Mustafa Demirbağ

Yazar Olmak

Mustafa Demirbağ

Köşe yazarlığı serüvenimin yıl dönümü olması hasebiyle yazar olmak ile ilgili birkaç hususa değinmek istiyorum. Çünkü okuyucularımız içinde ; “Ne var bunda, bende bunları yazabilirim.”, “Çok basit bir yazı olmuş.” şeklinde ifadeler kullananlar oldukça fazladır. Buda gayet normal bir düşüncedir. İçinizde böyle düşünenler varsa mutlaka yazmalarını tavsiye ederim.

Yazmak; tabi ki de öyle sanıldığı kadar kolay bir iş değildir. Bizler gibi belirli bir köşeyi işgal edenler için de kolay değil. Sürekli farklı konuları işleyebilmek için; gündemi takip etmek, iyi bir gözlemci olmak, dili kullanmayı belirli bir seviyede bilmek ve hepsinden önemlisi çok iyi bir okur olmak gerekir. Burada şahsi fikrimi belirtecek olursam; “Bence okur olmadan yazar olunamaz.” Çok önemli hikâye yazarlarımızdan biri olan Mustafa Kutlu hocamız da, "İnsan yaza yaza değil, okuya okuya yazar olur.” demiştir. Bu sadece bir örnek. Birçok yazar da bunu desteklemektedir.

Günümüz Türkiye’sinde malumunuz bir ecnebi merakıdır gırla gidiyor. Belki iki Mustafa’yı dikkate almazsınız diye şuraya birde Nobel Edebiyat Ödüllü Amerikalı bir yazar olan William Faulkner’ in görüşünü de ekleyelim. Bakın ne diyor Faulkner; “Oku, oku, oku. Her şeyi oku; çöpleri, klasikleri, iyi ve kötü her şeyi oku ve onların nasıl yazıldığını anla. Tıpkı ustasını izleyen bir çırak gibi. Oku! Onu özümse. Sonra yaz. Eğer iyi olursa, öğrenmişsin demektir. Kötü olursa, pencereden at gitsin!”

Her yazarın iyi ya da kötü, beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz bir tarzı vardır. Zaten yüzde yüz memnuniyet oluşturabilmek hiç bir işte mümkün olmadığı gibi yazarlıkta da pek mümkün değildir. Bir kişinin okuyup beğendiği bir kitap, deneme, makale veya köşe yazısını bir başkası beğenmeyebilir. Bu durum yazılanı veya yazarın kendisini hepten değerli ya da değersiz kılmaz. Netice itibari ile yazarın da kendine ait bir karakteri, fikir dünyası, toplumsal hassasiyetleri ve beğenileri vardır. Fikri olarak yatkın olunanlar ya da yazının kendi dünyasına ait olduğunu düşünenler tarafından beğenilmesi, karşıt görüşler tarafından ise eleştirilmesi gayet normal bir durumdur.

Yazarlık işini profesyonel bir meslek olarak yapanların yanında bizler gibi hobi amaçlı yazanların sayısı da oldukça fazladır. Köşe yazarlığı ile diğer yazarlıkları da karıştırmamak gerekir. Çünkü birbirinden farklı dünyaları vardır. Burada biraz köşe yazarlığını ayırarak devam etmek istiyorum. Profesyonel olarak köşe yazarlığı yapan arkadaşlarımız elbette bizim gibi hobi amaçlı yazanlarla kıyas edilemez. Tabiri caiz ise onlar Süper Ligde biz ise birinci ligde bulunuyoruz.

Hobi amaçlı içerik üreten arkadaşlar, birde bizler gibi kamu personeli olunca hareket alanı ister istemez biraz daralıyor. Malumunuz sorumlu olduğumuz üst makamlar ve devlet memuru olmanın ağırlığı var üzerimizde. Bazen, mesele sadece yazmak da değildir. Eğer öyle olsaydı hemen her şey hakkında bir sayfalık metin yazmak kolaylıkla mümkün olurdu. Fakat biraz derinlikli ve ilgi çekici olmasını istiyorsanız işte o zaman hareket alanı gerçekten daha da kısıtlanıyor. “Bunun üstesinden nasıl gelinir?” Sorusunun cevabı bizi yine aynı sonuca çıkarıyor. Okumak, daha fazla okumak, araştırmak, daha fazla gözlem yapmak, kısacası daha çok çalışmak şarttır.

Peki, bir insan neden yazmak ister?

Tabi ki ben tüm yazarlar adına konuşamam, böyle bir şey haddim bile olamaz. Yıllardır bu işi yapan belirli bir okuyucu kitlesine kavuşmuş kardeşlerimiz, arkadaşlarımız, abilerimiz var. Ben sadece burada kendi düşüncelerimi paylaşabilirim.

Yukarıdaki soruya dönecek olursak, bunun kişiye göre değişkenlik gösteren birçok cevabı mümkündür. Herkesin kendine ait bir ya da birkaç nedeni mutlaka vardır. Nobel Ödülü almış ilk Müslüman yazar olan Necip Mahfuz’un buna verdiği cevap ise oldukça kapsamlı ve ilginçtir. Şöyle ifade ediyor kendisi; “Bu soruya bir cevap bulmak için geriye dönmem gerek. Niçin yazmaya

koyuldum? Zevk için… Karanlık gücü hoşnut etmek için. Dıştan gelen hiçbir şey beni buna itmezdi. Daha sonra, bu yazma isteğine yeni nedenler eklendi. Bir ağırlıktan kurtulma arzusu. Bir büyüklüğe sahip olma… Eser karşılığında para alma… Bir araştırma boyunca hazırlanan ilkeleri başkasına gösterme… En basitinden, okunma arzusu. Bugün artık yaşamak ile yazmak arasında bir ayrım yapamıyorum.”

Şöyle ifade edecek olursak, şunu demek istiyor Necip Mahfuz: İnsanın yazmaya başladığındaki nedeni ile yazarlıkta ilerledikçe ortaya çıkan nedenleri, yazara teveccüh gösterildikçe farklılaşıyor ve artarak çoğalıyor. Önce zevk için başlanan serüven ilerleyen zamanlarda, daha çok kişi tarafından tanınma isteğini arttırıyor ve para kazanma imkânı varsa bu fırsatı da değerlendirir hale getiriyor. En ileri boyutta da bir yaşam tarzı haline geliyor.

Yazarın ifade ettiği “Karanlık gücü hoşnut etmek…” kısmını da biraz açmak istiyorum. Burada bir yanlış anlaşılma olmasın. Kastedilen şey kişinin kendi iç dünyasındaki mücadeleyi yazarak paylaşma arzusudur. Böylelikle ruhen deşarj olup bir rahatlama aranmaktadır. Ben bu tespiti kendime çok yakın buldum. Bende aslında yazmaya bir anlamda bu yüzden başladım diyebilirim. Fakat zaman içerisinde bunun yetmediği ve çeşitlendirmenin de zaruri olduğu kendiliğinden ortaya çıkıyor.

Bir yazarın kendi kişisel gelişimi için ise okunduğunu bilmesi önemli bir husus. Bu yüzden ben yazılarımın altına yapılan yorumları, yapıcı eleştirileri oldukça önemsiyorum.

Lafı fazla uzatmak istemiyorum. Yapıcı, seviyeli görüşlerinizi yazıların altına yorum olarak yazabilirsiniz. Bu da bir çeşit yazarlıktır.

Yorumlar 3
Semra Çelik 21 Ocak 2024 13:42

Yazar olmak başlıklı yazınızı okudum ve yirmi yıllık bir Türkçe öğretmeni olarak üzülerek söylüyorum ki yazar olamamışsınız. Lütfen gereksiz kelime kullanımdan kaçının, yazım ve noktalama kurallarına ise TDK sayfasından ulaşabilirsiniz. Saygılarımla Semra Çelik

İsmail 12 Aralık 2023 13:14

Malesef okumayan bir toplumuz. Yazmak ondan sonra gelmesi gereken bir husus. Eleştiriye gelince toplumumuzun genlerinde var eleştirmek. Bazı şeyler ne yaparsak yapalım değişmez

SM 06 Aralık 2023 15:27

Yazar olmak kendi ruhundaki mücadeleyi anlatırken okurun ruhunda etki oluşturmaktır.Uzun yıllar yazmanız dileğiyle;ellerinize sağlık

Yazarın Diğer Yazıları