Rüveyda Sadak

Filistin Detaylı Bir Statüko

Rüveyda Sadak

Diplomaside güzel ilerlemeler oluyor. İrlanda, İspanya ve Norveç, Filistin’i tanıma kararı aldı. Batı’dan gelen güzel seslerdi bunlar. 140 ülke, Filistin’i tanıdı ve aslında bir Filistin gerçeğini tanıdı. Yükseköğretimle başladı, üniversite kampüslerinden Filistin kanadında olduklarını dile getiren destek duruşları… Gazze’de ölen Filistinli sayısı, 35 bin 857 ve yaralı sayısı ise 80 bin 293 gibi bir rakam ve bu bir insanlık dramı ve belki de Dünya’nın hiçbir coğrafyasında sayı itibariyle bu oranda gerçekleşen zor bir örnekti, Filistin Gazze. Var olan bu durumun ateşkes kararlı çözümlenebilmesi dışında, düşünülmesi gereken başka bir öneri var mı?  Tabiî ki yok. Barış varsa savaş yoktur ve savaş varsa da güven zaten olmamıştır. Bir istikrar bir çözüm bir işlevsel planlama, Filistin’in tanınması gerektiğine ve gerekli olduğuna tekabül ediyor. Filistin konusundaki mevcut durum bir sorunsal olduğuna göre zaruri ve eksik olan bir ateşkesin sağlanılması gerektiği de ortak paydayı oluşturuyor. Ve İspanya, Norveç, İrlanda bir Filistin Devleti’ni tanıyacaklarını açıklıyor. Bu bir bakıma hümanizmin sosyolojisi olmalı. Neden? Çünkü toplumların Filistin kapsamında mutabık kalmalarının en somut göstergesi, Filistin’in tanınması ve Filistin’e yönelik sağlanabilecek haklar olan, insan hakları yönünde bir ayrıcalık kazandırmamış olsa bile diplomasiye uygunluk açısından, olması gerekenin bu ölçüde sağlanabilmesi, oldukça rasyonel bir bütünlükte fayda sağlayıcı rolü yerine getirmektedir. Nitekim Parsons, birey odaklı bir kavram olan yapısal işlevselcilikte, birey temalı bu durumdan bahsediyordu. Filistin’de 7 Ekim’den bugüne devam eden bombardıman dehşeti, açlık, susuzluk, imkânsız barınma koşullar görülürken, hangi insanın hangi hakkı, hangi yanlışın hangi doğrusu ve hangi merhametsizliğin, hangi olmayan vicdan muhasebesi olabilirdi, doğru sanılan yanlış. Şimdi ise bir küresel hegemonyanın inşa ettiği ve rağmen vicdanların koordine olup her geçen gün sayısının artış gösterdiği Filistin coğrafyasının, bu defa gerçekten var olduğunu kabul ve teyit noktasında tanınmasıyla rasyonel adımlar görülüyor. Ve böylece vicdan, küresel alıntıyla doğru yerde doğru bir karar olduğunu ifade ediyor. Minimal bir sayıdan bahsedilmiyor tabiî ki. Ve bu 1 ya da 5 gibi bir rakam değil. Söz konusu arttıkça artan bir oran ile ülkelerin işlevsel tutumu kapsamında, Filistin’in gerçekten var olduğunu ve aslında bir Filistin’in var olduğu statükoyu, küresele ifade etmekti. Filistin coğrafyasının eski ile şimdiki son yeni gelişmeleri göz önüne alındığında, konjonktürel bir dönüşüm içinde yer aldığı ve böylece olumlu sonuçları ülkelerce tezahür ediliyor. Bilinmeyen Filistin artık bilinirken, tanınmayan Filistin ülkesi, küresel platformda tanınıyor. Neden? Çünkü artık bir Filistin, var!

Yazarın Diğer Yazıları