Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Vuslata Eremediniz

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Para dediniz, pul dediniz; ne oldu?
Vatandaşın gönlüne giremediniz
Bahar oldu, garip; gönlünüz soldu!
Bir gül bahçesine giremediniz
Düz olan yolları, yokuş sandınız
Kalbe dokunmayan söze kandınız
Vatan için yok mu, vuslat andınız (şarkınız)
Gel gör ki vuslata eremediniz

BEN BİR SEYYAHIN
Ben bir seyyahım, gezerim âlemi
Masumla birdir ah’ım, sabırla elemi,
Toprağa eker, gözyaşıyla bezerim
Bak şu doğaya, ağlayan lale mi?
Hak yolunda çağlayan göz, âlâ mı?

HARPUT'TA ANKUZU BABA
Bir Vel, bir şehit, fütüvvet ereni
Harput'ta, Ankuzu Tepesi'nde
Atının nal izi toprağa akmış
Kanıyla asırları şahit tutmuş
"İnna fetahne leke fethen mübinen"
Ayetine mazhar olmuş bir Veli
Şehadetiyle asrın Alpereni
Selâm Allah'ın veli kullarına

HARPUT
Harput, ‘manevi ihramını giymiş’
Senin ikramın, “sıla-ı rahimdir”
İhtişam değil, ihtiramla yaklaş
Gönül gözüyle Harput’u seyre dal;
Gözyaşı dök ki, deryalara karışsın!

BİR ÖMÜR BOYU
Evimin yolunda bir ömür boyu
Huzuru yudumlayarak yürüdüm
Söz orucumu, akdimi bozmadım
Yüreğim titrer, bir hoş sedaya
Dünya fani, hayatım kısa, hasretim;
Gözyaşıyla dolu dolu yürüdüm

AKSAÇLARIM
Ak saçlarım bize onur verir
Kâmil insan aksaçlıdır, vesselam
Vakarı her haliyle güven verir
Vakte, vaktin sahibine selâm

KİMSE KENDİNİ GÖRMÜYOR
Aynaya baktım, ben buy muyum diye
Kimse kendini görmüyor, niye?
Gün doğdu, batacak; evhanım niye
Keder ağına düşen, akıl ziyan!

ONDOKUZ MAYIS’A
Ondokuz Mayıs, bin dokuz yüz on dokuzda
Bir milletin ayağa kalkışıdır
Tırmanır bütün yürekler, yokuşta
İşgal acısı, vatanın kışıdır
Yüreğim sızlar, kanat çırpan kuşta
Şehadetin, ruhlarda alkışıdır
Dağlar mahzun, heybetiyle en uçta,
Çığlığın, benliğimi yakışıdır
O acılara bir daha bakışta,
Vatan için canların akışıdır
Akışta ruhların kenetlenmesi

FİLİSTİN DERIZ
Filistin, Gazze deriz, yürekten mi?
Hele şöyle bir yoklayın kalbinizi?
"Dil ile ikrar, kalp ile tasdiktir"
Hele aşkla yoklayın kalbinizi!
Cihadı terk eden ümmetin hali,
Var mı içinde saf tutan ahvali?
Kılıç Aslanları, Belek Gazisi
Fetihlere yürürdü, Selahattin’i
Ömer'deki aşk, onlarla yürürdü
O aşk, asrımızda tüter mi hâlâ?
İslâm ahlâkı, titretir cihanı
Hak yolunda, sırdır, fetih divanı
Bizim aynamız, Gazze serüveni
Sözümüz, "titre ve ayağa kalk!"

TÜRKÜLERDEDİR COĞRAFYAM!
Türkülerin de bir dili vardır;
O dil, bizim ‘gönül dilimiz’
Türkülerinde bir coğrafyası vardır;
O coğrafya, bizim ‘gönül coğrafyamız…’
Ruhumuzdan yükselen sesle, Türkçeye, ‘fetih dili’ deriz!
O dilin ezgisinde, makamlarımız;
Dağa, taşa, toprağa, yola, köprüye,
Ve bütün hatıralarınıza, ‘nüfuz…’ eder!
Türküler, coğrafyanın ‘ses tapusudur’
 “Yeşil Tuna” Fırat’la, Nil’le yoldaştır!
O nağmelerde, ‘Evlad-ı Fatihan Ruhu’
Türküler bizi söyler, bizi anlatır
Türkülerde, yürek aşkımız,
Türküler, bam telimizdir.
Türküler, kâh azığımız, kâh sırdaşımız!
Koca bir bulut kümesinde,
Hüznüm, sevincim, kederim akar!
Sımsıcak bir esintidir, rüzgârların dilinde;
İncecikten dökülür, ruhuma yürür nağmeleri…
Türküler; Zeybektir, Horondur, Halaydır, Bardır
Türküler; deyiştir, koşmadır, semahtır
Türküler; Baraktır, bozlaktır, hoyrattır, divandır, mugamdır
Türkülerde yaşarız; yol havasını, yayla havasını, gurbet havasını!
Türküler ‘dünyamızdır…’
Türküler kâh ninni olurlar, kâh ağıt!
Türküler, hayatın duygu vadisidir
Türküler, gökkuşağımız!

Yazarın Diğer Yazıları