Hanifi Yavaş

Üniter Devlet Yapısı Ve CHP

Hanifi Yavaş

Üniter devlet, merkezi idarenin üstünlüğüne dayalı ve idari birimlerin sadece merkezi yönetimin devretmeyi uygun gördüğü yetkileri kullanabildiği, tek bir birim olarak yönetilen devlettir.

Dünya devletlerinin büyük çoğunluğu üniter devlettir.

Üniter devletin dört temel unsuru vardır. 
Devlet, ülke, millet ve egemenlik unsurlarından oluşur. Yani üniter devlette, tek ülke, tek millet, tek bayrak ve tek egemenlik vardır.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 3'üncü maddesinde bu yapıyı anayasal güvence alarak, “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür”. Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün olması onun “üniter devlet” olması demektir.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın ilk üç maddesi değiştirilemez. Dördüncü maddeye göre,  bu değişmez maddelerin değiştirilmesi teklif dahi edilemez. 

Özerklik ise "bir topluluğun ve bir kuruluşun kendi kendini, oluşturduğu yasalara göre, özgürce yönetme hakkı ve durumudur."

Özerklik, "başka bir kişi ya da kurumdan bağımsız karar verme, kendi kendini yönetebilme gücüdür."

Daha net ifade edecek olursak, özerklik
"bir toplumun, kuruluşun ayrı bir yasaya bağlı olarak kendi kendini yönetme hakkıdır. Yerel yönetimlere herhangi bir devlet ya da merkez karışması olmadan kendi yapılarını düzenleme konusunda tanınan yasal yetkidir."

Bu tanımlamaları, konunun daha net anlaşılması için yapmak zorunluluktur. Çünkü insanlar kelime ve kavramlar ile düşünür ve anlaşırlar. 

Atatürk bu devletin kurucusudur. 
Atatürk’ün kurduğu devlet modelini bir türlü kabul etmek istemeyen empereryalistler çeşitli metot ve yöntemlerle kendi kafalarının içinde gizledikleri planlarının gerçekleşebilmesi hedefi doğrultusundaki ciddi dayatmaları demokrasi, insan hakları, küreselleşme, değişim gibi toplumda karşılığı olan kavramların arkasına saklanarak sürdürmektedirler. 

Üzülerek belirtmek gerekir ki, üniter devleti kuran Atatürk'ün kurduğu parti CHP bugün çok farklı yerlere savrulmuştur. 

Fartklı tarihlerde CHP Genel Başkanı'nın ve diğer partili yetkililerin bu konuda yaptığı açıklamalar, Milli üniter devlete taraftar olan başta ulusalcı CHP seçmenleri olmak üzere bu konuda hassas olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını üzmüş ve hayal kırıklığına uğramıştır. 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu 18. CHP kongresindeki konuşmasına başlarken 19 Mayıs 2011 tarihinde Tunceli mitinginde söylediği “Yerel yönetimler özerklik şartını kabul ettik, bazı maddelerine çekince koydular. Yerel yönetimler özerk olsun, özel yasa çıkaralım bütün belediyelerin gelirleri olsun ve iktidara geldiğimizde Avrupa yerel yönetim özerklik şartını mutlaka getireceğiz” 

Bu talihsiz sözler kadim devletin kayıtlarına geçmiştir. 

Terör örgütü PKK’yı destekleyen paylaşımlarıyla öne çıkan,
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun siyasi ve hukuki konulardaki Başdanışmanı
Nuşirevan Elçi, 03.01.2023 tarihinde Rüdaw'a verdiği demeçte,
"Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi diyoruz adı özerklik veya başka türlü de konulabilir" 

Nuşirevan Elçi ayrıca erdiği bu demeçte  "CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun 'Kürdistan' ifadesinden rahatsız olmadığını açıkladı. 

Kılıçdaroğlu'nun Başdanışmanı, 
Irak'taki Kürdistan Bölgesi benzeri bir modelin Türkiye’de de hayata geçirilmesine CHP’nin öncülük edip edemeyeceği sorusuna ise “Kürdistan Bölgesi diye bir statü gerçekleşmiş durumda ve tüm Kürtler de bundan memnun. Türkiye'de herkesin her şeyi rahatça konuşabildiği bir ortamın geliştirilmesi gerekiyor. Her şeyden önce bu siyaset ikliminin değişmesi gerekiyor. CHP iktidara geldikten sonra, bu ortam oluşturulduktan sonra, Kürtler de kendi iradeleri ile taleplerini dile getirebilecek.”

Kürtçe eğitim konusunda CHP’nin projesi nedir?" sorusuna ise, 
"Kürt sorunun çözülürse eğer bunların tamamı yerine getirilir. Kürtçe anadilde eğitim, değiştirilen isimlerin iadesi de. Şimdi her ne kadar değiştirildiyse de biz hala orijinal isimlerini söylüyoruz. Bu hatanın düzeltilmesi ve yasalara yerleştirilmesi. Zaten bu belirttiğiniz iki şey çözülmez ise Kürt sorunu da çözülmez."

Üzülerek belirtmek gerekir ki, Atatürk'ün partisinin bugünkü Genel Başkanı, Sayın Kılıçdaroğlu ile Başdanışmanı Nuşirevan Elçi'nin açıklamaları ile PKK ve HDP'nin bu konudaki düşünceleri örtüşmektedir.

Ülkemizde, aklını emperyalist batıya satmış kimi aydınların, batıdaki bazı uygulamaları anlatarak, neden Türkiyede özerk yönetimler olmasın diyerek olayı masumlaştırmaya ve toplumu buna hazırlamaya çalışmaktadırlar. 

Türkiye ne Amerika'ya nede batıdaki başka ülkelere benzemez. 

Fedaratif yada özerk yapıda olan batı ülkelerinin hiç birinde ülkeyi bölmek isteyen terör örgütleri yoktur. Bu ülkelerin hiç birinin topraklarında başka ülkelerin gözü yoktur. Bu ülkelerin hiç birinde büyük İsrail kurmak isteyen siyasi siyonizmin kutsal olarak kabul ettiği topraklar yoktur. Bu ülkelerde özerk yada Fedaratif yönetimler ülkeyi bölmez ve parçalamaz.Ama bizim ülkemizdeki bu talepler ülkeyi bölüp parçalamak isteyen siyonist emperyalist batı devletlerinin isteğidir. Özerk yönetim ve ana dilde kürtçe eğitim istekleri bu ülkelerin içimize soktuğu fitnelerdir. 

CHP'si ve satın Kılıçdaroğlu'nun bu hatalı, yanlış anlayışını düzeltmesini umut ediyorum. 
Ayrıca, vatanının, devletini, bayrağını ve milletini sevdiğinden şüphe duymadığım CHP tabanının bu konuda duyarlı davranarak parti yetkililerinin bu yanlış anlayıştan vazgeçmeleri için gerekli tepkileri göstermelerini bekliyorum.
 

Yazarın Diğer Yazıları