Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

KÖMÜRHAN KÖPRÜSÜ VE TÜP GEÇİTLER

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Yollar, Köprüler, Hanlar, Hamamlar, Mescitler…

Bizim, ‘Medeniyet Kültürümüzdür’

O yollara bizler tarihimizde, ‘fetih yolu’ ‘fütüvvet yolu’ dedik!

O yollar, ‘alp erenlerini’ ‘gönül dervişlerini…’ selamladı!

Köprüler, ‘sevgiyi, sadakati, cesareti, cömertliği, hamiyeti…’ buluşturdu!

Anadolu’da 9 asrı süsleyen, ‘Taş Köprüler…’

Her biri, ‘zevk, estetik, incelik’, mimari şaheser olarak günümüze kadar gelmişler!

Yolculara buyur eden, ‘ikram konakları’  ‘tarihi hanlar…’

İnsan merkezli, ‘tarihi mekânlar…’

Anadolu’yu bir baştan öte başa geziniz;

Anadolu’nun dört bir yanında,  meşalelerin yandığını görüyoruz!

‘Doyulmaz sevgi’ Yunusların, ‘Gönüller Sultanı’ Mevlanaların, 

Ahmet Fakihlerin, Ahi Evranların,

‘Dostluk, kardeşlik ve Sevgiye açılan kapı’ Hacı Bektaşi Velilerin,

‘Güldüren Gerçek’ Nasrettin Hocaların,

Emir Sultanların, Somuncu Babaların, Şeyh Edebalilerin,

Anadolu’nun, ‘kılıçsız ve kalkansız’ fütüvvet erenlerine, manevi fatihlerine SELAM…

13 asırdan 21 asra; ‘O Kutlu Meşale Yanıyor’

Harput’tan bir Hoşseda,  Osman Fahri’nin ruhumuza akseden nasihatı;

 “Ey genç, bil ki; Alın teri

Hem bugünkü, hem yarınki

Namusundur, Alın teri

Bir katre nur.

  

Haydi, ey genç; Uğraş, didin

Bugün benim yarın: Senin

Bilgi, ey genç

Her damla ter, Altında gizler.”

21 Asır, ‘Bilgi Asrıdır’ Bu asırda hamiyetli duruşumuz olacak!

Ecdadın bizlere emanet ettiği bu aziz yurdu, ‘eserlerle bezeyeceğiz’

Mimar Sinan, “Yaptığım yüzlerce han… En sevdiğim Kömürhan”

O han şimdi su altında ama ‘ismi ve imzası yaşıyor’

‘İsim…’ o kadar önemlidir ki, ‘dağa, taşa, akan suya…’

Her biri özenle seçilmiş hafızalara nakşedilen, ‘yer adları’ oluyor!

Coğrafyayı Vatanlaştıran, ‘muhterem bildiğimiz isimler…’

Cumhurbaşkanımız, Kahramanmaraş’ta açılan yolun adına;

“Edebiyat Yolu…” olarak nefis bir ikramda bulunuyorlar!

Kahramanmaraş’ın edebi şahsiyetleri, ‘abideleşiyor’

Kabaklı Hoca’mız, Gönül Coğrafyamızın diline, tarihine, kültürüne,

İrfanına hâkim bir ruha, estetiğe sahiptir.

Kur’an, “güzel bir söz, kökü (yerde) sabit,

Dalları gökte olan güzel bir ağaçtır” (İbrahim, 24)

Buradan nereye geleceğim…

“Kömürhan Köprüsü Bağlantılı Tünel Yolu…”

Asrın teknolojisini en sağlıklı şekilde kullanan bir Türkiye;

Kendi insanımızın, ‘mühendislik harikası…’

660 metre uzunluğuna sahip Kömürhan Köprüsü;

“Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleriyle,

Orta Anadolu ve Akdeniz’i birbirine bağlıyor!”

Özellikle de, “2400 metre uzunluğunda iki tüp geçit!”

Bu yola, bu tarihi iklime, ‘insanlığın medeniyet yolu’ diyebiliriz!

Bu yolun, ‘ilim, irfan, hikmet, marifet ehli şahsiyetleri…’

Bu yolu, ‘o şahsiyetlerle…’ buluşturalım!

Hafızalarımızı daha ziyade edelim!

Bu bağlamda, ‘teklifimiz…’ olacak şüphesiz!

O teklifi vicdanımın sesi olarak dillendirmek istiyorum!

“Sizden hayra çağıran bir topluluk olsun!” ruhaniyetiyle;

Her iki tüp geçide bir isim verelim…

 

Harput denince ilk akla,  “fetih ve şahadet…” gelir

Harput denince ilk akla,  “ilmiyle amil olan…” âlimler, ulemalar gelir

Harput denince ilk akla,   “doğruluğuyla…” sadıklar, sıddıklar gelir

Harput denince ilk akla,  “yüksek bir kültür…” gelir

Tarihte, “ilmiyle maruf olan…” bir şehri

Tarihte,  “edebiyat ve musikisiyle…” aşina olan bir şehri

Tarihte,  “ahilik kültürüyle de…” nezih bir kimliğe sahip olan bir şehri;

Kömürhan Köprüsüne, ‘Ferhat’ın gönül dünyasına’ taşıyalım!

O dünyanın ideal isimlerine…

Bir Harput Beyefendisi, Şeyhü’l Muharririn Ahmet Kabaklı”

Göllübağ’dan İstanbul’a, Destanlaşan Hayat…

Mazisinden asla kopmayan, Vakarlı bir yürüyüş!

O yürüyüşünde, Aziz bildiği coğrafyasına karşı,

Yüreğinden kopup gelen bir büyük, ‘Sevda’

O sevda, Anadolu olmuş; Şefkatin damar damar olduğu,

Bir koca, ‘Yurt’ oluvermiş!

Bir neslin, ‘muallimi…’

Asrın Yunus’u, Bab-ı Ali’nin, “Fethi Ağabeyi”

Bir edep ve İrfan Oklu, Fethi Gemuhluoğlu…

Bu muhterem zat, şöyle seslenecekler;

,“İnsana dost olmak, fikre dost olmak, coğrafyaya dost olmak, tarihe dost olmak,

Kendi vücuduna dost olmak, komşuya dost olmak gibi kademe kademe,

Ama enteğre, bir bütün içinde bütün dostluklar söylenmeye mecburdur.”

Destanların Efendisi, “Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu…”

“Artuk Beğ’in torunu/ Behram Beğ’in oğluyum!

Ve Kayı Han’dan öte, /Oğuz Han’a bağlıyım!

Altay’da, Ötüken’ de, / Obalı, otağlıyım…

Urum’u fethe geldim, /Aslen Tanrıdağlıyım!

Harput kalesi tahtım, / Sancaklı’yım, tuğluyum!”

Bir Efsane Şahsiyet, Av. Fikret Memişoğlu…

Av. Fikret Memişoğlu’nu anlatırken;

“Kendilerinin Şair, Yazar, Hatip, Eğitimci, Halkbilimci;

Folklor Araştırmacısı, Siyasetçi, Yayıncı, Gazeteci, Müzik Adamı,

Çok yönlü kişiliği ve hizmetleriyle bir dönemi temsil etmişler”

Ahmet Kabaklı, Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu,

Fethi Gemuhluoğlu, Av. Fikret Memişoğlu…

Bu şehrin, bu coğrafyanın ‘gönül tellerini titreten isimler…’

Bir nesil üzerinde, ‘irfan ocağı…’ oldular!

Onlara borcumuz, ‘ahde vefa’ olmalı! Sıla-ı Rahim olmalı…

 

Bir teklifimiz daha var; Elazığ Şehrinde;

1992 yılından itibaren Uluslararası Hazar Şiir Aksamları düzenlendi...

2003 yılından itibaren de Türk Dünyası Hizmet Ödülleri verildi…

Türk Dünyasının, “şairleri, edipleri, yazarları, sanatçıları” bir araya geldiler

İlim Dünyamızın, ‘sohbet meclisleri…’ bizleri gönül dünyamızla tanış kıldı!

Fırat için, Harput için, Hazar için o kadar güzel sözler söylendi ki;

Kâh Doğudaki Batı, Kâh Harput Beyefendisi denmiştir…

Cengiz Aytmatov, “Türk Dünyasının Manevi Azığı”

Prof. Dr. Sadık Kemal Tural, “Şiirin Başkenti”

Şair Nesir Payguzar, “Harput, Asya’nın gül bahçesi”

Dilaver Cebeci, “Nezaketle Asalet birleşip olmuş Gakkoş”

Mehmet Ali Eşmeli,  “İl budur; derdi cehaletle savaşmış Elazığ”

Kömürhan Köprüsünden Elazığ’a kadar,

“Bilgeler Yolu…” Işıklı Levhalarla aydınlansın…

O yollar, ‘mısralarda…’ ses ırmağı, gönül pınarı olsun aksın;

 “Yurt deyince Fırat olup taşmazsa

Damla ağlar, derya ağlar, sel ağlar

Sakarya’da bayrak bayrak coşmazsa

Mecnun ağlar, Leyla ağlar, çöl ağlar”

Yazarın Diğer Yazıları