Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Şiir Hikmetli Sözdür, Sohbettir

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

SEVDİM BU MESLEĞİ

Sevdim bu mesleği yürekten, candan
Merhamet dolu bakışlar, nazarlar
Sanki beslenir damardaki kandan
Gönüller, söz ilmeğinde gezerler

ÖĞRETMEN

Öğretmen âlimdir, irfan sahibi
Şefkati ile kucaklar hayatı
Hayat iksirinden alır nasibi
Helâl lokmayla düşünür nimeti

AŞK OLMAZSA

Aşk olmazsa hayat hissiz bir âlem
Sevdasız dünyalar sessiz bir kâlem
Dağlar, vadiler, nehirler, İlahi;
Zikir halkası uhrevi bir tâlim

NEREYE GİDİYOR

Dövizdir, kurdur, nereye gidiyor?
Nasıl bir yoldur, amansız dönen çark
Harka su veren yok mudur garibim!
Ülkemde tedirgin her hane, her bark

EY ŞEHİR

Bir ömrü sende geçirdim, Ey Şehir!
Sözü, sohbeti içirdim, Ey Şehir
Seninle mest oldum, döndüm aşkınla
Havası, suyuyla kandım, Ey Şehir

ŞAİRİN GECESİ

Şairin gecesi, hecesi uykusuz
Vuslata ermeden şair olunmaz
Olunmaz gayri söylerim nicesİ
Nefesi sadık yâr gibi bulunmaz

MEKKE, MEDİNE, KUDÜS

Mekke, Medine, Kudüs; manevi vatanım
Gezinir semâda uhrevi anım
En güzel örtü hayatın; takva örtüsü
O örtüler ufkumdur, ufkumda imanım

BİR NESİL GÖÇ ETMİŞ

Vah benim dünyam; göç ne yaman bir şey
İnsana aman vermiyor, herşey toz duman
Nerede baba ocağın; evim, bucağım!
Bir arada geçen günler, anılar
Hatıralar, üç-beş kare fotoğraf
Sağıma baktım, şöyle bir soluma,
Yalnızlık şarkısı, titredim o an!
Bir nesil göç etmiş sanki habersiz!

YILDIZ KAYAR

Her insan, şu kâinatta bir yıldız
Bazen gök kubbe de yıldız kayar
İnsan da bir yıldız, toprağa kayar!
Kayan yıldızlar, düşlerimi böler

SÜRGÜNE BENZER

Toprağımdan uzak kaldığım günler
Gözlerim ırakta, sürgüne benzer!
Başımı yastığa koyduğum günler
Düşlerim gurbette yorguna benzer

KAHRAMAN KİMDİR?

Kahraman kimdir, sorarım kendime?
Gönül yangını ile tutuşandır
Feryadı ile çığlığı içinde,
Vakıf ruhuyla kendini aşandır

FELEK DÖNER

Felek döner eleye, eleye
İçindekini bezeye, bezeye
Öyle bir gönül kor ki insanoğlu;
Yürümek ister, fezaya fezaya
Yürümek ister, gazaya gazaya

ÇOĞU GİTTİ

Ömrümün çoğu gitti, azı kaldı
Mevsimlerin bilmem kaç yazı kaldı
Gençlikte yokuş tırmandık, bilmedik;
Vücudun bize artık nazı kaldı

MANAS GÖNÜL EVİ’NE

Manas gönül evi, ahilik yurdu
Bu yurdu, aşk ile gönül erenleri
Sıla-i Rahim yapmak için kurdu
Söze selâm ile yol verenleri,
Kürsübaşı sohbetlerinde gördü

YÜREK TERİYLE

Hanemizi dua ile pazar eyledik
Yolumuzu hak tolunda nazar eyledik
Gün doğumundan gün batımına her günde
Yürek teriyle vatanı hazar eyledik

BİZİ BEKLER

Uyan ey gönül uyku bize haram
Sohbet ehli civanlar bizi bekler
Gün doğdu, zaman dinler mi meram?
Şura için divanlar bizi bekler

BİZİM KAVGAMIZ

Bizim kavgamız kuru kavga değil!
Dört yanımız doğayla muhabbette
Beş duyumuzla kalbin rotasında
Cihangirane bir yolda seyrimiz
Garip bir yolcu aşkın nöbetinde

Yazarın Diğer Yazıları