Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Kütüphane Haftası

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Ülkemizde 1964 yılından günümüze kadar, 60 yıldır, Mart ayının son
pazartesi günü ile başlayan hafta içerisinde, ‘Kütüphane Haftası…’
yıllar boyu kutlanır. Bu yıl kütüphane haftasını, Ramazan Ayı
içerisinde idrak etmenin de farklı güzellikleri olduğunu
düşünmekteyim. Ramazan Ayı içerisinde insanımızın, ‘en fazla tefekkür
ettiği ve düşünerek okuduğu bir ay olduğunu söylemek isterim’
İçerisinde bulunduğumuz 2024 yılında, “25 Mart- 31 Mart 2024 tarihleri
arasında…” Kütüphane Haftasına inşallah bizlerde köşelerimizden
katkılarda bulunacağız.
Bir zat ne diyor, “İnsan kendine sormalı; Evimde mutfak varken, çeşit
çeşit yemekler yenirken, neden bir kütüphane yok? Mideler gıda,
beyinler ilim ve iman ister. Nasıl evin bir mutfağı varsa, bir de
kütüphanesi olmalıdır.”
Günümüz evlerinde artık, ‘kütüphaneler kalktı…’ diyebilirim. Akıllı
telefonlar,  sosyal medya ağı, televizyon dizileri zamanımızı kasıp
kavuruyor.
Kitap sevgisi, her şeyden evvel ilkleri yaşadığımız, ‘ailede başlar’
Aile Ocağı, ‘irfan ocağıdır’ bizim inancımızda, insanı geçmişten
geleceğe taşıyan bir soyağacıdır…
Şunu iyi bileceğiz, her anne-baba, evlatlarına rol modeldir. Geçmiş
yıllarımızda evlerimizde, mahdutta olsa, ‘kütüphane…’ bulunurdu. O
kütüphaneleri, ‘okullarımıza…’ ne kadar taşıyabildik?
Şehirlerimizde, ‘okuma salonlarını…’ ne kadar cazip hale getirebildik?
Geçmişte, ‘kıraathane’ olarak da isimlendirdiğimiz, ‘kahveleri…’ okuma
kültürüyle ne kadar donatabildik? Bu ve buna benzer sorularla mümkün
olduğu kadar kendimizi ve çevremizi sorgulayalım.  Kütüphane sözlük
olarak, Arapça ’da  ‘kitaplar’ anlamına gelen ‘kütüb’  Ve Farsça ’da,
‘ev’ anlamına gelen ‘hane’ kelimelerinin birleşmesinden meydana
gelmiştir.
Şüphesiz ki, kıymeti bilinirse, kitap, ‘en iyi dosttur’ Kütüphaneler
bizlerin irfan ve  ‘kültür evleridir’
Bilgi kaynaklarımız oradadır… Uygarlık yapısının temeli, kitaptır…
Kutsal Kitabımızda ilk ayette bizleri kitaba/ veya okumaya
yönlendiriyor, ‘oku’ diyor…
Bunun anlamı nedir, “ilme, bilgiye, marifete yönelmedir…” Her türlü,
‘bilgi kirliliğine…’ müsaade etmeyeceğiz.
2020 yılı istatistiklerine baktığımızda; “Türkiye genelinde 1 Milli
Kütüphane, 1.213 Halk Kütüphanesi, 606 Üniversite Kütüphanesi, 32 bin
158 örgün ve yaygın eğitim kütüphanesi…” bulunuyor. 85 milyon nüfusu
olan BİR Türkiye’de mevcut duruma sadece, ‘eyvah’ diyorum!
Hem öylesine bir eyvah ki, ‘bu ülkede kalem erbabı desteklenmiyor’
Okan Bayülgen’in bir sözü dikkatimi çekmiştir; “Sabaha kadar açık
kütüphaneler olsaydı.
Öğrenciler için bedava çay, kahve ve çorba…” durum elbette daha farklı
olurdu. Her sektörde devletin öncülüğünde, ‘teşvikler…’ görmekteyiz. O
teşvikleri, fikir ve düşünce dünyamıza katkılarda bulunan, ‘kalem
erbabına var mı?’
Kütüphaneyi, Kitabı, Okumayı, Okuma Kültürünü insanımıza sevdirmek.
Bütün bunlar, özendirmekle/ veya güçlü teşviklerle olur.
“Kütüphaneler,  Kültür Evleridir!” Şehirleri bizler, ‘yaşayan kültürle
birlikte…’ ifade ederiz!
Kupkuru kalabalıkların bir anlamı yoktur.
Günümüz evlerini nasıl tasvir edersiniz?  “Milyar liralık elektronik
eşyalar…”   Peki, o eşyaların yanında, ‘kütüphaneler öksüz kalıyor…’
Köroğlu ne diyorlar, , “demir icat oldu, mertlik bozuldu!”  Bizler ne
diyelim, ‘iletişim teknolojileriyle…’ evlerimizi döşedik!
Kütüphanelerimize, ‘elveda…’ dedik!
Cemil Meriç, “Kütüphane bütün çağların, bütün ülkelerin ölümsüzleri ile dolu!”
İlber Ortaylı, “Kütüphane nedir? Beşeriyetin hafızasıdır!”
Günümüzde, ‘karanlığa ışık tutan aydınlar isterim!’
Atatürk, “Hayatta en hakiki mürşit; ilimdir, fendir.”
Bu ülkenin, “ilim, hikmet, marifet sahibi aydınlara ihtiyacı var!”
Victor Hugo, “Kitaplık kurmak, ibadethane kadar kutsaldır!”
Büyük hayaller, büyük idealler, ‘yüksek bir ilimle, moralle…’ olur.
H. Flecher, “Milletleri ilerleten ve yükselten zengin kitaplıklardır.”
Bu ülke de, “Okumayı…” teşvik edeceğiz. Sürekli olarak da, kendimize
vazife telakki ederek…
Yunus’un diliyle söyleyelim;
“İlim ilim bilmektir/ İlim kendin bilmektir,
Sen kendini bilmezsin/ Ya nice okumaktır”
Kültür ve Turizm Bakanlığımız, “Kitaba, Kültüre, Sanata, Edebiyata… Ne
kadar bütçe ayırıyor?
Ayrılan bütçe o kadar önemli ki! Günümüzde, mevcut kütüphanelerimiz,
kendilerini ne kadar ‘yenileyebiliyorlar…’ ABD’de, en güzel binalar
kütüphaneler…
Gidenler söylüyorlar, ‘insanı cezbeden…’ kendisine çeken mekânlara sahipler!
Bizlerde sürekli kendisini yenileyen,  “Kahve ve Kafeler…”
Bu ülkede, 2007’li yıllara kadar, ‘Milli Eğitim Yayınevleri’ vardı!
Yayınevlerine bir bakıma, ‘örnek’ olmaya çalışıyorlardı… Daha düne
kadar, ‘Kültür Bakanlığı Yayınevleri’ vardı!
Okumayı sürekli teşvik ediyorlardı… Sorumu tekrarlamak isterim;
Bu şehirde, ‘kaç tane okuma salonu…’ var! Bu şehirde, 2013 yılında,
Ali Emiri Efendi’yi andık…
Bu muhterem insanın, hatırası bile iki şehrimizi, “Diyarbakır ve
Elazığ İllerimizi…” ilimde ve marifette buluşturuyordu. Bu ülkede,
‘okumayı seven’ ve onu sürekli yücelten zihniyetlere ihtiyacımız var!
Tarihe gidelim; 7 ila 13. Asırlar arasında; “en fazla kâğıt tüketimi…”
Bugünkü Ortadoğu'da, İslam coğrafyasındadır…
16. yy’den itibaren, “kâğıt tüketimi…”  Batı Dünyasına kaymıştır…
Bu nedir? Aynı zamanda ‘Batı Dünyasının siyasi ve iktisadi üstünlüğüdür…”
Bizim, bu milletin 9 asrı aşan bir kütüphane geleneği vardır. O güzel
geleneğimizi, Uygurlara kadar götürebilirsiniz! Bizim altın çağımız,
‘kitaplarla iç içe olduğumuz’ çağlardır!
Kitap ve fetih şuuru birlikte gelişmiştir…
Şimdi şöyle bir oturalım. Başımızı, iki elimizin arasına alalım.
Düşünelim…  2024 yılında, ‘nerelerdeyiz’
TÜİK'in yerinde olsam, bütün Türkiye'de, İl ve İl çok kapsamlı bir
anket yaparım!
“Kaç evimizde, kaç hanemizde kitap bulunuyor!” “Gazete, Dergi, Kitap
Okuma zevkimiz nedir?”
“Gazete, Dergi ve Kitabı bir ihtiyaç olarak görüyor muyuz?”

Yazarın Diğer Yazıları