Cemil TURGUT

DİĞER HASLETLERİMİZ

Cemil TURGUT

Bu köşede Elazığ ile ilgili bir çok  konuda değerlendirmelerde bulunduk. Elazığ’ın kültürel, sosyo-ekonomik, siyasi, turistik ve bir çok   yönüyle ilgili  zaman zaman çala kalem bir şeyler karalamaya gayret ettik. Değerlendirmelerimizi yaparken de, genellikle şehrimizin hayrına olabilecek, şehrimizi bulunduğu konumdan  daha  iyiye daha güzele  götürebilecek, bölgesinde sanayisi, ekonomisi  ve sosyal hayatı gelişmiş  bir şehir olması noktasında acizane tekliflerde bulunduk.  Gün oldu Elazığ  insanının yardım severliğinden , gün oldu misafirperverliğinden dem vurduk. Zira bu şehir bizim de ilk göz ağrımız olduğu için  içimizde içten içe bir sevda  yeşermişti. Gerek  şehrin sıcaklığı, gerek insanlarının sıcaklığı hep içimizi ısıttı. Pekiyi güzelliklerimizin yanında kötü hasletlerimiz de var mı? Bu soruya ne yazık ki cevabımız evet, kötü hasletlerimiz de var şeklinde. Mesela kıskançlık, birbirini çekemezlik gibi. Örnek mi istiyorsunuz ?  Bir sokakta  açılan iş yerlerine bir bakın,  yan yana aynı işi yapan  kaç tane dükkan görürsünüz. Bırakın aynı sokağı belki şehirde bile birkaç tane olması  gereken bir iş için arka arkaya açılan iş yerlerine rastlarsınız. Çerezcilerden tutun da, simit stylere, internet kafelere , pastahanelere  kadar bir çok aynı işi yapan  yan yanadır. Sadece bu mu? Elazığ’da  bir daireye müdür olarak atanan  bir Elazığlı ile ilgili cadı kazanı  hemen kaynamaya  başlar. Şu işimi yapmadı, falana çok kötü davranmış, filanın yüzüne bakmamış vs. Ankara’ya   bürokrat olarak atananların bile durumu farklı değil. Elazığ’da oturup o insanlarla ilgili ahkam kesmeye başlıyoruz.  O insanların hangi şartlarda çalıştıklarına  aldırmaksızın eleştirilerimizi acımasızca arka arkaya sıralıyoruz. Sanki  o insanlar oraya bizim işlerimizi takip etmek için atanmışlar. Bir  işin yapılması noktasında  şartlar makul ise o bürokratların  elbette  bir çabası olmalı. Ancak öyle istekler duyuyoruz ki bırakın bürokratın boyunu aşmayı neredeyse bakanların dahi yapamayacağı istekler… Elazığlılar olarak dışarıda birbirimize oldukça tutkunuzdur. Gurbette bir Elazığlı’ya  rastlamak için deyim yerindeyse can atarız. Rastladığımızda da  birimize candan bir şekilde davranır, bir birimizi el üstünde tutar her konuda yardımlaşırız. Evlerimizi birbirimize açar, ailece görüşmeye başlarız. Peynirli ekmek veya çiğköfte geceleri gibi çeşitli etkinlikler düzenlenirse koşar gideriz hemşehrilerimizle bir araya gelmek için. Dışarıda  memurluk veya öğrencilik yapmış olanlar bu durumu yakından müşahede etmişlerdir. Hatta  gurbette bulunduğumuz yerde Elazığlı yoksa yakın komşu illerden Bingöl, Tunceli ve Malatyalı  insanlara bile hemşehri  gözüyle bakabiliyoruz. Hal böyleyken Elazığ’da neden birbirimize  daha anlayışlı davranmayalım, birbirimizi kıskanalım, bir çekemezlik içerisinde bulunalım? Asıl kendi memleketimizde birbirimizi her konuda desteklemeliyiz. Ticaret yapma, iş yeri açma, bürokrat olma, mal mülk sahibi olma  gibi konularda birbirimizi  kıskanma  yerine birbirimiz için sevinelim. Elazığ'a güzel   şeyler yapmak isteyenleri  destekleyelim. Özellikle siyasi  alanda farklı düşünsek bile siyaseti tatlı bir rekabet içerisinde kavga gürültü olmadan   yürütelim. Hep Malatya’yı örnek veririz. Hiç kimse kızmasın Malatya insanı bunları çoktan aşmış. Malatya’ya nasıl yatırım yapacağının derdi içerisinde. Malatyalı birbirini pozitif olarak kıskandığı için, birbirine güvendiği için  bugün yatırımlar şehri oldu, büyüdü ve büyük şehir oldu. Hatta bir kısım Elazığlılar bu yönünden dolayı  yatırım yapmak için Malatya’yı seçmiş durumda. Birçok Elazığlı iş adamı bu noktada bir güvensizlik içerisinde olduğundan Elazığ’a  yatırım yapmayı düşünmüyor.   Elazığlılar olarak kıskançlık ve çekemezlik yönlerimizi biraz kontrol altında tutalım. Kendi insanımızı  kıskanmak yerine daha başarılı olsun diye  destekleyelim.  Kendi  gözümüzün çıkarılması yerine, biz bir istiyorsak dostumuz, arkadaşımız  veya komşumuz için iki dileyelim.

Yazarın Diğer Yazıları