Gazi Mustafa Kemal Atatürk 1 Eylül 1922'de "Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir" emrini verir. 9 Eylül 1922'de ordumuz İzmir'i alır. Atatürk İcra Vekilleri Heyeti Başkanı Rauf (Orbay) Bey'e telgrafta: "Birliklerimiz İzmir doğu sırtlarında düşmanın son direnişini kırdıktan sonra bugün mağlup düşmanla beraber İzmir'imize zaferle girdik. Ben yarın öğleden itibaren İzmir'de bulunacağım” der.
Aslında bir öncesine baktığımızda yani 1919 şifreleri konuya daha hakim olmaya çalışacağız. Tarihte Osmanlı üzerinde oynanan oyunlara boyun eğmeyen dirençli halk, 19 Mayıs 1919'da Samsun'da Başlayan Ulusal Kurtuluş Savaş'ı yolculuğu, 9 Eylül 1922'de İzmir'de sona erdi.
Pakistan lideri Cinnah emperyalistlere şöyle sesleniyordu: ''Bütün dünyaya sesleniyorum. Ne biz, ne de her kıtada yaşamakta olan esir ve mazlum milletleri bundan sonra tutamayacaksınız.''
Bu kahramanlık destanımıza tüm dünya şahit olduğu gibi maalesef Lozan’da ayak oyunları devam etti. Perde kapanmadı ve Cihan Devleti Süper Güç Türkiye’mizle ve uyanan İslam alemiyle birlikte denize dökülecekler bellidir.
15 Temmuz’da kirli oyunlar sonrasında kimin denize döküldüğü de ortada değil mi?
Bu kadar ucuz bir akıl ile aziz Türk milletini kutuplaştıracak ve ötekileştirecek her türlü söylemlerden kaçmamız gerekirken maalesef yüksek perdeden konuşmalar devam ediyor. Bunun sonu gelmez gelmesine de ama bu necip milletin kanındaki asilliği hiçbir zaman unutmayın!
Destanlar yazmış Osmanlının torunları olarak dün nasıl birliğimize önem veriyorsak, bugün de önem vermekteyiz. Yapılan planlar fiyaskodur. Oynanan kirli oyunlar deşifre olmuştur. Bu saatten sonra Türk milletini rotasından döndürecek bir mantığı kabul edemiyorum.
Hülasa,15 Temmuz aslında 16 Nisan’ın sonucunu vermiştir vesselam…
