Birçok kitap ve denemede, yazarların hakla iç içe olmasının önemine dikkat çekilir. Öyle ki kalem, sokağa ne kadar değerse o kadar etkili ve tesirli olur. Buna karşıt görüşler muhakkak da vardır ama ben genelde hayata dokunabilen yazarları tercih ederim.
Bu yazarları tercih etmek bu köşeye de yansıyor diye umuyorum. Özellikle bu hafta içerisinde gezip dolaştığım çay ocaklarında, dinlediğim birçok konudan birini buraya aktarmam, sokağın nabzını tutma telaşıma da bir delil olacak diye düşünüyorum.
Elazığlı iki amcamız çay ocağında tartışıyor, biri iktidarı biri muhalefeti destekliyor ama her ikisi de gayet nazik, sakin ve özgüvenliler. Aralarında şöyle bir diyalog geçiyor:
Amca 1: Bir seçim adama neler yapturi görisin?
Amca 2: Siz olsaz daha çoğunu yaparduz del mi?
Amca 1: EYT’Yi çıharmam deyidi?
Amca 2: Eyi mi oldu yani?
Amca 1: Elektiklen doğalgaza da idirim gelimiş, şimdiye ten niye yohtu. Seçim neler yapturi.
Amca 2: He siz olsaz bedava verürdüz. O kadar otomobil yapiler, uçak yapiler, doğalgaz buliler yine de yaranamiler.
İşte sokağın özeti bu cümlelerde. Her zaman söylediğim gibi bizler her meseleye siyasi pencereden bakmaya alıştırıldık.
Bugün iktidarın yaptığı her hizmet başarılı da olsa ne yazık ki siyasi pencereden bakılıp eleştirilmeye devam ediyor. Buna karşın muhalefetin yaptığı mantıklı ve işe yarar eleştiriler de siyasi pencereden bakılarak yok sayılıyor, görmezden geliniyor.
Siyaset… Elbette ki bazı konularda bu pencereden bakmak zorunludur ancak gidilen ortak hedefin bir ve onun da Türkiye olması gerekmez mi? Hedefin bir ancak yol ve yöntemlerin farklı olması gerekir.
Bizler klasik ve ideolojik duruşlarımızı ve ezberlerimizi takınıp, siyasi gözlüklerden arınıp hedef odaklı düşünürsek ancak o zaman doğruyu yanlışı net bir şekilde görebiliriz.
Bunun en güzel örneği de yine yukarıdaki diyaloglarda saklı. İktidar 1 trilyon dolarlık bir doğalgaz rezervi buluyor ancak buna rağmen bu konu eleştiriliyor, yok sayılıyor.
Muhalefet EYT gibi önemli konularda kamuoyu oluşturuyor, baskı yapıp çözüme katkı sağlıyor ama yok sayılıyor. Bu şekilde devam edersek bir sonuca ne yazık ki varamayacağız.
****
Doğalgaz demişken aklıma geldi. Ak Parti MKYK Üyesi ve Elazığ Milletvekili Metin Bulut, TBMM Enerji Komisyonu'nun Bakanlık tarafından Filyos'a davet edildiğini ve çalışmaların yerinde görülmesi açısından önemli bir fırsat olduğunu söylemişti.
Ancak komisyondaki hiçbir muhalefet partisi milletvekili bu ziyarete katılmamış. Çeşitli bahaneler sunulmuş. Kamuoyunun; Türkiye'nin hatta tüm dünyanın kaderini etkileyebilecek böylesine önemli bir konuya muhalefet penceresinden bakmasını engelleyecek kadar önemli ne olabilirdi?
Gitmediğin, görmediğin, hakkında bilgi sahibi olamadığın bir konuyu nasıl eleştireceksin, kamuoyuna doğru bilgiyi nasıl vereceksin?
Buna ek olarak geçtiğimiz günlerde bu açıklamaları gündem olan Milletvekili Bulut’a sosyal medya hesabından yanıt veren CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol;
“İlimiz Milletvekili Metin Bulut’un Hakimiyet Gazetesi ziyaretinde gündeme getirdiği “İBB’nin yaptırdığı okulun açılışına katılırım,” ifadesi son derece memnuniyet vericidir. Okulun açılışının yapılacağı tarihte biz iktidar, AKP ise muhalefet olacağı için muhalefet milletvekillilerini dışlamadan Elazığ’ımızda yapacağımız her hizmete ortak edip birlikte hareket edeceğiz. Halkın milletvekili olarak ben de arkadaşlarımızın iktidarlarının kalan kısa sürecinde her açılışa davet edilmek isterim” demişti.
Elazığ’da okul açılışına gitmediği için eleştirilen Ak Parti’nin yanında böylesine önemli bir davete katılmayan muhalefetin bu duruma hangi yanıtları vereceği ise merak konusu…
Buradan da yine ortada duramamak ve ülkenin ya da şehrin menfaatine olan hakikati görememek sonucuna ulaşılabilir mi?
