Cengiz GÜLAÇ

ENDİŞELENİYORUM!

Cengiz GÜLAÇ

Dikkat ettiyseniz bu aralar ortalık çok sessiz. Kendi adıma şikâyetçi değilim. Dedikodu meselelerimiz şehrin yıllık ortalamasının altında seyrediyor!

            Erken seçim ihtimalini şimdiki ortamda düşük görüyorum. Seçimler zamanında yapılacak olursa beş altı ay sonra siyaset çevreleri ısınmaya başlayacaktır.

            Bu tür zamanlarda, yani dedikodu konusu bulamadığımız zamanlarda şehrin joker konusu belediyedir. Bu eskiden beri böyledir. Artık belediye meselesi de milleti heyecanlandırmıyor. İcraatlar ortaya çıktıkça müzmin muhalifler haricinde vatandaşta belediye konusunda genel bir memnuniyet var.

            Vali Beyden hemen hemen herkes memnun. Gerçi Vali Bey samimiyetsiz yalakaların gerçek yüzünü gördükçe belki biraz şevki kaçıyordur ama maşallahı var, hiç durmuyor.

Vekiller cephesinde tartışılacak bir konu yok gibi. Sessizlik hâkim. Partiler de bu ara durgun, yerel konularda tartışma çıktığını hatırlamıyorum.

            Dubaili işadamlarının istediği arazi konusunda bir tartışma çıkacak gibiydi. O mesele de halloldu diye biliyorum…

            Ben kimseye karışmıyorum, kimse bana karışmıyor! Gerçi zaman zaman korku filmlerindeki sessizliğin sonu olacak gibi bir tedirginlik içimi kaplıyor ama kimseyle bir meselem yok. Başıma bir şey gelmesin de!

            Bu haliyle de dedikodu performansımızda bayağı bir düşüş yaşadık!

            Sağlıklı ortamlara alışkın olmadığımız için hafiften endişelendim! Allah muhafaza bir salgın falan olmasın da!

            Bize bir şey olmadı, değil mi?

SİZ NE DERSİNİZ?

            Salı günü adliyede avukat arkadaşlarla duruşma beklerken sohbet ediyorduk. Laf lafı açtı ve arkadaşlara şöyle bir soru sordum:

            “İmanımla ilgili tereddüt oluşmaması şerhini düşerek sizlere bir soru sormak istiyorum. Dinler ortaya çıktığından beri hiçbir zamanda insanlara mutluluk getirmemiş. Tek tanrılı dinler, çok tanrılı dinler, hak dinler… Sürekli savaşlar, din adına katliamlar, mezhep savaşları… Hıristiyanlar yüzlerce yıl birbirini doğradı. İslam’daki mezhep çatışmalarını biliyoruz. Yahudiler ayrı sıkıntı. Budistlerin ne mal olduğu ortada… Hepsi de hem kendi mensuplarına zulmettiler hem de başka dinden olan insanlara zulmettiler… Neden acaba?”

            Bir arkadaş sorduğum sorudan dolayı cesaretimi kutladı! Belli ki beni çok iyi tanımıyordu!

            Sonra soruma bir şerh daha düştüm ve “Dinsizlik de toplumlara huzur getirmemiş. Rusya, Çin, Kuzey Kore vs örnekleri ortada…” diyerek olası muhafazakâr tacizlerin önüne geçmeye çalıştım!

*****

            Büroya döndükten sonra köşe yazılarına bir göz atayım dedim. Hürriyet Gazetesi’nden Ahmet Hakan’ın yazısını okurken Mustafa İslamoğlu’nun şu sözünü köşesine taşıdığını gördüm:

            “Dindarlığını Allah’a göster, bana senin insanlığın lazım”

            Arkadaşlarla sohbetimizin üzerine bu sözü okumamın güzel bir tevafuk olduğunu düşünüyorum.

            Arkadaşlara sorduğum soruyu size sormuş olayım. Din meselesini algılamamızda sizce de bir problem yok mu?

*****

            Tüm bu yazdıklarımı düşünürken birden aklıma “Lekum dinikum veliye din” ayeti geldi...

            Tüylerim diken diken oldu. İçimi tarifi imkânsız bir huzur kapladı…

            Hepsi bu!

Yazarın Diğer Yazıları