Mustafa Demirbağ

Yüklerimizi İndirelim…

Mustafa Demirbağ

Bu hafta farklı bir konuda hazırlamıştım yazımı. Ancak son birkaç gün içerisinde, içinde yakınlarımın da olduğu vefat haberleri, Fırat Kalkanı Bölgesinden gelen şehit haberi, sanırım biraz fazla duygu yoğunluğuna sebep olduğu için bu yazıyı kaleme alma ihtiyacı hissettim.

Bundan yaklaşık bir buçuk ay evvel kendi sosyal medya hesabımdan “ Ölüm; sen insanlara bu kadar yakın iken, insanlar senden nasıl bu kadar uzak olabiliyor.” şeklinde, kendi içimden geçen bir paylaşım yapmıştım. Hayat sanki bana nazire edercesine, vefat haberleri ardı ardına gelmeye başladı.

 Her ölüm zordur elbet, ancak bazıları daha zor sanki. Mesela her şehit haberi beni çok derinden etkiler. Tabi ki mertebelerin en şereflilerinden birine nasip olmak Allah (c.c) katında büyük bir ayrıcalıktır. Fakat şunu düşünmeden de edemem. Büyük umutlarla yetiştirilen vatan evlatlarının, ana kuzularının, soy umutlarının ne idiği belirsiz, soysuz alçaklar, çapulcular, vatan hainleri tarafından bir kör kurşuna kurban edilmeleri çok büyük bir ıstırap gerçekten. Allah’ın laneti sebep olanların üzerine olsun. Şüphesiz, şehitlerimizin hepsi cennetliktir. Bizim dualarımıza zaten ihtiyaçları yoktur. Ama emanetlerine sahip çıkmak bir borçtur.

Beni derinden etkileyen diğer bir şey de genç ölümleridir. Hele birde arkalarında bıraktıkları varsa katmerlenir acılar. Bugün bunlardan birinin haberini almanın üzüntüsü zaten bu yazıya neden oldu. Annem ile sabah saatlerinde oturma odasında otururken aldık acı haberi. İki evlat yitirmiş bir anne olarak, annemin verdiği tepki beni çok derinden etkiledi. Sanki kendi evladı ölmüş gibi “Oğlum; ben anayım ve o ananın bundan sonra nasıl yaşayacağını siz bilemezsiniz.” dedi, bana. O kadar haklıydı ki. Onu teskin edecek tek kelime bulamadım. Vefat eden tüm evlatların ana yüreği nasıl teskin edilecek acaba. Allah (c.c), imtihanlarını kolay etsin. Cenabı Hak, kimseyi evlat acısı ile sınamasın. Kimseyi öksüz ve yetim büyütmesin.  

"Her kalbin çarpıntısı, kendi ecelinin ayak sesidir." demiş, Bayezid-i Bistami Hazretleri. Ne kadar güzel özetlemiş, ölüm ile olan yakınlığımızı. Fakat biz hiç kendimize ve yakınlarımıza bunu konduramayız. Hak vaki olunca da, çoğu zaman kimselere diyemediğimiz büyük pişmanlıklar duyarız içimizde ve keşkeler yankılanmaya başlar kulaklarımızda. “Keşke şöyle yapsaydım.” “Keşke şu lafı demeseydim.” Keşke, keşke, keşke… Ne kadar büyük yükler bırakır sırtımıza. Oysa kişiler yaşarken hep haklıydık ama. 

Bunları hepimiz çok iyi biliyoruz aslında. Benimki sadece bir hatırlatma. Ölüm kapıya gelmeden, sonrasında keşke dememek için, bir saniyesi bile garanti olmayan bu dünyada, sevdiklerimizden güzel sözlerimizi esirgemeyelim. Basit şeylerle birbirimizi kırmayalım. Varsa küs olduğumuz yakınlarımız, sevdiklerimiz bir daha düşünelim. Belki bizlerinde kabahati vardır ha ne dersiniz? Yüklerimizi insanlar yaşarken indirelim sırtımızdan. 

“Bu bedenler ya kuş kafesi ya da hayvan ahırıdır.” demiş, Müminlerin Emiri Hz. Ebubekir. Ya içimizi güzelliklerle doldurup kendimizi bir kuş gibi hafif hissedeceğiz, ya da kötülüğün bizi kirletmesine müsaade edeceğiz. 

Yüce Yaradan’ın affediciliği üzerine birçok ayet vardır. Bunları okuyup düşünelim. 

Peydamber Efendimiz’ in (s.a.v) Lebid’i, Hind’i, Ebu Süfyan’ı, Vahşi’yi bile affettiğini unutmayalım.

İmam, musallada sormadan, haklarımızı helal edelim. Helalliklerimizi de alalım. 
 

Yorumlar 6
Ayşe öğretmen 17 Ocak 2023 09:08

keşkeler hayatımızın en yorucu unsurları gerçekten. hatırlatmanız için teşekkür ederiz

Hüseyin ÇAHAN 17 Ocak 2023 01:05

Bir ömür boyu nişanlıyız gerçek sevgiliye... Ölüm nikahımızın kesildiği gündür.. Yüreğine sağlık hocam..

Murat Aydoğdu 17 Ocak 2023 00:42

Hayırlı geceler kardeşim. Öncelikle başınız sağ olsun. Sabırlar dilerim. Ne kadar güzel bir şekilde duygularını paylaşmışsın, yüreğine sağlık.Selamlar..

Vedat 16 Ocak 2023 19:43

Kalemine ve yüreğine sağlık

S.M 16 Ocak 2023 17:07

Acı ama gerçek bir hatırlatma yazısı olmuş.Ellerine sağlık

Alparslan Kılınç 16 Ocak 2023 13:24

Önemli olan şu gök kubbede hoş bir sadâ bırakmak.

Yazarın Diğer Yazıları