Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Sivil Hayat Ne Kadar Güçlü Olursa

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Geçmiş yıllara doğru zaman tünelinde yolculuk yapıyoruz. Hayat tecrübemizi bizlere şunu gösterdi, “Sivil hayatın güçlü olduğu dönemlerde şehirde güçlü!”  Bizler sıklıkla, Av. Fikret Memişoğlu’ndan,  Fethi Gemuhluoğlu’ndan, Nurettin Ardıçoğlu’ndan, Ahmet Kabaklı’dan ( bu nezih isimleri artırabiliriz) bahsediyoruz! 
Şu toplumda, ‘sivil kahramanlara…’ o kadar çok ihtiyacımız var ki!
Biz onları anlatırken sıklıkla kullandığımız, ‘ifadeler…’ vardır;
“Şehrin Aksaçlısı, Hafızası, Dede Korkut’u, Bilge Kişisi, Vakanüvisi vesaire…”
Bütün bu insanların belli özellikleri vardır;
“İçerisinde yaşadığı Şehre, şehrin kimliğine, kültürüne, bilumum değerlerine dost…”
Bir kavram daha, ‘vakıf insan…’ olabilmek!
Hizmeti kendisine yâr edinmek… Şehrine, ‘vefalı dost…’ olmak!
Geçtiğimiz gün Elazığ Valisi Dr. Ömer Toraman beraberinde İl Kültür ve Turizm Müdürü Ahmet Demirbağ ile birlikte, Elâzığ Şehrinin kuruluşu 1971 yıllarına kadar giden, Elâzığ Musiki Konservatuarı Derneğini ziyaret ettiler.
Dernek yöneticileri ile fikir alış verişinde bulundular.
Dr. Ömer Toraman, ‘sivil anlayışa/ düşünceye…’ önem veren bir Valimiz
Sn. Valimiz, 2000’li yıllarda da, Elazığ Şehrinde, ‘Vali Yardımcısı…’ olarak bulunuyorlardı.
Kolay değil, ‘yirmi yılın getirdiği bir değişim…’
Özellikle de, ‘beyin ve sermaye göçü…’ şehrin demografik yapısını oldukça değiştirdi.
Bütün bu şartlara rağmen, Elazığ Şehrinde, ‘tebessüm eden bir yüzü…’ bulursunuz!
Gazi Caddesinde yürüdüğünüzde, ‘şehrin sosyal, kültürel ve iktisadi havasını…’ soluklarsınız.
Geçmişten günümüze, bu şehirde çok canlı, içten, samimi, ahlaki ve moral değerleri yüksek bir sivil hayatı olmuştur.
1988 tarihinde kurulan Fırat Havzası Gazeteciler Cemiyeti, 
1971 tarihinde kurulan Elazığ Musiki Konservatuarı Derneği,
1947 tarihinde kurulan Elazığ Folklor ve Turizm Derneği,
Tabi ki, bunlara ‘diğer derneklerimizi de ekleyebiliriz…’
1985 tarihinde, “Harput’un Fethinin 900. Yıldönümü, Elazığ Belediyesinin öncülüğünde; “sivil bir organizasyon olarak…” çok zengin bir programla idrak edilecekti! 
Bu organizasyon şehrimizde, ‘birçok yenilikleri de beraberinde…’ getirecekti.
Birçok yazılarımızda ifade ettik… “1973-1974 Elazığ Atatürk Lisesi Mezunuyum!” 
Okul yıllarımız gayet aktif, faal, sosyal organizasyonların tamamen içerisindeyiz…
“Bilgi yarışmaları, okullar arası münazaralar, spor yarışmaları, tiyatrolar, halk oyunları…”
Her halükarda, ‘şehirle bütünleşiyorsunuz’
Bizler ilk şiir denemelerimizi, ilk makalelerimizi, ‘okulumuzun duvar gazetesinde…’ yazdık/ çizdik.
Bir bağlamda, ‘yetenekler yarışıyordu’
Ama bir ayağımızda, ‘okulun laboratuvarındaydı…’ Gözümüz, kulağımız, ‘derslerdeydi…’
O günlerde, ‘sınıfları bir atölye gibi düşünürdük’ 
Her öğretmen bizim için birer, ‘rol-modeldi…’
Günümüz şehrinin genel fotoğrafına baktığımızda, ‘sivil hayata daha fazla görevler/ sorumluluklar düşüyor’ 
Sn. Valimizden en büyük istirhamımız,
Bu şehrin çok zengin bir musiki ve folkloru bulunuyor…
“Yarın geçilecek yolları bugünkü nesiller inşa ederler!”
Bizim geleceğimiz, yarınlarımız; ‘okullarımız…’
Okullarımızda; ‘güzel sanatların yedi rengini…’ birlikte formüle edelim.
Bu şehirde, ‘sanatın her dalında yetişmiş insanımız…’ bulunuyor.
Onları biraz yoralım! Biraz da, ‘gelecek nesiller için ter döksünler’
Geçmişte, Avrupa’da, ‘dereceler alan halk oyunlarımız…’ vardı.
Şimdi, günümüzde ‘unutulmaya yüz tutmuş’
Halk Oyunlarımızı, ‘tekrar canlandıralım’
Bu milletin, ‘fütüvvet dilinde’ şiir ve musiki içiçedir.
Türkülerimiz, Şarkılarımızda, ‘bu milletin bilumum hayatını yaşarız’
Rahmetli Ahmet Kabaklı, Türk Edebiyatı Vakfının Elazığ Şubesini açtırdığında;
O vakıfta, “hat sanatı kursları…” verilecekti.
Ve sonrasında, ‘sergiler açılacaktı’ 
Şehir, “kültür, sanat, edebiyat, musiki…” ikliminin yoğunlaştığı beldelerdir.
İnancımız, “içinizde hayırda yarışan topluluklar olsun!”
Her sivil toplum örgüsünü, ‘edebi mahfil’ veya ‘şehrin irfan ocağı’ olarak düşünürüm!
Bu düşüncelerle, ‘sivil toplum örgülerini…’ güçlendirelim!
Şehrin, ‘hizmet atölyelerine…’ dönüştürelim. 
Hep birlikte, birbirimize omuz vererek, moral kaynağı olarak, ‘gönül alkışlarımızı’ eksik etmeyerek başarabiliriz. Selam ve muhabbetle
 

Yazarın Diğer Yazıları