EYLÜL
Ey sararmış gonca gül desem sana
Bir yüzün hüzne, bir yüzün zevale
Akar gidermiş idrakim kemâle…
Saçlarımı beyaz alevler aldı!
Ey sonbaharım, mahzun durma, bana!
Bir omuzum çökük, günahtan yana
Hazan rüzgârına döktüm ahımı
Sevdalarım kül etsin günahımı!
DURGUN SULAR
Durgun suları sever, söyleşirim
Kıyısında oturur, eyleşirim!
Düşlerim mavi aleve dönüşür
İçimdeki yangınlarla sözleşirim
VEFALI DOST ARARIM!
Vefalı dost ararım, göreniniz?
Var mı demeye gelmiyor ki, dilim!
Huzura yol ararım, bileniniz?
Nefreti sermişler bilmem kaç dilim!
RÜYALARIM
Rüyalarım birgün hakikat olsa,
Ümit bahçesinde dolanır, durur
Kalemim, sırlara anahtar olsa;
Nice kalelerde (fetihlerde) gezinir durur!
BURASI ELÂZIĞ
Burası Elâzığ, sevdası yürekten
Okunur, ‘her makamı’ içli nağmedir
Dokunur kumaşı; şaldan, ipekten
Merttir sözünde, hatırı saymadır!
Gül kokulu yüzler, baktım ufuktan
Özüne rengini vermiş, ismidir!
ŞEHRİME
Ne istersem, şehrin için isterim!
Şehrime sade, içten dost neferim
Her sabah yeni bir güne seferim!
Şehrim, ‘vuslata akan’ gönül nehrim
YAZ AYLARI
Yaz ayları, ‘fakir fukara ayı…’
Ne okul derdi var, ne odun-kömür!
Geldik mi baharın son demine;
Bekler bizleri masraf kapısı
Derler, “daha zor geçecek” bu kış
Önümüz kar, tipi, boran, yokuştur!
CUMA GÜNÜNE
Günlerin tacı, Cumaya merhaba
İnsanı doğru yol taşır, sevaba
Hayat iksirini tadanlar bilir;
Ahir zamanın düşmesin zehaba
SEHER VAKTİ
Seher vaktinin büyülü dünyası
Kalbimin ritmini duyar gibiyim!
Sükûta ermiş, derdimin devası
Mahşerin izini sürer gibiyim!
GURUP VAKTİ
Gurup vakti, ‘dört mevsimin dört rengi’
Son işvesiyle şarkısını söyler
Işığın raksıdır, ufkun ahengi
Ufkuma düşen hayalimi söyler!
GARİP YOLCUYUM
Bir garip yolcusuyum şu âlemin
Ruhumdaki sesin güftesi kalemin
EY TEFEKKÜR DÜNYAM!
Hey koca Asya,
Ey, Tefekkür dünyam!
70 yıl, Seni benden ayırdı
Kızıl bir istibdat!
Sen ki, Türklüğe mahşerdin!
Sen ki, İslam’a, nuruna rağbet
Medine’nin yolunda,
Ayak türabıydın!
Uluğ Türkistan semaları,
Işıl ışıl nur halkalarında,
Nasıl kaynardı!
Buhara,
İslam’ın ‘Hadis’ şehri,
Kaşgar,
Türklüğün ‘Divan’ şehriydi!
Veliler ordusu,
Yürürdü, konak konak!
Ahmet Yesevi ’den,
Şahı Nakşibendi’ye!
Farabi’den İbni Sina’ya!
İlimlerin zirvesinde,
Bir bahtlı coğrafya!
70 yıl, Kâh Musa’nın çilesini!
Kâh Yusuf’un sabrını!
Okur gibi oldum...
Bir büyük talim,
Bir büyük terbiyeden geçti,
Koca Türkistan!
Ey Horasan Erenleri,
Ey Alperen ruhlu dervişler,
Hasret vaktidir bugün...