Ülkenin sanayileşmesi ile savunma sanayinin gelişmişliği arasında doğrudan bir ilişki vardır.
Savunma sanayinin gelişmişliği ülkelerin ekonomik ve siyasi güce sahip olması anlamına gelir. Bölgesel ve küresel güç sahibi olmak isteyen ülkelerin silah ve mühimmat üretiminden savunma teknolojisine ait yazılımlara sahip olmaya çalışmaktadırlar.
Dünyadaki ekonomik olarak gelişmiş ülkeler incelendiğinde, güçlü ekonominin temelindeki faktörün sanayileşme olduğu anlaşılmaktadır. Bu ülkelerin endüstriyel ve ekonomik geçmişlerine bakıldığında ise savunma sanayinin önemli bir etkisi olduğu görülmektedir. Bu nedenle, son yıllarda devletin savunma sanayine yönelik yatırımları artış göstermiş ve özel sektöründe bu alana çekilmiştir.
Savunma sanayisini geliştiren ülkeler, askeri ihtiyaçlarını kendi başlarına karşılayarak dışa bağımlılıklarını azaltmıştır. Bu sayede ürettiği sistemleri sadece savunma alanında değil, tarım, ulaştırma, haberleşme gibi sivil alanlarda da kullanarak çok yönlü bir fayda sağlamıştır. Ayrıca bu ülkeler, üretmiş oldukları sistemleri diğer ülkelere satarak ülke ekonomisine önemli katkılar sağlamıştır.
Türkiye'de seküler kesim uzunca yıllardır ülkenin yönetiminde söz sahibidir.
Yeni Cumhuriyetle birlikte bugüne kadar ülkeyi yöneten ve sermayeye sahip olanlar seküler kesimlerdir.
Burada iki veri ile iki ülkenin gelişmesini dikkate alarak, ülkemizin bu yarışta neden geri kaldığını, kalkınmamız ve teknolojik gelişmemize kimlerin engel olduğunu birkaç örnek ile bakmaya çalışalım.
Türkiye ikinci dünya savaşına girmedi. Almanya bu savaşta çok büyük kayıplara uğradı. Japonya, Hiroşima ve Nagasaki'ye atılan atom bombası ile çok büyük tahribatlar yaşadı.
Bugün baktığımızda teknoloji ve ekonomik büyüklük bakımından her iki ülkede üst düzey seviyededir.
Almanya'da fert başına düşen milli gelir 52.000 dolardır.
Japonya, ABD ve Çin Halk Cumhuriyeti'nden sonra dünyanın üçüncü büyük ekonomisi olup fert başına düşen milli geliri ise 33 bin dolardır.
Bu ve benzeri ülkelerin teknolojik alanda ki gelişimleri ve sahip oldukları katma değeri yüksek marka değerleri ekonomilerin büyümesine ve halkın refah payının artmasına neden olmuştur.
Osmanlı'nın modernleşme sürecinde batı ile olan açığı kapatmak için çok büyük değişimler ve yatırımlar yapılmasına rağmen çeşitli nedenler ile istenilen başarıya ulaşılamamıştır.
Türkiye birinci dünya savaşı ve yeni Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra ne yapmıştır?
Ülkemizin kalkınma hamlelerine kimler engel olmuştur?
Birkaç örnek ile bunları açıklayalım.
Şakir Zümre, 1925 yılında İstanbul Haliç'te, tamamı yerli sermaye ile özel sektöre ait ilk silah ve cephane fabrikasını kurdu. Türkiye'nin ilk uçak bombalarını, silahlar, cephane ve motor üretimine kadar çok çeşitli konular üzerinde çalıştı.
II. Dünya Savaşı'nın yokluklar içindeki yıllarında, güç koşullar altında 2 bin kişinin çalıştığı fabrikasında uzun yıllar üretim yaptı ve birçok ülkeye silah ihracatı gerçekleştirdi.
1944 yılında İnönü döneminde, Marshall yardımları yüzünden silah fabrikası, soba üreten fabrikaya dönüştü ve bir süre sonra kapanmak zorunda kaldı.
Vecihi Hürkuş, 1930 yılında ara verdiği uçak yapımı hayaline yaptığı ikinci uçağı olan Vecihi K-XIV'i üretti. Uçağı ilk kez 16 Eylül'de Fikirtepe'de basının ve kalabalığın önünde uçurdu.
Çeşitli bahaneler ile uçuş izni verilmedi. Yurtdışından izin alması istendi. Çekoslovakya'dan alınmasına karar verildi. Hürkuş, 6 Aralık 1930'da Prag'a ulaştı.Hürkuş, Vecihi K-XIV ile Çekoslovakya'dan Türkiye'ye uçtu. Eylül 1931'de Anadolu boyunca 5.000 kilometre (3.100 mi) uçtu. Ancak çeşitli bahaneler ile Vecihi K-XIV uçuşlardan men edilince bu projede yok edildi.
Nuri Demirağ. Nu.D-36, tarafından üretilmiştir ve ikinci yerli Türk savaş uçağıdır. 1936 yılında üretilmiştir.
Bir sonraki uçak modeli 1938 yılında üretilen yolcu uçağı Nud-38'dir. Bu uçak N.U.D. Uçak Fabrikası 1942 yılında kapatılınca hizmet dışı olmuştur.
N.U.D. Avrupa'dan siparişler almaya başlar. Hükümet yurtdışına silah satışını yasaklar. Siparişler birer birer iptal olur. Nuri Demirağ bu uçak fabrikasının kapatılmaması için o dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'den yardım ister. Hatta gazetelerden "İsmet İnönü'ye açık mektup" başlığıyla ilanlar verir. Ancak bu çabalar sonuç getirmez. Ayrıca fabrika arazisi bugünkü Atatürk Havalimanı'nın yapımı için yok pahasına istimlak edilir. İtiraz edilse de mahkeme kararıyla fabrika kapatılır ve Nud-36'lar müzelik olur. Nud-36'lar diğer Türk yapımı savaş uçakları gibi o zamanın en iyi ve en kaliteli uçaklarından biri olmuştur.
Nuri Killig, 1938 yılında, Sütlüce'de bulunan bir fabrikayı satın alarak ordu için silah ve cephane üretti, çeşitli silah tasarımları yaptı ve bunların patentini aldı.
Kurduğu fabrikada top, havan, uçaksavar mermi ve tapalarının yanı sıra uçak bombaları imal eden Nuri Paşa, özel sektör olarak yerli harp sanayisinin gelişmesine katkı sağlayan ilk girişimcilerden biri oldu.
Nuri Paşa, Arap-İsrail Savaşı'nda Arap ordularını ve Filistin halkını destekledi. İsrail'in kuruluşundan sonra da Arap direnişçiler için silah ve cephane üreten Nuri Paşa, Sütlüce'deki fabrikasında 2 Mart 1949'da meydana gelen büyük patlamada paramparça oldu.
Cenazesine hiçbir devlet görevlisi katılmadığı gibi Diyanet İşleri Başkanlığı'da cenaze namazını kıldırmadı.
1956 yılında Erbakan hocanın girişimleriyle Türkiye’nin ilk yerli motorunu üretmek için temeli atılan Gümüş Motor, 20 Mart 1960 yılında 250 çalışanıyla 9, 15 ve 30 PS’lik bir ve iki silindirli motorların üretimine başladı.
Gümüş Motor’un Türkiye’de başlattığı motor üretme düşüncesi bazı kesimleri rahatsız etti ve Gümüş Motor’un batırılması için ithal edilen motorlar birkaç yıl büyük zararlar göze alınarak iç piyasaya sürüldü. 1964 yılında devlet desteği alamayan Gümüş motor sıkıntı çekmeye başladı.
Erbakan hocaya motor üretimi konusunda gereken devlet desteği verilseydi, Türkiye derin kuyu, traktör, otomobil, kamyon, otobüs, gemi, tank ve uçak motorları üretimi konusunda Türkiye’yi bugün gelişmiş ülkeler seviyesine taşıyabilirdi ama hep engellendi.
Türkiye, son derece zorlu dönemlerden geçerken “Devrim” ortaya çıktı. Türk mühendisler tarafından tasarlanıp üretilen ilk yerli otomobil olma özelliğine sahip olan bu araç, 1961 tarihinde üretildi. Aslında Devrim’i bir efsane haline getiren pek çok özellik mevcut. Türkiye’nin ilk arabası Devrim, darbe sonrası dönemde yalnızca 129 günde üretildi. 20 Türk mühendisin Eskişehir’de bir araya gelerek ortaya çıkardığı bu otomobil, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda Ankara’da tanıtıldı.
Benzin konulması unutulduğu için yolda kalan Devrim arabası, cuntacı Cemal Gürsel'in gazabına uğrayarak çalışmalar durduruldu ve üretimine son verildi.
ASELSAN’da çalışan 80 kişilik mühendis grubu 1992 yılında ilk AR-GE çalışmalarını başlattıkları yerli cep telefonu projesi "ASELSAN 1919'u" hayata geçirdiler. O yıllarda cep telefonu üreten beş ülke vardı.
Ürettikleri cep telefonunun reklamı konusunda sorun yaşamamak adına pazarlama işini KVK firmasına verilmişti.
"ASELSAN 1919" ve "ASELSAN 1920" telefonlarının pazarlama ve dağıtım görevini alan şirket, bugün “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan müebbet hapse çarptırılan Osman Kavala’nın ortağı olduğu şirketti.
KVK şirketi, yerli telefonlarımız yerine Finlandiyalı marka NOKİA’nın üretmiş olduğu modelleri pazarlayarak, ASELSAN’ın ürettiği telefonların piyasada tanınmasının önüne geçmişlerdi. Büyük bir maddi kayıp yaşayan ASELSAN, telefon üretimini durdurmak zorunda kalmıştı.
Bu proje devam etseydi ve devlet sahip çıksaydı bugüne kadar ülkemize 500 milyar dolarlık müthiş bir katkısı olacaktı.
Milli SİHA'ların öncü ismi, girişimci, yüksek mühendis ve sanayici Özdemir Bayraktar.
Ülkemizin tam bağımsızlığı için son 20 yılda yaptığı çalışmalar ile Milli SİHA'larımızı üretti. Türkiye, silahlı insansız hava aracı pazarında dünyanın açık ara en büyük üreticisi oldu. Pazarın önemli bir oyuncusu olarak görülen Çin, Türkiye'nin gerisinde kaldı. Dünyadaki satışların yüzde 65'ini Türkiye karşıladı.
Geçmişte kalkınma hamlelerine engel olan anlayış, bugünde bu başarılara engel olmak için Baykar'ı ve ürettikleri İHA ve SİHA'lara karşı yoğun bir kara propaganda yürütmektedirler.
Verdiğimiz birkaç örnekte görüldüğü gibi ülkemizin kalkınması için yapılan tüm girişimler seküler batıcı kafalı idarecilerin ihaneti yada beceriksizliği nedeniyle başarılı olamamıştır.
Siyasal iktidarlar destek olmadığı ve izin vermediği sürece bir ülkede özellikle savunma sanayi alanında üretim yapmak mümkün değildir.
Geçmişte engel olunan tüm projeler son yirmi yılda siyasal iktidarın verdiği büyük destek ile başarıya ulaşmıştır.
Komünizm tehlikesi bahanesi ile ortaya atılan Truman doktorini ile İnönü döneminde tüm askeri gücümüz ABD'nin emrine girmiştir.
Son yirmi yılda iktidarın sahip çıkması ve çalışmaları ile savunma sanayisindeki yerlilik oranı yüzde sekseni geçmiştir.
Turuman doktorininin engel olduğu savunma sanayisindeki gelişmeler bizi ABD'ye bağımlı olmaktan kurtarmıştır.
Artık Türkiye özellikle savunma sanayisindeki başarıları teknolojik olarak gelişmesinin önünü açmıştır. Buna paralel olarakta ekonomik büyümede ciddi mesafeler alınmıştır. Bu gelişmeler ile birlikte Türkiye bölgesel bir güçten öteye giderek küresel bir aktör durumuna gelmiştir.
Artık Türkiye, küresel bir oyun bozucu ve bölgesel bir oyun kurucudur.
Yazarın Diğer Yazıları
Terörün Sonu ve Türkiye'nin Şahlanışı
03 Ocak 2025 15:44Türkiye'nin Kalkınmasını engelleyen zihniyet
21 Aralık 2024 16:16Devlet, Bahçeli, Öcalan ve terörün sonu
02 Aralık 2024 13:01İhanetin Belgesi Fulbright Anlaşması ve Sonuçları
26 Kasım 2024 18:16Devlet Bey'in Çağrısı, Sosyal ve Siyasal Analizi
06 Kasım 2024 14:51