Anaokulu ve İlkokula Başlarken Çocukla İletişim

Başak MERAL GÜNDÜZ/İlk Adımlar Çocuk Akademisi Kurucusu Çocuk Gelişim Uzmanı Asiye ARIKAN,'Okul Öncesi Eğitim' sürecini kapsayan 0 ila 6 yaş ( 0-72 ay), çocukların bütün gelişimsel alanlarda kaydedeceği ilerlemenin en hızlı olduğu ve kişiliğinin temellerinin atıldığı bir dönemdir'dedi.

Anaokulu ve İlkokula Başlarken Çocukla İletişim
TAKİP ET Google News ile Takip Et

OKULA YENİ BAŞLAYAN ÇOCUĞUN ANNE- BABASINA BÜYÜK ÖLÇÜDE BAĞIMLILIĞI DEVAM ETMEKTEDİR

Asiye Arıkan,”Çocuğa yeni öğrenme fırsat ve olanakları hazırlayan çevre, onun gelecekteki özgüveni ve mutluluğu açısından büyük önem taşımaktadır. Ancak anaokuluna başlamak çocuğun yaşamındaki büyük değişikliklerden biridir. Çocuklar anaokuluna başlayana kadar, ailesinin içinde kurmuş olduğu iletişim ağı bütün hayatını etkilemektedir. Bu nedenle okula yeni başlayan çocuğun anne-babasına büyük ölçüde bağımlılığı devam etmektedir. Ailesi içinde tüm ilgi onda iken okulda 10-15 çocuktan biri olmaktadır. Ailesi içinde sadece dört-beş kişi ile iletişim kurarken okulda çok daha fazla kişiyle iletişim kurmak zorundadır. Karşılaştıkları bu yeni  ortamda kaygı duymaları ve çeşitli davranış değişiklikleri göstermeleri oldukça doğaldır.Ebeveynlerin hem kendileri hem de çocukları için bu durumu doğal bir süreç olarak görmeleri oldukça önemlidir. Anaokuluna başlarken yaşanan bu ayrılığın çocuğu olumsuz etkileyip etkilemeyeceği anne-babaların en çok aklına takılan sorudur. Fakat yaşanan bu ayrılık çocukta travma oluşturacak bir durum değil, olumlu bir gelişme olarak görülmektedir. Ebeveynlerinden ayrılmaları, sosyalleşme isteklerinin doğduğu gelişimsel bir döneme denk geldiği için tehdit ya da travmatik bir yaşantı oluşturmamaktadır.  O nedenle çocuğunuzu okula bırakırken vicdan azabı çekmeyin. Bunu onun iyiliği için yaptığınızı sık sık aklınıza getirin.”
 
ÇOCUĞUN GÖZÜNDEN OKULA İLK ADIM

Bu dönemde çocukların hissettikleri önemsenmeli ve duygularını dile getirmesine yardımcı olunmalıdır. Çünkü ebeveynler gibi çocuğun da aklında okula dair bir takım sorular olmaktadır.
Neden annem ve babamdan ayrılıyorum?
Bütün bu çocuklar kim?
Öğretmenim beni burada koruyabilecek mi?
Annem gidip de, ya geri gelmezse, ne olacak?
Evin yolunu da bilmiyorum
Burada ne yapacağım?
Ağlarsam belki annem benimle kalır
 
Bu düşünceler okula alıştıktan bir süre sonra kaybolur. Kısa bir sürede kaybolmasında anne-babanın rolü oldukça büyüktür. Anne-babalar hem sözel olarak hem de davranışlarıyla bu soruları yanıtlamalıdır. Öeğin; ailelerin, çocuklarına her sabah okula gitmeden önce, okulda neler yapacaklarını anlatmaları korkuyu ve belirsizliği azaltacaktır”dedi.

OYUN OYNAYACAKSIN,ŞARKI SÖYLEYECEKSİN,BAHÇEYE ÇIKACAKSIN VE YEMEK YEDİKTEN SONRA BİZ GELİP SENİ ALACAĞIZ

 Asiye Arıkan,”Kimi durumlarda ise çocuklar alışma dönemi içerisinde bu soruların yanıtlarını yaşayarak daha iyi almaktadır. Öeğin; “Annem ya beni almaya gelmezse” gibi bir düşünceyi her çocuk okulun ilk günlerinde yaşar. Sözel olarak açıklasanız dahi ancak onu almaya geldiğinizde ve bu durum bir rutine bindiğinde gerçekten rahatlar, artık bu sorunun üstüne bir çizgi çizer. O yüzden özellikle okulun ilk günlerinde çocuğun tam vaktinde alınması çocuklarda kaygıyı azaltmaktadır. Eğer çocuk bu soruların yanıtlarını net alamazsa, öeğin, onu okula bırakırken anne-babanın beden duruşunda ya da ses tonunda bir endişe görürse muhtemelen çocuk bu durumdan olumsuz etkilenecektir. Okula alışması düşünceleri netleşene dek devam edecek ve okula uyumda zorlanacaktır. Ailelerin konuşurken seçtikleri sözcükler ve beden dilleri alışma döneminin  önemli kilit noktalarıdır. O nedenle çocuklar kadar ailenin de okula alışma dönemine hazır olması gerekir. Anaokuluna başlayan çocuklarda; iki farklı davranış kalıbı ortaya çıkmaktadır.
Bunlardan ilki okula başladıkları ilk günlerde gözlemlenmektedir. İçe kapanma, etkinliklere katılmama gibi…Diğeri ise okula başlar başlamaz ortaya çıkmamakta, genellikle ortalama ikinci ay içinde kendini göstermektedir. Bir süre sonra onun da şiddetinde azalma görülür. Uyumda zorluk yaşayan çocuklar için bu süreci uzatan, altta yatan nedenleri bulabilmek adına aile ve öğretmenin okul psikoloğu ile işbirliğine geçmesi; ebeveynlerin kademeli uzaklaştırma adı verilen program ile okuldan yavaş yavaş uzaklaşması önerilmektedir. Her çocuğun yetiştiği aile ortamı, aldığı eğitim farklı olduğu için, aileyi ve çocuğu iyi tanıyıp “çocuğa özgü alışma programı” oluşturulmalıdır.”
 
OKULA UYUMU ZORLAŞTIRAN “AİLEVİ ETKİLER”

Arıkan,“Çocukların okula alışma döneminde günlük yaşantılarında herhangi bir farklılığın olmaması sağlıklı olacaktır. Örneğin; taşınma, oda değişikliği, bakıcı değişikliği gibi durumlar okula başlama dönemine denk gelmemelidir. Yanı sıra tuvalet eğitimi ,yalnız yatmaya başlama gibi eğitimler biraz   ertelenmeli, çocuğun olağan rutini bozulmamalıdır. Çünkü okula başlamak onlar için yeterince büyük bir değişikliktir.Annenin hamile olması veya kardeşinin yeni doğmuş olması.Anne-baba arasında problem olması veya çocuğun anne-babasının ayrılacağına dair korku ve düşüncelerinin olması.Anne ya da babanın hasta olması.Çocuğun onun için önemli veya bağımlı olduğu bir nesneyi bırakmasının istenmesi

Tatil seyahatleri, yabancı yerlere sık gidilmesi ve sonucunda uyku düzeninin bozuk olması çocuğun çevresinde olan pek çok stres kaynağı.Ebeveynlerin, iş nedeniyle sık sık ayrılığı. Ailenin yoğunluğu nedeni ile ilk günlerde çocuğun geç alınması, hazır olmadan okulda uykuya kalması, servisle dönmesi bazı çocuklarda uyumu zorlaştırabilir.
 
İlkokula Başlarken;İlkokula başlama çocukların; zihinsel, bedensel, duygusal ve sosyal açıdan “hazırlıklı oluşunu” gerektirmektedir. Bir çocuk için ilkokul daha önce hiç tanımadığı çocuklar, uyulması gereken kurallar ve  öğrenmesi gereken pek çok yeni bilgi ile yepyeni bir çevredir. Bu dönemde çocukların kendisinin önemli olduğunu, istenildiğini ve bir şeyler yapabileceğini hissetmeleri son derece önemlidir. Gerek ailenin gerekse okulöncesi kurumun çocuğun ilkokula kendileri hakkında olumlu duygularla başlamasını sağlamaları sağlıklı sonuçlar doğuracaktır. Böyle hisseden çocuklar ilkokula daha kolay adapte olur. Yanı sıra çocuğun bir okul öncesi kuruma gönderilmiş olması ilkokula hazırlık aşaması olarak alışma sürecini kısaltmaktadır.İlkokul sürecinde elbette okul seçimi ve öğretmen oldukça önemlidir. Ailelerin çocukların kişilik yapılarına ve ilgilerine uygun okul seçimi yapmaları önerilmektedir. O nedenle ailelerin çocuklarını iyi tanımaları ve ona paralel bir okulla buluşturmaları dolayısıyla öğretmenle kuracağı sağlıklı iletişim çocuğun okula uyumunu kolaylaştıracaktır. İleriki dönemde ise bu durum okul başarısını arttırır. Çünkü ilkokulda çocuklar merak etmediği konuları öğrenmek, aynı konu üzerinde dikkatini uzun bir süre toplamak gibi durumlarla karşı karşıya gelir. Bu sürece alışana kadar ilgi ve dikkati başka şeylere kayabilir, arkadaşlarıyla konuşabilir. O nedenle öğretmenin çocuğun gelişim düzeyine uygun bir öğrenme ortamı hazırlaması, bilgileri onun ilgisini çekecek şekilde sunabilmesi çocuğun ilkokula uyumunu hızlandırmaktadır.”dedi.

Anaokulu ve İlkokula Başlarken Çocukla İletişim