Hanifi Yavaş

Demokrasi Zehirlenmesi

Hanifi Yavaş

Tanım olarak, siyasal yönetimin doğrudan, halkın özgürce seçtiği temsilcilerin aracılığı ile, toplumsal, ekonomik, kültürel ve etnik durumu ne olursa olsun tüm vatandaşların eşit sayıldığı yönetim biçimidir demokrasi.
Demokratik kültür aynı zamanda insanlar arasındaki ilişkiler ile insan-toplum, insan-devlet ilişkilerinide düzenleyen bir anlayış biçimidir.
Ve yine demokrasi, özgürlüklerin alabildiğine genişletilerek ve farklılıkların korunarak saygı çerçevesinde birlikte yaşamanın da adıdır.
İnanç ve düşünce özgürlüğünün ideal anlamda uygulandığı bir ülkede, düşünme, inanma, inandığı gibi yaşama ve örgütlenme hakkının sağlanması gerekmektedir.
Ancak, Demokratik anlamda ileri düzeyde olduğu kabul edilen Amerika ve Avrupa ülkeleride dahil olmak üzere dünyanın her yerinde devletler, temel insan haklarına aykırı olmamak kaydı ile kendi varlıklarını koruma altına alırlar. Hiç bir yerde hak ve özgürlükler adı altında ülkenin bölünmez bütünlüğüne aykırı hareketlerde müsade edilmez.
Avrupa'nın son dönemde yaşadığı İspanya'daki "Batasuna davası" buna en güzel örnektir.
Batasuna, İspanya’nın, Bask bölgesinin bağımsızlığı için silahlı mücadele yürüten ETA örgütünün siyasi koludur. ETA Örgütü'nün siyasi kanadı olan Batasuna Partisi terör gerekçesiyle ve hatta terörü kınamadığı için kapatılmıştır.AİHM' ne karşı dava açılmış ve dava reddedilmiştir.
Bugün ülkemizde ki tüm toplumsal kesimlerin, kültürel ve siyasal hakları tanınmıştır. Bu demokratik özgürlüğün konforunda yaşayan bazı kesimler ülkenin üniter yapısını bölmek ve parçalamak için terör örgütünün uzantısı olarak siyasal ve toplumsal yapımızın içine sızarak faaliyet göstermektedir.
Batı dünyasının hiç bir ülkesinde, kendi devletini yıkmak ve ülkesini bölmek isteyen DEAŞ yada PKK gibi bir partinin yada derneğin bile kurulması mümkün değilken, ülkemizde bu tür yapıların var olması, demokratik özgürlüğün ne kadar toleranslı olduğunu göstermektedir.
Ülkemizdeki bu kadar toleransa rağmen, batılı ülkeler, ülkemizdeki hak ve özgürlükler konusunda zaman zaman talihsiz açıklamalar yapmaktadırlar.
Batı her zaman olduğu gibi bu konudada iki yüzlü tavır sergilemektedir. "Batasuna davasında", kendi siyasal sistemi içinde terör yapılanmasına sıfır tolerans göstermesine rağmen söz konusu Türkiye'nin güvenliği söz konusu olduğunda üç ç maymunu oynamakta kalmayıp, terör yapılanmalarına destek vermektedirler.
Ülkemizde geçmiş dönemlerde, temel hak ve özgürlüklere bağdaşmayan  uygulamalar yaşanmasına rağmen bugün ülkemizde en ileri düzeyde demokratik haklar kullanılmaktadır.
Daha yakın tarihe kadar dini inançları gereği örtünen kadınlara karşı siyasal ve kamusal hayatta ayrımcı ve dışlayıcı politikalar uygulanmasına rağmen artık bu ülkede hiç bir kadının kıyafet tercihi nedeni ile eğitim, siyasal ve kamusal alanda özgürlükleri kıstlanmamaktadır. Buna rağmen bazı kesimlerin, ülkemizde özgürlük olmadığını dile getirecek kadar demokratik bir zehirlenme yaşadığı görülmektedir.
Dünyanın hiç bir yerinde, o ülkenin istihbarat örgütleri üzerinden politika yapmak ve faaliyetlerini eleştirmek mümkün olmadığı halde bu ülkede MİT Başkanına operasyon çekilebilecek kadar bir özgürlük zehirlenmesi yaşandığını söyleyebiliriz.
Batılı ülkelerde ordunun, ülkeyi, devleti ve milleti korumak için terör örgütleri ile yaptığı mücadele bir hak ölçüsü olarak kabul ve takdir edilir. Bizim ülkemizde ise kendilerini meslek örgütü diye kabul eden kimi kurum ve kuruluşlar, kendilerine tanınan hoşgörü ve özgürlüklerin sağladığı rahatlık ve demokratik bir zehirlenme ile terör ile mücadele eden  kahraman ordumuza dil uzatacak kadar alçaklaşabilmektedir.
Görülen o ki, batıdaki demokrasi uygulamaları kendi halklarına mutluluk getirmeyi esas alırken bizde ise tamemen bir DEMOKRASİ ZEHİRLENMESİ yaşadığımızı söylemek mümkündür.

Yazarın Diğer Yazıları