İbrahim Kayaoğlu

Bir yiğit gecti bu Dünyadan: Ebu Ubeyde Gazze denilince, direniş denilince, Kassam denilince, mücahid denilince, yiğit denilince, arslan denilince akla gelen ilk kişi. Kırmızı kefiyesi ile tüm maskeleri indiren adam.

İbrahim Kayaoğlu

O konuştuğunda sanki tüm kainat susup onu dinliyordu. 
O konuştuğunda kalplere huzur geliyor, umutsuzluk kayboluyor ve ümitler yeşeriyordu.
Onun sesi tüm şeytanları çıldırtıyordu.
O yürüyünce sanki dağlar yürüyordu ardında.
Şehadet parmağı göğü işaret ettiğinde şimşekler çakıyordu yer yüzüne.

Tüm dünya ve tüm çocuklar artık gerçek bir kahramanla tanışmışlardı.

Kimse yüzünü göremedi, kimse onunla resim çektiremedi, kimse onunla röportaj yapamadı. Kimse ona bir lokma ekmek, bir yudum su ikram edemedi. Herkes onun o yumuşak ve naif sesini sadece dinledi.

Onca katliama, zulme ve yaşananlara rağmen, acılarına rağmen, tek bir isyan cümlesi kurmadı ve kimseye tek kelime kötü bir kelam etmedi. Kendileri kanla boğuştu ama kimseden yardım istemedi. Kimseden silah ya da asker talep etmedi. "Biz bu işgali bu yetimlerle halledeceğiz. Sadece Gazze halkına bir lokma ekmek gönderin" dedi. 
Her konuşmasında o bilgeliğini ve nezaketini bozmadı. Her konuşmasının sonunda; "bu bir cihattır. Sonu ya zafer, ya şehadettir. Hasbinallah (Allah bize yeter)" diyerek tamamladı.

Ümmetin acizliğini anladığında; 
Bu işi bir kaç yetimle halledeceğiz demişti. Ve aynen dediği gibi oldu. Tüm dünyaya karşı yalın ayaklı yetimleriyle savaştı ve Allah'ın yardımıyla tüm zalimlere diz çöktürdü.

Sonra şehit olduğuna dair bir haber yayıldı.
Herkes bunu sordu durdu. 
Onun sözlerini duymayan, çırpınışlarına karşılık vermeyenler, şehit mi diye sordu.
 

 

Onlar cihat meydanındayken müslümanlar hac ve umre seyahatleriyle meşguldü.

Onlara da şöyle seslenmişti:
"Ey harameyn'de ibadet edenler!
Eğer bizim halimizi görmüş olsaydınız, muhakkak ki ibadetle oyun oynadığınızı anlardınız. Siz gözyaşıyla yanaklarınızı boyarken, bizim görüşlerimiz kanla boyanır."


Sonra katliamla, açlıkla, gözyaşıyla ve ümmetin unutulmuşluğuyla başbaşa bırakılan halkına söyle hitap etmişti:

"Selam olsun. Selam olsun sabrınıza. Ribatınıza. Zulme karşı kararlılığınıza. Şehitlerimizin ve masum çocuklarımızın ve mazlum halkımızın ruhu şad olsun.
Bir gün yükselecek ruhlarınıza selam olsun. Özgür Kudüs ve El Aksa'nın semalarında,  katillerin kirinden arındırılmış. 
Selam olsun büyük halkımız. 
Sen iki yüzlü dünyayı ifşa ediyorsun. Topal yasalarını, kör kurumlarını, ve çifte standartlarını. 
Zafer ancak Allah'tandır. O aziz ve hakimdir.
Şüphesiz bu, sonu zafer veya şehadet cihadıdır. 
Allah'ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun."

İlim, irfan, nezaket merhamet abidesi yiğit adam.
Tarih seni o yumuşak sesinle ve o naif uslubunla yiğit bir kahraman olarak yazacak.


Allah Azze ve Celle seni kimlerin sevdiğini ve kimlerin senin hakkın için neler yaptığını en iyi gören ve bilendir.

Şehadetin  kutlu olsun  güzel insan, yiğit mücahit.

Yazarın Diğer Yazıları