Cengiz GÜLAÇ

BENCE İYİ OLMADI

Cengiz GÜLAÇ

  Ticaret Odası seçimleri nisan ayına ertelendi. Elazığ’da iki aday yarışa girmişti. Sayın Asilhan Arslan ve Sayın İdris Alan…

            Tarafların bu ertelemeyle ilgili ne düşündüğünü bilmiyorum ama dışarıdan bakan birisi olarak ertelemeyi doğru bulmadığımı belirtmeliyim.

            İnsanlar iyi kötü haftalardır kampanya yapıyordu. Adayların listesinden seçime girenler seçmenlere ulaşmaya çalışıyordu.

            Nisan ayından önce tekrar adayların seçime konsantre olacaklarına emin değilim açıkçası. Ayrıca ülke genelinde yüzbinlerce ticaret erbabını ilgilendiren bir seçimin tarihini bile netleştiremeyen bir hükumetin vatandaş nezdinde algısı zarar görebilir.

            Adaylar nisandan önce, yine ertelenirse diye düşünürlerse, haklı olmayacaklar mı? Bu psikolojiyle seçim çalışması olur mu?

            Neyse, hayırlısı böyleymiş diyelim…

BARZANİ HATA YAPIYOR DA

YA BİZİM HATALARIMIZ…

            Barzani denen piyon Kuzey Irak’ta bağımsızlık için referanduma gitti. Ülke olarak hem kaygılıyız hem de tepkiliyiz. Geçtiğimiz hafta Meclis’ten askerin Irak’a girmesi için gereken tezkere üç partinin ortak kararıyla çıktı.

            Kürt sorunu hakkında bugüne kadar çok şey konuştuk. Sürekli birilerini suçlamak izah açısından bir yöntem olabilir. Ama kendi hatalarımızı da görmezden gelirsek, teşhisi doğru koymayabiliriz.

            Yıldıray Oğur’un 25.09.2017 tarihli Karar Gazetesi’nde yayınlanan “Bölgede istikrar vardı da…” başlıklı yazısını okumanızı tavsiye ediyorum.

            Yazıda son yüz yıldaki Barzani ailesinin yaptıkları kronolojik olarak anlatılmış. Yazı, bir köşe yazısına göre uzun ve ayrıntılı sayılabilecek kadar geniş bir şekilde olayları anlatmış.

            Orada dikkatimi çeken çok önemli bir bölüm var. Mesut Barzani’nin babası olan Molla Mustafa Barzani altmışlı yıllarda Türkiye’ye üç tane mektup yazıyor. Devlet mektuplara cevap vermeye lüzum dahi görmüyor.

            Daha sonra Molla Mustafa Barzani Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’a ve Başbakan Demirel’e birer mektup daha yazıyor. O mektupta Barzani Türkiye’den yardım istiyor. Şu ifadelere dikkat etmenizi rica edeceğim:

            “Halkımız, feci hayat şartları altında ve en ufak varlığı dahi tehdit edilmektedir. Bu durumda, siz ekselanslarından, hükümetinizden ve Türk halkından, Müslüman Kürt kardeşlerine yardım etmelerini istemekten başka çare bulamadık. Türklerle Kürtler, tarih boyu beraber yaşamışlar, İslam dini ile birbirlerine bağlanmışlar ve son olarak ortak tarihleri ve ortak amaçlarıyla, yaygın düşmanlarına karşı kanlarını birleştirmeleri, beraberliklerinin sembolü olmuştur. Bütün bunların yanı sıra Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra yaşadığımız toprakların Bağdat hükümeti tarafından alınışına, Türkiye Cumhuriyeti en iyi tanıktır. Ümit ederiz ki, Müslüman ve barışsever Türk kardeşlerimizin, Kürt kardeşlerinizin zulüm altında tutulmasına ve imha edilmesine karşı olan İslam dini prensipleriniz, bizimle savaşan Irak'a karşı bir baskı olarak kullanılabilsin…

            Cevdet Sunay mektubu açmadan iade ediyor. Demirel’inse ne yaptığı bilinmiyor!

            Hadi hep birlikte referandum kararına sinirlenelim… Hep birlikte kırmızıçizgilerimizi hatırlayalım… İsrail uşağı Mesut Barzani’nin satılık hayallerinin asla gerçekleşmeyeceğini yüksek sesle dile getirelim… Türkmen soydaşlarımızın asla yalnız olmadığını, Misak-ı Milli sınırlarımızı tüm dünyaya haykıralım… Hiç itirazım yok. Hatta daha fazlasını, çok daha büyük bir nefretle dile getiririm.

            Ama Barzani giller bizden medet umarken onları birilerinin kucağına oturmaya mecbur kılıp kılmadığımızı da bir düşünelim!

            Biz hiç mi hata yapmadık?

Yazarın Diğer Yazıları