Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

'Tarihin Işığında Hüseynik'

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Araştırmacı Yazar Sedat Çağlıyan’ın Elâzığ’ımızın tarihine ışık
tutacak kaynak eser…
Sedat Çağlıyan’ı bizler, kâh esnaf olarak gördük, kâh Elâzığ
Belediyesi Meclis Üyesi olarak gördük!
Ama en önemlisi, ‘dürüst, samimi, ilkeli, arzulu, araştırmacı bir ruha
sahip hasletleriyle…’ gönüllerde yer alacaktı.
Sn. Çağlıyan, Elâzığ Şehrimizin/ dolayısıyla tarihin efsanevi şehri
Harput’un özelliklede yakın tarihini hıfzeden yürekli kişiliğe sahip
olduğunu söyleyebilirim.
Rahmet Mekân İshak Sunguroğlu ’nun her Elâzığlının kütüphanelerinde
yerini koruyan, “Harput Yollarında…”  isimli eseri kaynak eser olarak
değerlendiririz.
O dört ciltlik eserde, Harput bir bütün olarak ele alınır!
Sedat Çağlıyan’ın kaleme aldığı  “Tarihin Işığında Hüseynik” artık
hafızalarda bir kaynak eser olarak yerini alacaktır.
Hüseynikle birlikte şüphesiz ki, “Akif’in Türküsü!” ve ondaki ilk
mısralar; “Hüseynik ’ten çıktım şeher yoluna” Hüseynik’in yolu tarihi
boyunca Harput’a çıkmıştır. O şeher yolu, Harput’la; Harput’un
efsanevi tarihiyle bütünleşir, birlikte anlatılır. O sebepledir ki,
Hüseynik’te, bu şehrin tarihi kimliği, kültürü, bilumum değerlerine
dokunabilirsiniz.
Hüseynik, tarihi konaklarıyla, serin bahçeleriyle, baharda coşan
çeşmeleriyle, tarihi mimarisiyle sizlere merhaba der.
“Tarihin Işığında Hüseynik” isimli eser;  tarihi arşiv belgelerle,
şecereler, resimlerle, geniş muhtevasıyla 300 sayfadan oluşan
araştırmacılar için de mufassal kaynak bir eser diyebilirim.
Eserde, Hüseynik ’in Harput’la bütünleşen tarihi, coğrafi özellikleri,
yolları, konakları, gelenekleri, Çeşmeleri, Okulları, Camisi,
Mezarlıkları, Türbeleri, önemli tarihi olayları ve aileler bir dantel
misali ilmik atılarak işlenmiş…
Eserin önsözünde Sedat Çağlıyan şu ifadelere yer verirler; “Hüseynik,
Harput’un kuruluşundan itibaren var olan bir köydür. Eşsiz güzelliği,
hüsnüniyetli insanların yaşadığı bağları ve bahçeleriyle cennet gibi
bir beldedir. Tarihi evleri, konakları, çeşmeleri, sivil mimarinin
şaheseridir.”
Yazarın ifade ettiğine göre, “İlk fotoğrafhane 1874 yılında
Hüseynik’te açılmıştır.  Hüseynik’te 3 adet dokuma atölyesi
kurulmuştur. Bu atölyelerde askeriyenin yazlık üniforma kumaşları
dokunmuştur. Osmanlı döneminde yaptırılan askeri kışla ve depolar
Hüseynik’e ayrı bir önem kazandırmıştır.”
Bu eser bizlere, fiziki, beşeri, sosyal, kültürel ve iktisadi anlamda
önemli bilgilerle birlikte ufuklar açmaktadır. Hüseynik’te, önemli bir
şehir kültürü mevcuttur. Vali Hasan Hilmi Bey zamanında Hicri 1305
(1887) tarihinde 3. Belediye Dairesi Hüseynik’te kurulur. Belediye
Başkanı da Halil Efendidir. Eserin kanaatimce en önemli kaynak eser
olacak yönlerinden birisi de, “1800’lü yılların başlarından itibaren
Cumhuriyetin ilk yıllarına kadar Hüseynik’te yaşayan aileler…
Sedat Çağlıyan, “Tarihin Işığında Hüseynik” adını taşıyan eserinde;
isim ve isim vererek 172 aileyi okuyucunun bilgisine/ veya katkılarına
sunmuştur. Bu aileler içerisinde bizlerinde aşina olduğu önemli
şahsiyetleri görmekteyiz.
Elazığ MANAS Gönülevi’inde birçok programlar gerçekleştirdik. Bu
programlarda şunlara şahit olduk; . Bir insanın yetişmesinde,
“anne-baba ile birlikte aile çevresi ve ilim muhiti çok önemli
faktörler olarak karşımıza çıkıyor.”
Sedat Çağlayan’ın yetişmesinde de, o vakarlı duruşunda/ tavrında/
araştırmacı ruhunda da, birçok başarılara imza atan, ödüller/
teşekkürnameler/ madalyalar alan Eğitimci Baba Sait Bey’in büyük
etkisi vardır. Sait Bey, 1946/1947 yıllarında Elâzığ Sanat Okulunun
ilk kuruluşunda Başarılı bir eğitimcidir. Elâzığ Sanat Okulu’nda da,
“ilk mehter takımının kurucusudur!” Sait Beyler, birçok
güzelliklerinde öncülüğünü yapacaklardır. Elâzığ’ın eğitim tarihinde
iz bırakan isimler arasında da yerini alacaklardır.
Eğitim Tarihi denildiğinde ilk hafızalara şüphesiz ki, Eğitimci- Yazar
Yurdal Demirel akla gelir.
Yurdal Demirel’in inşallah bu yıl Elâzığ Eğitim Tarihine de büyük
katkıları olacak mufassal 4 Cilt halinde yayınlanacak,  “Elâzığ Eğitim
Tarihinde Unutulmayan Öğretmenler!”  isimli eserinde Hüseynikli
Öğretmenlerden, “Abdulkadir Ural, Sedat Çağlayan’ın Babası Sait
Beyler, Muallim Tevfik Bey, Muallim Ahmet İzzet Uygur, Şükrü Çeçen,
Bekir Veysi Yardımcı, Hüseynikli Said Bey, Muallim Hanifi Alp, Muallim
Aziz Doras ve Eşi, Saadet Doras, Ömer Zümrüt Beyler” iz bırakan
eğitimciler arasında yer alıyorlar. Her birini rahmetle anıyoruz.
Sedat Çağlayan ve kardeşlerinin de, ‘köklü bir eğitime sahip
oluşlarıdır’ Geçmişten geleceğe bir bütünlük içerisinde ‘eğitimli
olmak…’ devletin her kademesinde önemli hizmetler vermek çok önemli.
Elâzığ Basın tarihimizde de önemli bir isim var; “05 Ekim 1883
tarihinde yayın hayatına başlayan Mamurat’ül Aziz Gazetesinin ilk
matbaa müdürü Sedat Çağlayanın büyük Dedesi Hüseynikli Hacı Ömer
Beydir…” Hacı Ömer Bey bu tarihi görevlerini 2 Ağustos 1884 tarihine
kadar büyük bir fedakârlıkla sürdürecekler ve Gazetenin de, 42
sayısını kendileri yayınlayacaklar.
Matbaa denince de ilk akla, Turan Gazetesi ve İhsan Turan hafızalara
gelir. Rahmetli İhsan Bey’de, 1903 tarihinde Hüseynik’te dünyaya
gelir. İhsan Bey Çeçenlerden Esma Hanım ile evlenir. Bu evlilikten
İsmet, Kemal, Turan ve Celal Bey doğmuştur. İhsan Bey 1930 tarihinde
Turan Gazetesini çıkarmaya başlayacaktır. Büyük hizmetleriyle
gönüllerde taht kuran Elâzığ Kültür Vakfının Başkanı Mehmet Çağlar’da
Hüseyniklidir.
Sedat Çağlayan’ın en büyük hizmeti, Hüseynikli aileleri şecereleri ile
birlikte kaleme almaları geleceğe önemli bir kaynak teşkil etmektedir.
Ah diyorum imkânımız olsa da bu köşemizde daha geniş bir şekilde yer
verebilsek! Ancak sınırlı bir şekilde kitabın tanıtımını ve Hüseynikli
aileleri sadece isimleriyle birlikte yer vermeye çalışıyoruz. Her aile
bizim için muhteremdir. Her aile bu şehrin tarihi kimliği içerisinde
kâğıda dökülmemiş birer romanıdır.
Çilesizler, Öğretmen Mehmet Hanifi Alp ailesi. Bu ailenin bir mensubu
da; ‘gül şairi’ olarak bildiğimiz rahmetli Berika Küçük hanımefendi…
Berika Hanımefendinin eşleri Kâinat Beyler. Feridun Şedele, Berika
Hanım ve Kanuni Bey’in kızıyla evlidir.
Aziz Efendi ve Asım Yüksel Ailesi… Sandık Emini İshak Necati Efendi…
Muharrem Efendigil…
Çeçenler… Tuğrul Ailesi… Ekmekçigil… Ural Ailesi… Mansuroğulları… Arif
Zümrüt Ailesi…
Gürbüzler Ailesi… Molla Bayram Ailesi… Abdaloğlu Ailesi…
Şair-Araştırmacı Yazar Em. Öğretmen. Günerkan Aydoğmuş’un Kayınbabası
Kamil Ayhan Ailesi…
Günerkan Aydoğmuş’un eşi Nuran Aydoğmuş’un arsa bağışıyla Hüseynik’te
Babasının adıyla; Kamil Ayhan Ortaokulu yıllarca eğitim-öğretim
hizmeti vermektedir.
Çay Mahmutgil, Şeyh Sadıkgil… Şekercioğlu Ailesi… Bu aileyle ilk
hafızalara Elâzığ 19. Dönem Elazığ Milletvekili Tuncay Şekercioğlu
gelmektedir.  Aynı aileden Elâzığ’ın yetiştirdiği önemli
sanatçılarından Abdullah Şekeroğlu’nu yakından bilmekteyiz.
Demirtaş Ailesi… Maho Gül Ailesi… Bu ailenin de önemli
şahsiyetlerinden Prof. Dr. Mustafa Gül; 21. Dönem Elâzığ
Milletvekilliği yapmışlardır. Sn. Gül, kalıcı hizmetleriyle anılan
öncelikle bir bilim adamıdır.
Mehmet Çakıcı Ailesi… Bulut Ailesi… Hacı Bedri Bulut’un oğlu Abdullah
Bulut,  Elâzığ Milletvekili Metin Bulut… Davut Bulut’un oğlu Ahmet
Bulut…  Burada ifade etmeliyim, Davut Bulut,  11. Dünya Savaşı
Yıllarında, rahmetli Babamın Erzurum’dan asker arkadaşıdır.  Bulut
Ailesi de, şehirde iz bırakan önemli şahsiyetlerdir.
Yıldırım Ailesi… Şakir Bostancı Ailesi… İnce Ailesi…
Livanelioğulları… Mülazım Ömer Efendigil ailesi olarak da bilinir.
Aileden Mustafa Sabri Livaneli Yargıtay’da önemli görevlerde
bulunmuştur. Mustafa Sabri Bey’in oğlu Zülfü Livaneli, ulusal ve
uluslararası birçok ödüller alan önemli bir sanatçımızdır.
Muharrem Özdoğan Ailesi… Kasap Hüseyin Efendigil… Nalbant Abo… Kırbağ Ailesi…
Kiziroğlu Ailesi… Hançerli Hıdır Sağay Ailesi… Kekanlı Hoca Ailesi…
Faik Kayaoğlu Ailesi…
Selahattin ve Nurettin Avcı Ailesi… Miro Dayı Ailesi… Telgrafçı Akif Efendi…
Hüseynik’te, bu şehrin halen yaşayan erdemli insan kimliği söz
konusudur. O kimlikte şehrin teneffüs ettiği maşeri vicdanımızın da
yansımalarını görür/ veya dokunabilirsiniz.
Geçmişle bugün arasındaki bağları güçlendirmeliyiz.  Her aile bizim
nazarımızda, “kahramanlarıyla birlikte birer romandır!”  Her romanın
içerisinde de önemli kıssalar vardır. Bizler, o kıssalardan kendimize
hisse alırız. Bu eserde de, “Harput Beyefendisi olarak tanımlanan
insan sevgisinin kokusunu aldık… Mutlu olduk, huzur bulduk
diyebilirim.
 

Yazarın Diğer Yazıları