekili Erol'dan 'Afet Bölgesi' Değerlendirmesi, 'Kimisi Bakan Yardımcısını Arar, Kimisi Cumhurbaşkanını...'

“ÖNEMLİ OLAN PARTİ POLİTİKALARI VEYA İDEOLOJİ DEĞİLDİR”

Benim siyasette söyle bir tarzım vardır, birçok arkadaşımız şunu soruyor bana; “iktidar partisinin ulaşamadığı Cumhurbaşkanına siz nasıl ulaşırsınız muhalefet partisinin milletvekili olarak.” Ben hep şunu  söylüyorum, ben devlet geleneğinden gelen bir siyasetçiyim ve devleti temsil eden bir siyasetçiyim. Ben tabi ki CHP’den seçilmiş, seçim bölgesi Elazığ olan ve Türkiye’yi temsil eden bir milletvekiliyim. Bizim siyaset dilimiz, söylemimiz, devletçiliğimiz, vatana millete olan sadakatimizin ayrı bir önemi ve yeri var. Benim için öncelik parti politikaları, ideolojik davranış değil. Benim için öncelik devletimizin liyakati, vatanımızın bölünmez bütünlüğü ve milletimizin birliği ve beraberliğidir. Bu doğrultuda siyaset yapınca, söylem geliştirince ve nezaket kurallarına göre davranış gösterdiğiniz zaman bu ülkenin Cumhurbaşkanından tutun en alt görevdeki kamu görevlisine kadar sizi ciddiye alırlar ve sizi dinlerler. Bu tarz siyaset yaptığımız için ciddiye alındığımızı ve önerilerimizin değerlendirildiğini sanıyorum. 

“AFET BÖLGESİ HANGİ FADALARI SAĞLAYACAK?"

Afet Bölgesine alındık da ne oldu? Şimdi vatandaşın avantajı ne olacak bunu da anlatmamız lazım. Birincisi borçlar erteleniyor, krediler erteleniyor, eğer yıkılan evler afet bölgesi ilan edilmeseydi herkes kendisi yapacaktı, devlet bir lira para vermeyecekti. Belki yüksek oranlarda konut kredisi verecekti ama şimdi 2020 yılında yaşanan deprem sonrası yaşadığımız avantajlar birebir neyse o olacak. Devlet diğer 10 şehirde hangi yararı sağlayacaksa hepsi Elazığ’a da sağlanacak. Belediyelerin gelirinin artması, buradaki memur maaşlarının artması, konutların afet konutu kapsamında yapılıp 20 yıl vadesiz borçlandırılması, kentsel dönüşüm bölgelerinin yeniden planlanması, vergiler ve SSK primlerinin ertelenmesi gibi şehrin hem ticaretini hem sosyal yaşantısına hem ekonomik yaşantısına hem de vatandaşlarımızın mülkiyet haklarının korunması ile ilgili son derece yararlıdır.  Bu her sorunun çözümü değildir ama bize can suyu oldu bu yasa. Bundan dolayı başta ilimizin 4 Milletvekiline ve Belediye Başkanımıza, Valimize ve STK’larımıza teşekkür ediyorum. Önemli olan kimin ne derece katkı sunduğu, kimin daha etkili olduğunu ifade etmesi değil, Elazığ’daki fakir fukaranın, vatandaşlarımızın sorunlarının çözümüne katkı sunmaktır. Katkısı geçen herkese teşekkür ederim. 

“EMEĞİ GEÇEN HERKESE TEŞEKKÜR EDERİM”

Emeği geçen herkese teşekkür ederim. Elazığ için bu önemliydi. Tabi bu görüşmeyi Sayın Genel Başkanımızın bilgisi ve izni dahilinde yaptım. Sonuçta bu partinin Milletvekili olarak eğer Cumhurbaşkanını arayacaksanız bunu partinizin genel başkanından da izin alarak yapmanız ve bilgi vermeniz gerekiyor. Sayın Genel Başkanımızı aradım ve ifadesi aynen şu oldu: “Biz siyaseten kendimize farklı bir dilimiz, üslubumuz olabilir ancak ülkenin gerçeklerini farklı anlayışlarla gündeme getirebiliriz ama sen o ilin Milletvekilisin, ilinin sorunlarla ulaşman gereken her yere ulaşabilirsin ve doğrusu da budur” dedikten sonra Sayın Cumhurbaşkanımıza ulaştım ve paylaşımı yaptım.

“ELAZIĞ’IN BİRLİK VE BERABERLİĞE İHTİYACI VAR”

Bu Elazığ için iyi bir olaydır. Elazığ’ın birliğe ve beraberliğe ihtiyacı var çünkü biz büyük bir riske açık durumdayız. Bizim etrafımızda-bunu gündeme getirdiğimiz zaman arkadaşlarımız yalnızca bunu ticari ve tüccar kafasıyla değerlendiriyorlar ama aslında bu sosyolojik ve psikolojik bir davranış şeklinin sonuçlarıyla ilgili bugünden kaygılarımı söylüyorum- iki tane fay hattının riskiyle karşı karşıyayız. Birincisi Ovacık-Tunceli Fay Hattı, ikincisi Bingöl Fay Hattı. Yani bilim adamları kısa sürede bu yörede yeni bir depremin yaşanabileceğine ilişkin yorumlar yapıyorlar. Bir depremin etkisi yalnızca binalarınızın yıkılması, ticaretinizin çökmesi, can kaybınız değildir. 

“DEPREMİN BİRÇOK ETKİSİ VAR”

Depremin birçok etkisi vardır. Çocuklar ve insanlar üzerinde yarattığı psikolojik etki vardır. Kentin vizyonu, geleceği, değerleri, yaşam tarzının değişmesi ile ilgili çok yönlü bir olaydır. Mesela Malatya depreminden sonra bizim Keban, Ağın ve Baskil ilçemize yaklaşık 50 bin nüfus gelmiş. Özellikle söylüyorum Elazığ olarak biz ve hükümet, bunu Sayın Cumhurbaşkanımıza yine söyleyeceğim sadece Elazığ’ı konuştum ama bunu da daha sonra rapor halinde hem Cumhurbaşkanımıza hem de ilgili bakanlarımıza ileteceğim. 

“ELAZIĞ DÜZENSİZ GÖÇ ALIR”
 Bingöl ve Tunceli depremiyle ilgili o bölgelerde tedbir alınmazsa o bölgede yaşanacak bir deprem Elazığ’a doğru düzensiz bir göçe neden olacak. Bu da Elazığ’da gezecek, oturacak yer bulamama sorununa, konut sıkıntısına neden olacak. Nüfusumuz düzensiz bir şekilde gelişecek ve Elazığ yeni risklerle karşı karşıya kalacak. Bizim yapmamız gereken Ak Parti, CHP hangi parti olduğu fark etmez Bingöl ve Elazığ Milletvekilleri bir araya gelerek Elazığ’da yarattığımız bu enerjiyi yine Elazığ’ın geleceği ve o şehirlerde yaşayan insanların mağdur olmaması için Tunceli ve Bingöl için de yapmamız lazım. Ben bu konuda o illerin Milletvekili arkadaşlarım ile de görüşeceğim.