Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Yiğit Sözünde Barıştığım Şehir

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Sırtımı dayadım Kayabaşı’na

Bir gün batımında seyrine daldım

Terimi toprağına harç yaptığım

İnsanıyla murat bulduğum şehir!

Harput’un eteklerinden uzanır,

Hasret tüten, tarih kokan yolların…

Bir fanus gibi açılır dört yana,

Dört iklim bağrına bastığım şehir!

Derler, ‘Elâzığ bir çanak içinde’

Sevdası, Uluğ Türkistan içinde

Çanak tutar eller gülzar içinde

Türküler, gönlümü verdiğim şehir!

Çanakkale, Yemen ve Sarıkamış

Dua tüter ocağ, gazi yüreği

Anılar, daha dün kadar taptaze,

Şefkatin yüzüne sürdüğüm şehir!

Anadolu’m sende, metin bir kale

Yurduma kırmızı gül, beyaz lale

Duruşun güven verir istikbale

Güzel Türkçe’m bayrak yaptığım şehir!

Kayı Boyu, Artuk Bey diyarısın

Dokuz asrın fetih tılsımı sende

Feryadı kopan çığ, ‘birlik ruhuyla

İmdi özünde buluştuğum şehir!

Kayabaşı, benim sadakat taşım

Efsanelerde can bulur yoldaşım

Dinle kopuzdan, ses verir sırdaşım

Yiğit sözünde barıştığım şehir

TARİH YAZMAK

Tarih yazmak kolay mı dersiniz

Bir edep yolculuğuna çıkarsınız

Zaman tüneli dersiniz adına;

Varırsınız hikâyenin tadına…

Nice yiğitler konmuş, göç eylemiş

Süleyman tahtını alıp götürmüş…

Tarih yazmak, binler yolu kat etmek…

Nice deryalardan masallar devşirmek

Efsaneler dünyasında şiirleşmek!

Asırlara kalem, kaleme sadakat…

Biliriz ki, “yaşanmışlar emanet”

Zamanı doğru resmetmek ibadet!

Bırak hayali, hakikat dururken

Hatıralarda, ezeli solurken…

İnsan, ‘tarihte’ kendini bulurken

Doğrul, hakikate yönel, kendin ol!

Tarih yazmak, milletine dost olmak

Dostuyla kadim bir sır yolu bulmak

Tıpkı, güneşin ayın menzilinde;

Dolandığı gibi dolanırsınız,

Günler, aylar birbirini kovalar…

Doldurur kovasını birer birer

İyilikler meyvelerini verir!

İnsan, “tarihin en soylu ağacı”

O ağaçta gizlenir, ’zamanın kaydı’

Işığı besler, ‘ağacın kökleri’

Kökler emzirir, ‘asrın Alplerini’

Milletler, kahramanlarıyla yaşar…

Setleri, kahramanlarıyla aşar!

Beş bin yıllık tarihim, soylu sesim

Haktan bize emanettir nefesim

Tarihin içinde yaşamak dersim

Gizeminde, gaye-ufuk ve fikir

Tarihi tefekkür, en büyük zikir

Her kıssa, “Kur’an’dan alır ilhamı”

Kur’an, “yeryüzünde gezin dolaşın”

Dersler alınız, yaşamınıza der!

Yalan, yanlış yollar, ufku karartır!

Tarih okumayan, dünü arartır…

Tarih yazmak, “yapmak kadar zor” derler.

Zoru başarmak, “kutlu bir yol” derler

Geliniz, ‘yeni bir dönem’ açalım

İfratlardan hep birlikte kaçalım

Tarihi, ‘birlikte tekrar’ yazalım

Ey şehir, ‘tebessüm et’ geleceğe;

Hak murat eder, bütün olacağa!

Sende gayret, salih bir niyet olsun

Tarihin, hafızan, ‘bayrağın’ olsun!

Kıyama kalk, ‘doğrul’ ve de “kendin ol”

Kendinde yaşa ‘gönül yürüyüşünü”

KÂİNAT ÜŞÜMEKTE

Bir tılsımlı denizde, dalgalar pupa yelken

Vücudum zerre zerre beynimden solumakta

Huzuru çimlendiren erenler bahçesi

Bütün güzellikleri zamana içirmekte…

Zamanki kanatlanmış bin bir kuş misalinde

Şairlerin dünyası masallar devşirmekte…

Erenler dergâhında, Somuncu Baba derler

Elinin yoğurduğu, nefesi pişirmekte! ..

Işığın raks edişi yağmurlara dolanmış

Süzülürken damlalar renkleri emzirmekte

Gözlerim bunalırken çıkılmaz zirvelere

Buz tutmuş yüreğinden yol verip geçirmekte

Gecemi dinlendiren semanın altın tası

Kandil kandil yüzerek sevgiler uçurmakta

Uçun uçun dalgalar; köpükten alevlerle

Yüklenin buzdağına, kâinat üşümekte

Yazarın Diğer Yazıları