Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Şiir Sohbeti

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

EYLÜL

Ey sararmış gonca gül desem sana

Bir yüzün hüzne,  bir yüzün zevale

Akar gidermiş idrakim kemâle…

Saçlarımı beyaz alevler aldı!

Ey sonbaharım, mahzun durma, bana!

Bir omuzum çökük, günahtan yana

Hazan rüzgârına döktüm ahımı

Sevdalarım kül etsin günahımı!

DURGUN SULAR

Durgun suları sever, söyleşirim

Kıyısında oturur, eyleşirim!

Düşlerim mavi aleve dönüşür

İçimdeki yangınlarla sözleşirim

VEFALI DOST ARARIM!

Vefalı dost ararım, göreniniz?

Var mı demeye gelmiyor ki, dilim!

Huzura yol ararım, bileniniz?

Nefreti sermişler bilmem kaç dilim!

RÜYALARIM

Rüyalarım birgün hakikat olsa,

Ümit bahçesinde dolanır, durur

Kalemim, sırlara anahtar olsa;

Nice kalelerde (fetihlerde) gezinir durur!

BURASI ELÂZIĞ

Burası Elâzığ, sevdası yürekten

Okunur, ‘her makamı’ içli nağmedir

Dokunur kumaşı; şaldan, ipekten

Merttir sözünde, hatırı saymadır!

Gül kokulu yüzler, baktım ufuktan

Özüne rengini vermiş, ismidir!

ŞEHRİME

Ne istersem, şehrin için isterim!

Şehrime sade, içten dost neferim

Her sabah yeni bir güne seferim!

Şehrim, ‘vuslata akan’ gönül nehrim

YAZ AYLARI

Yaz ayları, ‘fakir fukara ayı…’

Ne okul derdi var, ne odun-kömür!

Geldik mi baharın son demine;

Bekler bizleri masraf kapısı

Derler, “daha zor geçecek” bu kış

Önümüz kar, tipi, boran, yokuştur!

CUMA GÜNÜNE

Günlerin tacı, Cumaya merhaba

İnsanı doğru yol taşır, sevaba

Hayat iksirini tadanlar bilir;

Ahir zamanın düşmesin zehaba

SEHER VAKTİ

Seher vaktinin büyülü dünyası

Kalbimin ritmini duyar gibiyim!

Sükûta ermiş, derdimin devası

Mahşerin izini sürer gibiyim!

GURUP VAKTİ

Gurup vakti, ‘dört mevsimin dört rengi’

Son işvesiyle şarkısını söyler

Işığın raksıdır, ufkun ahengi

Ufkuma düşen hayalimi söyler!

GARİP YOLCUYUM

Bir garip yolcusuyum şu âlemin

Ruhumdaki sesin güftesi kalemin

EY TEFEKKÜR DÜNYAM!

Hey koca Asya,

Ey, Tefekkür dünyam!

70 yıl, Seni benden ayırdı

Kızıl bir istibdat!

Sen ki, Türklüğe mahşerdin!

Sen ki,  İslam’a, nuruna rağbet

Medine’nin yolunda,

Ayak türabıydın!

Uluğ Türkistan semaları,

Işıl ışıl nur halkalarında,

Nasıl kaynardı!

Buhara,

İslam’ın ‘Hadis’ şehri,

Kaşgar,

Türklüğün ‘Divan’ şehriydi!

Veliler ordusu,

Yürürdü, konak konak!

Ahmet Yesevi ’den,

Şahı Nakşibendi’ye!

Farabi’den İbni Sina’ya!

İlimlerin zirvesinde,

Bir bahtlı coğrafya!

70 yıl,  Kâh Musa’nın çilesini!

Kâh Yusuf’un sabrını!

Okur gibi oldum...

Bir büyük talim,

Bir büyük terbiyeden geçti,

Koca Türkistan!

Ey Horasan Erenleri,

Ey Alperen ruhlu dervişler,

Hasret vaktidir bugün...

Yazarın Diğer Yazıları