Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

İhlaslı Olmak

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Türk Diyanet Vakfının hazırlamış olduğu geniş hacimli “İslâm
Ansiklopedisinde İhlas Maddesine bakıyorum.” Bu madde Eski Diyanet
İşleri Başkanı Sayın Süleyman Ateş tarafından kaleme alınmış
İhlas, “Sözlükte “arınmak, saflaşmak, kurtulmak” mânasındaki hulûs/
halâs kökünden türetilmiş olup “bir şeyi, içine karışmış ve değerini
düşürmüş olan başka şeylerden temizleyip, arındırmak, saflaştırmak”
anlamına gelen ihlâs kelimesi, terim olarak “ibadet ve iyilikleri
riyadan ve çıkar kaygılarından arındırıp sadece Allah için yapmak”
demektir.”
Korkumuz nedir?
İhlası terk eden bir toplum kimliğine bürünmek!
Riyakâr, hilekâr, sahtekâr, insanlığa sürekli zarar verenlerin,
“At koşturmasıdır!”
Bu toplumun tarihinden, kültüründe süzülerek gelen belli kavramlar vardır.
O kavramlar üzerinde büyük bir itina ile çalışılmalıdır.
Yetişen nesil, bu kavramlarla haşır-neşir olmalıdır.
Vakarını, edebini, adabını, duruşunu asla ve kat’a bozmamalıdır.
Cüneyd-i Bağdadi ne diyorlar; “İhlâs, Allah ile kul arasında bir
sırdır. Melek bilmez ki yazsın, şeytan bilmez ki bozsun, hava bilmez
ki eğsin!”
Şu toplumun her kasabasında, her kentinde velhasıl her yöresinde,
“İhlaslı, aksaçlı, kâmil, bilge insanlara ihtiyacımız var…”
Hz. Mevlana, “Allah erlerinin işi parlaklıktır. İhlas ile çalışmaktır.
Alçakların işi hiledir, utanmazlıktır.”
Hz. Mevlana hangi asırda yaşamışlar; 13.ncü asırda…  1207- 1273
yılları arasında yaşayan Hz. Mevlana’nın sözlerini, ‘2023 yılına
taşıyınız’
İyi insan/ ihlaslı insan her zaman için iyiler sınıfındadır.
Hile ile iş yapanlar,  insafsız/ veya ihlassız sürekli kötülük
düşünenler, tuzaklar kuranlar ise her asırda, ‘alçaklar
sınıfındadırlar…’
İhlasın zıddı nedir, “Riyadır…”
Riya, “İhlas’ı bırakıp Allah dışında bir gaye gütmedir…”
Riyakâr insanlar, sadece süslü sözlerle kalbe dokunacaklarını
sanıyorlar, ama gerçekten yanılıyorlar!
İmam Rabbani, “İhlas ile yapılan küçük bir iş, senelerce yapılan
ibadetler gibi sevap hâsıl eder!”
Fikri, zikri, iyilikleri, ihlası, irfan kültürünün, ‘hayatın bütününe yayacağız’
İbadeti, sadece namaz içerisinde düşünmemeliyiz!
“Yârabbi! Bu dünyada bizlere hayır, hasenat ve iyilikler verdiğin gibi
öte dünyada da hayır, hasenat ve iyilikler nasip eyle…”
Allah rızası için yapılan, kalbi ve hasbi bütün iyilikler ibadet hükmündedir…
Lokman (a.s.) oğluna şöyle der; “Oğlum kalbin katı olduğu halde
insanların hürmet etmesi için kendini Allah’dan korkar gibi göstermeye
çalışma!”
Her zaman için her ahval ve zeminde, “kendimiz olacağız!”
Kendimizin dışındaki farklı dünyalara savrulmayacağız!
Duru ve berrak suya bakınız… Ne kadar derin olursa olsun, suyun dibini
rahatlıkla görürsünüz!
Su gibi duru ve berrak olmanın hasletlerini taşımak; ‘erdemli insan işidir’
Selman-ı Farisi, “Çok şey bilmek insanı kurtarmaz. Şeytan da âlimdi,
ilmi vardı, ama “İHLASI YOKTU!”  Aman ha, ‘kibir bataklığına
saplanmayalım’ Böyle bir bataklıktan kurtulmak zordur!
Ne deriz, ‘insan fani, hayat kısa…’
Her insan hayatı gerçekte ‘içerisinde nice kıssalar bulunan’ yaşanmış
bir romandır.
Her insan şöyle veya böyle kendi romanının da, ‘kahramanıdır’
Sözün özü nedir, ‘hakkını verebilmeliyiz’
Allah Resul’ü (sav.) buyuruyorlar; “Allah sizin cüsselerinize ve
şekillerinize değil, kalplerinize ve amellerinize bakar. İhlas, Allah
ile kul arasında bir sırdır. Melek bilmez ki yazsın, şeytan bilmez ki
bozsun, hava bilmez ki eğsin!”
Kendimizi tartıya alacağız… “İki günü eşit olan zarardadır!” Her geçen
gün bir adım daha ileride olacağız… Hayattan zevk almak, gönül huzuru
içerisinde yaşamak istiyorsak, “ihlasla yürüyeceğiz!
Ey şikâyet eden insan… Sen bir defa dönüp de kendine baktın mı?
Selam ve muhabbetle
 

Yazarın Diğer Yazıları