Rüveyda Sadak

Sempatik(!) Teknoloji: Emin Miyiz?

Rüveyda Sadak

Teknoloji ile her geçen gün farklı özellik ürünler görmek, kolayca mümkün oluyor malum. Bugün lüks görülen, yarın daha fazla, sonraki gün aşırı ve sonraki sonraki derken, ilk bilinen ürünün ‘o neydi ki?’ şeklinde belki de unutulmuş olması gibi çelişki

durumlar da normal oldu şimdi, kabul edelim. Hani her şeyin aşırı olanından yakınılır ya aslında bu doğru bir tespit.

Nitekim teknoloji de öyle yani öyle olmalı. Yeterlice ve yerli yerinde. Fakat standartların üzerinde bir kullanım da neden doğru olsun ki. Bunun için geçerli sebep yok çünkü.

Sonuç olarak negatif garantili pozisyonuyla bir sorunsal daha toplum içerisinde.

“Phubbing”

Yeni trendlerden bir sosyalleşme(!) boyutu…

İnsanlarla konuşurken aynı zamanda telefon kullanan kişiler için kullanılan bir kavram olarak biliniyor. Televizyon izleyen kişilerin % 99’u ayrıca telefonları ile vakit geçiriyor.

Özellikle sosyal medya kullanımı sebebiyle TV karşısında bile alışkanlığa dönüşen bu rutin, görünen o ki toplumsalın içselleştirdiği bir gerçeklik olarak bireyler üzerinde oldukça etkili. Kavramdan ziyade bir sorun olmayı başardığını söylemek, doğru tabir. Şöyle ki teknolojinin son harikası(!) için burada level atladıkça, misli ile katlanan ‘alet’ desek pek de abartı olmaz sanki. Akıllı telefonların zamanı asgariye indiren politikası geçerli düzeyde anlaşılan.

Kim? Nerede? Nasıl mı? Bunu bilmenin kâr ya da zarar hesabının dışında şimdilik faydacılık görüşünden bahsetmiyoruz. Yüz yüze iletişimin asla tercih edilmediği bir mekânsal konjonktürden söz etmek, doğal olana uygunluk gibi duruyor, an itibariyle. Bireylere, akıllı telefon uygulamalarından oluşan tuş’lardan kurulu bir yapılanma ile yönlendirici etki sağlamak işte bu kadar basitmiş(!) Gereken tek şey alternatifsiz olarak ‘zaman’ faktörü. Telefon konusunda bolca zaman inisiyatifini de göz ardı etmemek gerek tabi. Phubbing için akıllı telefon kapsamında aşırı duyarlılık ifadesi de denebilir. Habermas’ın iletişimsel eylem kuramı bu noktada teğet geçiyor maalesef. Her gün 3 saat 23 dakika telefon kullanımı ve yıllık olarak 50 güne eşitlik sağladığı diye de dağılım bir bilgi hesaba katılırsa akıllı telefon bağımlılığının sorun meydana getirdiğini reddetmek imkânsız gibi bir şey. Akıllı telefon bağımlılığı, yüz yüze iletişimin telefon aracılığıyla hızlandırılmış simülasyonunu andırıyor.

Uzmanlar, sosyal ortamlarda telefon kullanmayarak bu bağımlılığa engel olunabilir, kanısında. Bireysel olarak zor görünse de denemeye değer.

Yazarın Diğer Yazıları