Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

NEVRUZ BAHAR BAYRAMIDIR…

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

 “21 Mart tarihi…” bu coğrafyanın bayramıdır!

Bu coğrafya derken hafızalara sadece, “Anadolu Coğrafyası da” gelmesin!

Kazakistan’da da aynı bayram kutlanır;  Kırım ve Kerkük’te de…

Azerbaycan dada aynı bayram kutlanır;  Doğu Türkistan dada…

Balkanlarda da aynı bayram kutlanır, KKTC’de de…

Biz buna, bin yıllık tarihimizde; “Selçuklu ve Osmanlı Coğrafyası…” diyoruz!

Veya “Büyük Türk-İslam Coğrafyası…”

Günümüzde, “Gönül Coğrafyamız…” olarak isimlendiriyoruz.

 

 “Azerbaycan’da Navruz, Başkurt Nauruz, Kırgızistan’da Nöruz,

Kazakistan’da Navruz, Özbekistan’da Navroz, Tatarlarda Navruz,

Türkmenistan’da Novruz, Uygurca’da Noruz” olarak;

 Türk Dünyasında aynı isimlerle anılan, Nevruz görüleceği,

 Ve anlaşılacağı üzere bu coğrafyanın bahar bayramıdır!

Anadolu insanı da, Nevruz’a; “Bahar Bayramı…” dedi.

O halde şu ortak kanaatte buluşabiliriz;

 21 Mart Gönül Coğrafyamızın Ortak Bayramı!.

Nevruz sözlükte, “yeni gün” veya “yeni yıl” anlamlarına geliyor.

Nevruz Çiçeği, “Toprağın dirilişini…” sembolize eder!

Suyun toprağa yürümesi, kâinatın yeniden can bulmasıdır!

Dede Korkut hikâyelerinde, “söze nasıl başlanılır?”

“Ölümlü-Dirimli Dünya…”

Bu, büyük bir tefekkürdür!

Beşerin de, ‘coşkusudur…’

O coşkuda, gönül alkışları…” yükselir.

O alkışlar, “baharı kutlamadır…”

21 Mart Tarihinde; “Gece ve Gündüz eşittir…”

Bu tarihten itibaren, “Gün/ veya ışık geceler üzerine yürüyecek…”

Ne diyoruz,  “gününüz ve gönlünüz aydınlık olsun…”

 

“21 Mart 2020 Günü,  yüreğimde can bulur, “Nevruz Kutlaması”

Şehir, insanıyla ve toprağıyla birlikte ışıl ışıl tebessüm ediyor;

Tarihimize, yıllar öncesinden gelen geleneğimize yüzümüzü çevirelim;

 “Nevruz ateşi…” yakılacak!

Gençler, “ateş çemberinden…” atlayacaklar

Kazanlarda,  “nevruz pilavı…” pişirilecek

Halaylar çekilecek,

Haşlanmış yumurtalar tokuşturulacak,

Güreşler tutulacak,

“Örs üzerinde, çekişle demir dövülecek…”

“Ergenekon’dan çıkış…” sembolize edilecek!

“Kır Sohbetleri…”

Ve o sohbetlerin nezih gösterileri birbirini takip edecek.

Nevruz geçmişte,  “bir büyük şehir coşkusu…” içerisinde yapılırdı.

Ve sadece bir sese önem verilir;

“Yaratılanı sev, yaratandan ötürü…”

“Yetmiş iki millete, bir gözle bakmak…”

 

Bir şiirimizde şöyle sesleniriz;

Kâinat bir ağaç gibi

Âdem, kâinatın soy ağacı

 

Ağaç bir çekirdek gibi

Çekirdek, varlığın hülasası

 

Cennet, bir bahar gibi

Bahar, Hak’tan rahmet muştusu

 

Bahar, bir çiçek gibi

Çiçek, vuslatın nur perdesi…

 

Bahar, “bir çiçek gibi…”

Bizlere, ‘dirilişi…’ müjdeliyor!

Dirilişte, “barışı, huzuru, güveni, hoşgörüyü…” birlikte yaşarız!

“Nevruz Çiçeği…” gönlümüzde açan bir dağ çiçeği!

O enginleri,

O kendisine yücelikleri seçmiştir!

Aman ha! Canlar, vefalı dostlar;

Nevruz, “ne fitne ve nede öfke ateşi…” değildir, efendim!

Nevruz,  “Baharın gelişine; ışığa ve aydınlığa koşudur” efendim!

Terör ne yapıyor; “fitne ve fesat kazanını kaynatıyor!”

Terörün mantığını, “bir sele benzetiyorum…”

Sel ne yapar; “önünde ne varsa; yıkar, döker ve alır götürür!

Türkiye, bu coğrafyanın insanı; bu yanlış mantığı yıkmalıdır.

Evet! Nevruz bu coğrafyanın bayramıdır…

Nevruz, bu milletin “Ergenekon’dan çıkış günüdür…”

Nevruz bu milletin, “Diriliş Günüdür…”

Nevruz bu milletin, “Bahar coşkusuyla gelen bayramıdır…”

Sözün özü, Nevruz; “bu coğrafyanın birlik ve beraberliğinin !”

Aynı mana içerisinde, ‘sembolize’ edilişidir.

 

GECE VE GÜNDÜZ ÜZERİNE…

21 Mart, “gece ve gündüzün eşit olduğu…”  dönüşümdür!

Ayetler o dönüşümü bizlere izah etmektedir.

“Geceyi gündüze bağlayıp-katarsın,

Gündüzü de geceye bağlayıp-katarsın;

Diriyi ölüden çıkarırsın, ölüyü de diriden çıkarırsın.

Sen dilediğine hesapsız rızık verirsin” (Ali İmran, 27)

“Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında,

Gece ile gündüzün art arda gelişinde,

Temiz akıl sahipleri için gerçekten ayetler vardır” (Ali İmran, 190)

“O sabahı yarıp çıkarandır. Geceyi bir sükûn (dinlenme),

Güneş ve Ay’ı bir hesap (ile) kıldı.

Bu üstün ve güçlü olan, bilen Allah’ın takdiridir.” (En’am, 96)

“O, dinlenmeniz için geceyi,

Gündüzü de (mubsir) olarak sizin için yaratmıştır.

Şüphesiz işitebilen bir topluluk için bunda gerçekten ayetler vardır” (Yunus, 67)

20 Şubat’tan itibaren 7’şer gün aralıklarla, “cemreler…” düştü!

Cemrelerin her düşüşünde (havaya, suya, toprağa),

Bizlere, ‘uyanışı…’ haber veriyor

Bizlere,  ‘dirilişi…’ müjdeliyordu!

O alametlerle, “21 Mart tarihine…” geldik

Ve birlikte, ‘bahar müjdesine…’ uyandık.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları