Kamil insan olma yolunda Kur’an bizlere yol gösteriyor. Kur’an’ı her
mü’minin mutlaka ama mutlaka tane tane; ağır, ağır, tefekkür ederek
okuması elzemdir. Allah Resulü (sav.), “Benim ahlakım Kur’an ahlakı!”
buyuruyorlar. Bizleri asıl boyası, “Kur’an boyası…” olmalıdır.
Nisa Suresi 135.nci ayeti okudukça titriyorsunuz, kendinizi mutlaka
hesaba çekiyorsunuz
"Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutan (hâkim)ler ve Allah
için şahitlik eden kimseler olun! (Bu tavrınız) velev kendiniz veya
ana-baba ve akrabalarınız aleyhine olsun! (Hem aleyhlerine karar
verilen veya şahitlik edilen) ister zengin, ister fakir olsun; hâlbuki
Allah, ikisine de (sizden) daha yakındır. (Onların maslahatını daha
iyi bilir); öyleyse (haktan) saparak nefsin arzusuna uymayın! Eğer
(dilinizi) eğip büker veya (icap eden hüküm ve şahitlikten) yüz
çevirirseniz artık muhakkak ki Allah, ne yaparsanız hakkıyla
haberdardır"
Bir toplumun mukavemet gücü adalettir. Adalet, insana güven veren,
huzur veren, kamu ve amme hakkını koruyan, her türlü olumsuzluklara
karşı, lütufkâr bir kalkandır.
Maide Suresi 2 nci ayette öyle buyrulur;
"Sizi Mescid-i Harâm'dan men ettiler diye bir kavme olan kin(iniz),
sakın sizi haddi aşmaya sevk etmesin! İyilik ve takva üzere
yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerine yardımlaşmayın, Allah'dan
sakının! Şüphe yok ki Allah, azabı çok şiddetli olandır"
Bizim inancımız, kini, öfkeyi, nefreti ve de ‘haddi aşmayı…’ men
ediyor. Yardımlaşma konusunda, “iyilik ve takva üzere yardımlaşın,
günah ve düşmanlık üzerine yardımlaşmayın!”
Yıllarca bu köşemizde, “erdemli insandan, erdemli topluma…” ifadesini
kullanırız. Birbirimize karşı, ‘güvenilir…’ olacağız. Bizim
inancımızda, ‘şüphe ve tereddüte…’ iman zaviyesinde bakınca yer
yoktur.
Nisa Suresi 36.ncı ayette şöyle buyrulur;
"Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın; ana-babaya,
akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın
arkadaşa, yolda kalmışa ve sahip olduğunuz kölelere ( ve elinizin
altındaki bütün canlılara) iyilik ( edin)! Şüphe yok ki Allah, kendini
beğenen ve çok övünen kimseleri sevmez"
Şu âlemde, ‘iyilikten güzel bir şey var mı?’ Bu ülkede, bu güzel vatan
coğrafyasında, ‘iyilik rüzgârlarının esmesini o kadar çok isterim ki!’
Önümüze getirilen bir çerçeve var… Ve bizlere sürekli bu çerçeve
dâhilinde öğütler veriliyor. Aklın, fikrin, zikrin hamiyetli bir
düşünce etrafında şekillenmesi… İnsanların birbirine sırtını
dönmeyeceği, fedakârlığı/ veya vakıf zihniyetini ön plana çıkaran
erdemli bir dokuyu oluşturması…
Âl-i İmrân Suresi 191.nci ayette şöyle buyrulur;
"Onlar ki, ayakta dururken, otururken ve yanları üzerine (yatar) iken
Allah'ı zikrederler ve gökler ile yerin yaratılışı hakkında ( derin
derin) düşünürler. (Ve şöyle dua ederler:) "Rabbimiz! (Sen) bunları
boş yere yaratmadın: sen ( bundan) münezzehsin, artık bizi ateşin
azâbından muhafaza eyle!"
Tefekkür sözlükte, “düşünme, zihin yorma, fikir üretme” anlamlarına geliyor!
Hadis’te ne buyruluyor; “Bir saat tefekkür bazen bir sene ibadetten hayırlıdır”
Tefekkür elbette ki, “İlim ve Hikmetle…” olur.
Yunus ne diyor? “İlim ilim bilmektir/ İlim kendin bilmektir/ Sen
kendin bilmezsin/ Ya nice okumaktır”
Tefekkür, ‘âlemi okumaktır…’ Hayatın/ veya yaratılışın manasını
anlamaktır. Ondan, kendisine faydalı dersler çıkarmaktır. İlimde,
derinleşmektir.
İnsanız, elbette beşeriz ve de ‘şaşarız’ Nisa Suresi 31.nci ayette
şöyle buyrulur; "Eğer kendisinden yasaklanmakta olduğunuz (günahların)
büyüklerinden kaçınırsanız, sizin (küçük) günahlarınızı örteriz ve
sizi çok hoş bir yere (cennete) koyarız"
Bütün marifet nedir? Hayatı korumaktır. Hayatı, ‘yaşanabilir iyilikler
içerisinde inşa etmektir.’ Sulhu/ veya barışı, adaleti, hak ve hukuku,
insani değerleri muhafaza etmektir.
Âl-i İmrân Suresi 200.ncü ayette şöyle buyrulur; "Ey iman edenler!
Sabredin! Sabırda (düşmanlarınıza) üstün gelin! (Her an cihada)
hazırlıklı olun ve Allah'dan sakının! Umulur ki kurtuluşa erersiniz"
Her hâlükârda, ‘sabır…’ diyoruz. Sabır, tahammüldür. Sabır, olayları
daha doğru okumak ve sağlıklı karar verebilmektir. “Sabırda,
düşmanlarınıza üstün gelin!” Sabırda, sağduyu çağrısı vardır.
Sabırda, tahammül sınırlarını koruma vardır.
Âl-i İmrân Suresi 139.ncu ayette şöyle buyrulur; "Gevşemeyin,
üzülmeyin! Eğer (gerçekten) mü'min kimseler iseniz, en üstün olanlar
sizsiniz"
Âl-i İmrân Suresi 182.nci ayette de şöyle buyrulur, "Bu (azab),
ellerinizin işlediği (günahlar) yüzündendir; yoksa muhakkak ki Allah,
kullarına zulümkâr değildir"
İman öyle bir cevherdir ki, ‘bizleri üstün kılıyor’ Bütün korkuları,
şüpheleri, tereddütleri üzerimizden atıyor. Şöyle bir
silkeleniyorsunuz. Selam ve Muhabbetle…