Cengiz GÜLAÇ

ELAZIĞSPOR'UN BORCU NE KADAR?

Cengiz GÜLAÇ

     Elazığspor konusuna mümkün olduğu kadar köşemde yer vermedim. Yaklaşık olarak iki yıl yönetimde bulunduğum için, yazacağım şeylerde taraf olmam sebebiyle sübjektif kanaatlerimi yazmaktan korktum. Veya tarafsız kişilerin yazı ve yorumlarının daha inandırıcı olabileceğine inandım.

            Biz yönetimden ayrıldıktan sonra, muhtemelen şöhret hastalığına yakalanan iki başkandan birisinin ömrü üç gün oldu, diğerinin de on üç gün! Şu an da Elazığspor’un durumu hiç iç açıcı değil.

            En son yönetim giderayak kulübe yapılan bağışların listesini yayınladı. Listeyle birlikte borç meselesi tekrar gündeme oturdu.

            Mali kongrede kulübün borcu açıklandı. Geçen hafta da eski Başkanımız Sayın Sedat Karataş ve İkinci Başkanımız Sayın Karahan Çelik yaptıkları basın toplantısında bir takım iddialara cevap verdiler.

            Dolayısıyla bu yazıda kulübün borcunun ne kadar olduğunu değil, başımdan geçen bir olayı anlatacağım. Borç meselesi daha iyi anlaşılmış olur.

            8-9 ay kadar önceydi. Sayın Sedat Karataş beni aradı. Benden bir ricası olduğunu söyledi. Sorduğumda şöyle dedi: “TRT Doğu ve Güneydoğu kulüplerinin içinde bulunduğu maddi sıkıntıları, sebeplerini ve çözüm önerilerini içeren bir panel yapacakmış. Elazığspor’dan başka da konuşmacı almayacaklar. Bizi seçmelerinin sebebi de kulübünü devraldığı borçtan aşağıya çeken tek yönetim olmamız. Basın sözcümüz sensin. Program Diyarbakır’da, canlı yayınlanacak, katılır mısın?”

            Takdir edersiniz ki teklif yönetim olarak hepimizin gururunu okşayan bir teklifti. TRT gibi bir kurum Elazığspor yönetimini bütün takımlara örnek gösteriyordu. Ben de başkana, katılmak ne demek, böyle bir fırsat kaçırılır mı dedim.

            Panelden bir gün önce yakın bir dostum yaşadığı tatsız bir tartışma yüzünden tutuklandı. Başkanı aradım, özür diledim, durumu anlattım. Sağ olsun o da anlayışla karşıladı, ekmek paran bu, daha önemli dedi, programa katılamadım.

            O günlerde de Elazığspor’a gelen, giden paralar tartışılıyordu ama şehrimize dışarıdan bakanlar iltifata değer bir yönetim görüyorlardı. TRT tüm kulüplere yönetimimizi örnek göstermişti.

            Yönetici iken para işleriyle hiç işim olmadı. Eksik veya fazla, önemli değil, elimden geldiği kadar basın sözcülüğünü yapmaya çalıştım. Aradan geçen süre içinde bir şeyi hiç anlamadım: “Elazığspor nasıl kurtulur?”

            Eski belediye başkanlarımız kulübe destek olmuş. Allah hepsinden razı olsun, her yerde örnekleri anlatılıyor. Bütün kulüp başkanları belediye başkanlarından destek istiyor. Destek vermeyen hakaretlere uğruyor.

            Taraftar haklı olarak belediye başkanlarına bel bağlıyor. Belediye başkanları yardım ettiğinde de taraftar vefasını gösteriyor, belediye başkanına sahip çıkıyor.

            Ama bugün, kapanmaktan kurtarılmaya çalışılan bir kulübe aktarılan kaynaklar sorgulanıyor. Birisi anlatırsa çok makbule geçecek. Belediye başkanları yardım etsin mi, etmesin mi? Edecekse, nasıl yardım etsin?

            Eski yeni fark etmez. Bütün vekiller diyor ki, Elazığspor bizim en büyük sevdamızdır, elimizden ne gelirse yapmaya hazırız. Allah razı olsun da, elinden geleni yapan belediye suçlu mu, değil mi? Ve de sayın vekillerim;

            Belediyeler kulüplere yardım etsin mi?

            Edecekse nasıl yardım etsin?

            Yardım etmesin diyorsanız, neden açıkça dile getirmiyorsunuz?

            Siz olsanız belediye başkanlarının yerinde ne yapardınız?

            Elimizden ne gelirse diyorsunuz ya, elinizden ne geliyor?

            Toplanan bağışlar olmasaydı, Elazığspor çoktan kapanmamış mıydı?

            Bugün eski başkanlardan Sayın İrfan Yumakgil Sayın Mehmet Ağar’ın davetiyle kulüp başkanlığına aday. İrfan beyle aram limoni sayılır ama gelin hep birlikte dedikoduların peşinden koşacağımıza, kendisine şartsız destek olalım. Sayın Yumakgil zor bir göreve talip oldu. Umarım başarılı olur.

            Sayın Ağar’ın İrfan Başkanı aramasına, meseleye el atmasına çok sevindim. En azından Sayın Ağar’ın inisiyatif aldığını artık biliyoruz. İyi de oldu…

            Hem Elazığspor kapanmasın diyoruz hem de tek bir çözüm önerisi bile dile getirmiyoruz. Allah aşkına birisi çıksın da açıklasın, kulüp FİFA’dan ceza almadan, transfer tahtasını açacak şekilde borç yükünden nasıl kurtulur?

            Kimse bana altyapı hikâyesi anlatmasın! Ne FİFA ne de transfer tahtası sizin yatırım yapmanızı bekler. Acil para lazım. Sorunlar çözülür, sonrasında elbette ki altyapı konuşulur, kalıcı gelirler sağlanmaya çalışılır.

            Birileri belediye başkanı destek olmuş diye eleştiriyor, diğerleri destek olmuyor diye. Doğrusu ne? Siz belediye başkanı olsanız, ne yapardınız?

            Mümkünse cevaplarınızda samimi olunuz. Zira ben cevabı anlamakta zorlanıyorum. Yardım eden de suçlu, etmeyen de!

            Neyse…

            TRT bizim yönetimi bütün kulüplere örnek göstermişti. Demek adamlar işten anlamıyormuş, öyle mi?

Yazarın Diğer Yazıları