Ömer Enes YILAR

Aslan Payı Siyasetin

Ömer Enes YILAR

Geçtiğimiz gün şehrimizin önemli kurumlarından birinin yöneticisiyle kısa süreli keyifli bir sohbet gerçekleştirme imkanımız oldu. 

Şehrimizdeki kronik ve dillere pelesenk olmuş birkaç sorun üzerine tartışma yürüttük. Kendisinin sorunlara hakim olduğunu, çevre illerle kıyaslama yapabilecek kadar sahaya hakim olduğunu gördüm.

Zaman zaman bürokratlara yükleniyoruz. Haksız da değiliz. Bazen birçok işin aksamasında ciddi ihmalleri oluyor. Beklenen çaba ve gayreti bir türlü ortaya koyamıyorlar. 

Doğal olarak kimseyi kaşı gözü için övmediğimiz gibi yaşanan olumsuzlukları da kişiliğe göre değil  şehir ve vatandaş odaklı olarak yapıyoruz.

Gerçekleştirdiğimiz sohbet ve tartışma sonrasında iç dünyamda yine bir değerlendirmeye giriştim ve nihayetinde bir sonuca da ulaştım.

Örneğin tamamen hayali olarak sadece Elazığ’ı değil il ve ilçeleri de ilgilendiren ve toplu bir şekilde çözüm gerektiren bir sorun düşünün. Teknik çalışması da yapılmış projesi de çizilmiş ancak ciddi bir maliyet gerektiriyor.

Böyle bir sorunda bunu tek bir kurumun ya da bir idarecinin çözmesi mümkün olabilir mi?

Elimizi vicdanımıza koyarak rahatlıkla “hayır” diyebiliriz. 

Tıpkı Elazığ’da her büyük sorunu bildiği ve herkesin kendince çözüm de üretebildiği gerçeğinden hareketle yine apaçık ortada olan bir sonuca ulaşıyoruz. Söz uçar yazı kalır, tekrar ortaya koyalım gerçekleri.

Şehrimizde sorunları tespit edecek, çözecek, proje üretecek kafa var ama hayata geçirecek birlik ve beraberlik, “ben değil, şehrimiz kazansın” asaleti ve siyasi kabiliyeti ne yazık ki yok.

Şimdi süze süze en has sonuca geliyoruz.

Yıllardır çözülemeyen sorunların aslan payı tabi ki siyasilerimizin.

Devasa bir proje üreten, bir çaba ortaya koyan hiç kimse olmadı mı sanıyorsunuz. Defalarca oldu. Her seferinde birileri susturdu onları. Bazen siyasetçi bile değildi susturan. Bir bürokrat çıktı ve “bu olmaz” dedi. Kimse neden olmaz, nasıl olmaz diye sorgulamadı. “O diyorsa olmuyordur” diyerek kapattık üstünü mega projelerin.

Ve olmazı olduran, Ankara’da şehir için kapı aşındıran, “ben bu projenin ödeneğini çıkartmadan bu işin peşini bırakmayacağım” diyecek bir siyasetçi, ne yazık ki görmedik.

En sonunda bir zamanlar Doğu’nun Paris’i olan şehrimizin, çevre illerle olan rekabetinden uzaklaşarak sorunlar yumağı haline dönüşmüş bir şehir haline nasıl geldiğini hep birlikte izliyoruz.

Bu dönem seçim kampanyalarının en temel sloganları da bu doğrultuda atılacak galiba.
 

Yazarın Diğer Yazıları