'Bağlanalım Ama Bağımlısı Olmayalım'

Nisa Yılmaz/Yeşilay Elazığ İl Temsilcisi Tamer Kayaoğlu, teknoloji bağımlılığının çok küçük yaşlarda ortaya çıkabildiğini ve bu yönüyle diğer bağımlılıklardan ayrılığını söyledi.

'Bağlanalım Ama Bağımlısı Olmayalım'
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Teknoloji ve internetin çağın bir gereksinimi olduğunu söyleyen Kayaoğlu, teknoloji kullanımını tamamen kısıtlamak yerine zamanında kullanılması gerektiğine dikkat çekti. Kayaoğlu, teknoloji bağımlılığının tanımını ise şöyle yapıyor; “Bizim Yeşilay olarak sloganımız bu. Bizim Yeşilay’ın gittiğimiz seminerlerde toplantılarda uzmanlarımızın bizi özellikle ifade ettiği husus bu; ‘Bağlan Ama Bağımlı Olma’. Biz gittiğimiz bütün okullarda özellikle söylüyoruz, kendimizi internetten tamamen soyutlayamayız. Artık çağımızın bir gereksinimi bu. Ama bunu yerinde ve zamanında kullanmalıyız. Biz Yeşilay’ın bağımlılıkla mücadele ettiğini söylüyoruz. En temel bağımlılık mücadelemiz sigaradır. Uyuşturucu madde bağımlılığı veya kumar bağımlılığı. Şimdi biz buna artık teknolojiyi de ekliyoruz. Mesela alkol belli bir yaş grubunu alıyor, uyuşturucu dersin belli bir yaş grubunu alırsın. Ama teknoloji denildiği zaman 2 yaşındaki çocuğa kadar iniyor. Bu çok önemli bir konu. Teknoloji bağımlılığı, diğer bağımlılık türlerinde olduğu gibi o teknolojik ürünü elde edemediği zaman kişi bir yoksunluk yaşıyorsa o kişi bağımlı demektir. Biz teknoloji bağımlısını böyle ifade ediyoruz; elinden telefonu aldığınızda eğer o kişi 10 dakika 15 dakika bilemediniz 20 dakika kendisinde yoksunluk hissediyorsa, telefon elinde yoksa o kişi çıldıracak noktaya geliyorsa bağımlıdır.”

 

Teknoloji Bağımlılığında Belirtiler Neler?

Kayaoğlu teknoloji bağımlılığının belirtilerini ise şöyle sıralıyor: “En belirgin özellik yalan. Teknolojik bağımlılık arttıkça kişi yalan söylemeye başlıyor. Mesela internetin başında geçirdiği süre uzun bir süredir ve kişi o süreyi geçirmediğini kısa bir süre geçirdiğini söylüyor. Bunun yanında ailevi ilişkileri, mesleki, sosyal ilişkileri, aktiviteleri gittikçe zarara uğramaya başlıyor. Hatta öğle arası yemeklerini, randevularını bile ihmal etmeye başlıyor. Kişi internetten kopamıyor. Bu bağımlılığın belirtileridir. Yeşilay’ın yapmış olduğu bir araştırmada bağımlı olan kişilerde yalan söyleme oranı yüzde 74.4 iken, bağımlı olmayanlarda yüzde 4’e kadar düşüyor. Bir diğer belirti ise anonim kişiliğe bürünme. Anonim kişiliğe bürünme ise; kişiyle yüz yüze konuşmayı yadırgıyor, sanal alemde olan konuşmaları tercih ediyor. Yani gerçek kişilerle konuşmaktan çekiniyor, sanal alemde yüzünü göremediği bilmediği kişilerle konuşmak ve sohbet etmek istiyor. Bu kişi kendisini toplumdan soyutluyor. Yalnız, çaresiz ve bir takım psikolojik hastalıklara doğru giden bir birey haline dönüşüyor. Bu son derece önemli ayrıntılar. Bunun dışında mesela fiziksel belirtiler gözlerde kızarmalar oluyor, boynunda ağrılar oluşuyor, dolayısıyla kas iskelet sisteminde sıkıntılar oluyor. Türlü türlü fiziksel hastalıklar baş göstermeye başlıyor. Bunlar son derece sıkıntılı süreçlerdir.

“Çocukların İnternet Kullanımı Denetlenmeli”

Kayaoğlu, “Yeşilay olarak 2 yaş altındaki çocuklara tablet telefon gibi teknolojik aletler kesinlikle ellerine verilmemeli. Teknolojik aletler aile gözetiminde hafta sonu verilmek üzere, anaokuluna gidenler için günde yarım saat, ilkokul seviyesindeki bir öğrenciye 45 dakika, ortaokul öğrencisine 1 saat, lise düzeyindeki bir öğrenciye ise en fazla 2 saat verilmeli. Mesela çocuk bilgisayar başında anne ona hizmet ediyor, çayını kahvesini getiriyor. Bu çocuğu bağımlılığa iten en önemli etkenlerden biri. Anne babalar çocuğun sosyal alemde ne yaptığını takip etmeli. İnternet kullanımında belirli kurallar koyulmalı. Ebeveynler, kuralları ise yeri geldiğinde denetlemelidir. Çocuk ağlıyor diye çocuğa telefon verip susturmak da son derece yanlış.

Bu bağımlılıktan kurtarmanın en önemli yolu çocuğu sosyal aktivitelere yönlendirmeli. Düştü terledi deyip, çocuğu akranlarından ve aktivitelerinden uzaklaştırıldığı zaman çocuğu bağımlı olmaya itersiniz. Bunun dışında çocuğun okuldaki arkadaşlarıyla iletişimine bakılmalıdır. Çocuk yalnız mı, içine kapanık mı, bunlar da tehlike arz ediyor. İçine kapanık olan çocukların ilerde uyuşturucuya en yatkın insanlar olduğu öngörülüyor. Çok aşırı derecede saldırgan olan gençler-çocukların da uyuşturucuya yatkın olduğu görülüyor. Veliler çocuklarını iyi tanımalı, çocuklarının yaşına göre davranıp davranmadıklarını anlamaları gerekiyor. Özellikle babalar erkek çocuklarıyla ilgilenmeli. Bütün bunları denediğiniz takdirde olmadığı zaman mutlaka uzman birinden yardım almalı. Psikosasyal bir terapi uzmanından yardım almak zorundasınız. Aileler bilinçli olursa çocuk da bilinçli olur. Bazı anne ve babalar evlerini teknolojiye göre düzenliyor. Bu da çok yanlış. Bu şekilde çocuğu bağımlı olmaya itiyorsunuz.

Çocuk anne babaya benimle ilgilen yeter diyor. Teknoloji bağımlılığı da artık bir hastalık. Uyuşturucuyu duyduğun zaman insanlar titriyor. Ama teknoloji bağımlılığı dendiğinde anne- baba fazla hafife alıyor. Esrar, kokain, uyuşturucu satımının yüzde 25’i artık internetten yapılıyor. Erkek çocuklarının en çok kullandığı madde uyuşturucu ve esrar. Sonra da kokain geliyor. Kadınlar da ise yatıştırıcılar, sakinleştiriciler. Birleşmiş Milletler raporunda zaten cinsiyet farklılığının ele alınması gerektiğini söylüyor. Ve uyuşturucu kullananın damgalanmaması gerektiğini özellikle vurguluyor. Artık insanlar rahatlıkla ben tedavi olmak istiyorum diyorlar.

Sadece 6 Bağımlıdan 1’i Tedavi Oluyor

Kayaoğlu, “Dünyada 6 bağımlıdan sadece 1‘i tedavi oluyor. 183 milyon kişinin 2016 verilerine göre 1 defa esrar kullandığı görülüyor. 350 milyon insanın ise bağımlı olduğu biliniyor. Yani bu bilimsel araştırmadır. Ülkemizdeki ve memleketimizdeki tehlikeyi görmemiz lazım. 2015 yılında bütün öğrenciler arasında uyuşturucu kullanımı 0,5 iken 2017’nin sonunda bu oran 2,6’ya kadar çıktı. Yani bu çok büyük bir tehlike. Bu noktada Yeşilay Danışmanlık Merkezi (YEDAM), Alkol ve Madde Bağımlılığı Danışma Merkezi (AMETEM) çok önemlidir. Uyuşturucu kullanan kişi 2 veya 6 ay arasında tedavi görür, ama psikososyal terapi en az 1 yıl görmelidir. Yeşilay bu noktada YEDAM adlı projeyi hayata geçirdi. Bizde psikososyal uzmanlarımıza yönlendirme yapıyoruz. Elazığ’da da en kısa sürede YEDAM’ı açacağız. 2 yaşında ki bir çocuğa ha esrarı vermişsiniz ha teknolojik aletleri artık maalesef ikisi de aynı derecede bağımlılıktır. Demek istediğimiz tehlike her an kapımızda. Eğitimler verilerek bu tehlikelerin giderilmesini amaçlıyoruz.”