Bu Anlayışla Çok Zor

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, sosyal medya hesabından, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından içerisinde Elazığ'ın da bulunduğu 11 ildeki  inşa ve ihya sürecine ilişkin paylaşımda bulundu. 

Bu Anlayışla Çok Zor
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Kurum, paylaşımında, "Afet risk durumu, zemin kalitesi çalışmalarıyla sosyolojik, demografik, kültürel yapıyı koruyarak, il yöneticileri, STK, akademisyenlerle istişare ederek, vatandaşımızı mağdur etmeden yeni yerleşim yerlerimizi belirliyoruz. İhya ve inşa sürecinde yol haritamız netleşiyor." ifadesini kullandı. 

"10 Maddede Deprem Bölgesini Yeniden İhya ve İnşa Süreci, Bilimsel, Hızlı ve Güçlü" ifadesiyle paylaştığı bilgiye göre, yapılacak çalışmalar şöyle sıralandı:

 Yerleşime açılacak alanlarda tüm afet risklerinin tespiti yapılacak. Zeminin depreme dayanıklılığını ortaya koyan etüt çalışmalarına devam edilecek. Eski yerleşim alanlarının zemin incelemelerine göre imar kısıtlaması bina yoğunluğunda azaltım gibi seçenekler değerlendirilecek. Sıvılaşmanın olmayacağı yerler belirlenecek. Fay hatlarına mesafe hesaplanacak. Ovadan dağlara doğru yerleşim modeli üzerinde durulacak. Radyo temel tünel kalıp sistemi tüm yapılarda uygulanacak. Şehrin kültürüne, sanatına, doğal ve tarihi dokusuna, sosyolojisine, demografik yapısına uygun şekilde tasarlanacak. TOKİ tarafından inşa edilecek konutlar 3-4 katı geçmeyecek. Üniversiteler, bilim insanları, mühendis, mimar ve şehir planlamacıları sürecin her aşamasında yer alacak.”

Bakan Kurum’un bu açıklamasında kendi yetki ve görev sahasında olan tek madde var o da TOKİ konutlarına 4 kat sınırlandırmasının getirilmesi.

Diğer tüm konular illeri ve il yöneticilerini ilgilendiriyor. 6 Şubat depremi sonrasında ilimizde ciddi bir yıkım ve tahribat olmamasına rağmen hasar tespit komisyonunun geçen 16 gün süre içinde daha bu çalışmayı sonlandırmaması da gösteriyor ki Bakan Kurum’un dile getirdiği 9 maddenin “Yeniden İhya ve İnşa Süreci, Bilimsel, Hızlı ve Güçlü” olarak ilimizde yapılma şansı ve imkânı yok gibi.

Zira bu çalışmaları bilimsel, hızlı ve güçlü bir şekilde yapılmasını sağlayacak bir güçlü irade, güçlü bir vizyonerlik yok. Zira şehrimizde her şey ilgili kurumların ve onları yönetenlerin ufku, vizyonu, basireti ve ön alma kabiliyeti ile doğru orantılı. 

Şehrimizin son iki üç yılına bakıldığında ne yazık ki bu dirayeti, bu iradeyi ve hızlı aksiyon almayı göremiyoruz. Kamu kurumları halkın gerisinde, yöneticiler günü birlik sorunlara haftalar sonra çözüm arayışına giriyorlar ve çoğunlukla da bulamıyorlar.

Süreci ve anı yönetemeyen zihniyetin geleceği planlamasını beklemek safdillik olur. Kamuoyunun gerisine düşen bir yönetimden Kurum’un “hızlı ve güçlü” diyerek talep ettiklerini yapmak bu şehir için bazı yöneticilerle çok zor. 

Siyasileri katmıyoruz bu sürece zira onlar da şehrin bu kadar kötü yönetilmesinden ve kamu kurumlarının hep gerilerden gelmesinden ciddi rahatsızlık duyuyorlar.