Muhammed KURŞUN

Belediyecilikte Sorumluluk Duygusu Var mıdır?

Muhammed KURŞUN

Kişinin kendi davranışlarını veya kendi yetki alanına giren herhangi bir olayın sonuçlarını üstlenmesi ‘mesuliyet’ şeklinde tanımlanmaktadır. Bunların başında da İleriye doğru sorumluluk gelir. Bunun en güzel örneğini teşekkül edeceklerde ülkeyi yöneten idareciler ve bunların başında da belediyeler gelmektedirler.

Belediye yöneticileri şehrin inşasında geleceğe dair planlamalar yapmaz ve sadece günü kurtarma babında hareket ederlerse elbette ilerleyen zamanlarda sorunlar çıkaracaktır. Çarpık kentleşme, planlamalar, yeşil alanlar..vs gibi önemli ana unsurlardan oluşacak sorunlar yaşayan canlılar için çekilmez bir hal alacaktır.

Neden canlılar diyorum derseniz; elbette hayvanlara yaşam alanı oluşturmazsan, yeşili rant için kesersen e sonrasında ne beklersin yahu!

Toffler insanın neden sorunsuzca davrandığı konusunda 4 temel başlıktan bahseder. Karakter, bilgiye dayalı nedenler, beklentiye dayalı nedenler ve yargılamaya dayalı nedenler…

Bende bu dört temel başlıktan özellikle karakter konusunu dikkate almak isterim ki; karakteri bozuk olanın geleceğe taşıyacağı ne eseri olabilir?

Mimar Sinan eseri olan Şehzadebaşı Camii´nin 1990´li yıllarda devam eden restorasyonunu yapan firma yetkililerinden bir inşaat mühendisi, restorasyon sırasında yaşadıkları bir olayı TV’de şöyle anlatmıştı.

“Cami bahçesini çevreleyen havale duvarında bulunan kapıların üzerindeki kemerleri oluşturan taşlarda yer yer çürümeler vardı. Restorasyon programında bu kemerlerin yenilenmesi de yer alıyordu. Biz inşaat fakültesinde teorik olarak kemerlerin nasıl inşa edildiğini öğrenmiştik fakat taş kemer inşaası ile ilgili pratiğimiz yoktu. Kemerleri nasıl restore edeceğimiz konusunda ustalarla toplantı yaptık. Sonuç olarak kemeri alttan yalayan bir tahta kalıp çakacaktık. Daha sonra kemeri yavaş yavaş söküp yapım teknikleri ile ilgili notlar alacaktık ve yeniden yaparken bu notlardan faydalanacaktık.

Kalıbı yaptık. Sökmeye kemerin kilit taşından başladık. Taşı yerinden çıkardığımızda hayretle iki taşın birleşme noktasında olan silindirik bir boşluğa yerleştirilmiş bir cam şişeye rastladık.

Şişenin içinde dürülmüş beyaz bir kâğıt vardı. Şişeyi açıp kâğıda baktık. Osmanlıca bir şeyler yazıyordu. Hemen bir uzman bulup okuttuk. Bu bir mektup idi ve Mimar Sinan tarafından yazılmıştı. Şunları söylüyordu:

"Bu kemeri oluşturan taşların ömrü yaklaşık 400 senedir. Bu müddet zarfında bu taşlar çürümüş olacağından siz bu kemeri yenilemek isteyeceksiniz. Büyük bir ihtimalle yapı teknikleri de değişeceğinden bu kemeri nasıl yeniden inşaa edeceğinizi bilemeyeceksiniz. İşte bu mektubu ben size, bu kemeri nasıl inşa edeceğinizi anlatmak için yazıyorum."

Hülasa, karakter işi ve sorumluluk bilinci hiçbir şeye benzemez. Kişinin vicdanına karşı sorumluluğudur ve ahlak buyruk biçiminde kişinin benliğinde oluşan ve bireyin iyiliğine yahut kötülüğüne ilişkin yargılama bilincidir velhasılıkelam… 

Yazarın Diğer Yazıları