Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

İftardan İmsaka

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Ramazan ayı, başlı başına bir tefekkür ayıdır. İnsanımızın da, ‘en
fazla düşünerek okuduğu bir aydır’ Ramazan ayı içerisinde, ‘insan
zihninin daha fazla açıldığını…’ söyleyebilirim.
Ramazan Ayı içerisinde, “iftardan imsak vaktine doğru aldığımız
yolculuğa baktığımızda…” dini ıstılahta, bir ümmet/ veya bir millet
olma şuuruna vardığımızı da söyleyebiliriz.
Burada sizlerle bir kültürü paylaşıyoruz. O kültürün içerisinde,
“geleneklerimiz, göreneklerimiz, örfümüz, bizleri bir araya getiren
irfan kültürümüz daha da belirginleşiyor…”
Hadis, “Ramazanın başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ise cehennemden
kurtuluştur…”
Mağfiret, “kulunun günahını örtüp kusurunu bağışlaması…”
Bu yolculuğumuz inşallah bizleri, “ilmel yakîn, Ayne’l yakîn, Hakkel
yakîn…” olma şuuruna taşır.
İlm-ül-yakîn, ilimle bilmek; Ayn-ül-yakîn, gözle görerek bilmek;
Hakk-ul- yakîn, her şeyi ile bilmek, vakıf olmak…”
Hakk-ul-yakîn, ‘bütünüyle Kur’an ahlakıyla ahlaklanmaktır…’
Hadis, “Ramazan ayı girince cennet kapıları açılır, cehennem kapıları
kapanır ve şeytanlar zincire vurulur…”
Bir bakıma kötülüklerin, ‘zincire vurulduğu…’ bu ay içerisinde,
‘insani tavırlar, bizlere “kendin ol” çağrısını da beraberinde
getirir.
Şimdi biraz da, “iftar nedir, sahur nedir…” bu kavramlar üzerinde duralım.
İftar, “Ramazan ayında Müslümanların oruçlu geçirdikleri günün sonunda
akşam ezanı okunduktan sonra yenen yemektir!”
İftar, hane halkını bir araya getiren bir sofradır. O sofranın belli
bir adabı vardır. Kendi içerisinde belli bir hukuku vardır. 1400 yıl,
günümüze kadar taşınan bizlere iç huzuru veren bağları vardır.
O sofra da, ailenin büyüğünün duasıyla iftar açılır. O dua, “Allahümme
leke sumtü ve ala rızkıke eftartü” Türkçe mealen; “Allah’ım! Senin
için oruç tuttum, Senin için rızkınla orucumu açtım. Ancak sana
tevekkül ettim.”
Yüce Allah; “Oruç, yalnız benim içindir/ doğrudan doğruya benim için
yapılan bir ibadettir. Onun ecrini de doğrudan doğruya ben veririm.
Hâlbuki diğer güzel amellerin hepsi on misli ödenir.”
İftar Vaktinin o kadar nezih güzellikleri var ki, “iftar sofrasında
hane halkı bir araya gelir…” O sofra etrafında, ‘bir akıl, bir yürek
olur…’ İyilikler, güzellikler, hayırlar, hasenatlar birlikte dile
getirilir.
İftar sofralarının, içerisinde yaşadığımız şehir içerisinde, ‘halka
halka genişlediğini görüyoruz’
Resmi ve Özel Kurum ve Kuruluşlar, Sivil Toplum Örgüleri vesaire kendi
çalışanlarıyla, ‘iftar sofralarında bir araya gelirler…’
Şehirlerimizde, ‘ramazan çadırlarının kurulduğunu…’ görürüz. Birçok
ailenin, ‘öğrenci veya askeri, iftar sofrasında birlikte iftar
açtıklarına şahit olmuşuzdur…’
“Kim bir oruçluya iftar ettirirse, ona oruçlunun sevabının aynısı
verilir”  hadisi manevi coşkumuzu kat be kat artırmaktadır.
“Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça, iyiliğe asla
erişemezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu bilir!” (Âl-i İmrân 92)
Anadolu insanının en fazla empati yaptığı zaman dilimi, ‘iftar
vaktidir…’ O vakit, nura gark olan bir vakittir. O vakit; fakirin,
yoksulun, kimsesizin, yolda kalmışın, ilim tahsili yapanın, ihtiyaç
sahiplerinin gözetildiği bir vakittir. Bütün bunlarla, ‘paylaşma ve
yardımlaşma kültürünün zirvelere taşındığını görmekteyiz…’
Necip Fazıl Kısakürek, “Namaz camiden çıkınca, Hac, Mekke’den dönünce,
Ramazan, oruç bitince başlar…” İftar vaktinin bizlerde uyandırdığı o
vecd halinin devamlılığı önemlidir!
Genelde, ramazan ayında akşam namazları, ‘iftardan sonra aile ile
birlikte cemaatle kılınır…’
Hadis, “iftarı acele ediniz; sahuru geciktiriniz…” Akşamın vakti
dardır. Kendimizi, ‘teravih namazına hazırlamalıyız...” Teravih
namazını, ‘hatimle kıldığımız yıllar oldu’ Anadolu insanı,
kasabasından şehrine kadar, ‘ramazan ayı boyunca camileri büyük bir
sukutla doldurmuştur…’ O camilerde, mescitlerde, ‘ihtiyar yaşlı
fanileri de, gençleri de, çocukları da aynı saflarda görmek bizlere
apayrı bir haz vermiştir/ vermektedir…’
Sâffât Suresi 1 ayette şöyle buyrulur; “And olsun (ibadet için) sâffât
olan (saf saf dizilen meleklere, mü’minlere, âlemlere, mücahid)lere!”
O safların ruhani/ veya deruni bir derinliği/ gönülleri okşayan tatlı
bir esintisi var.
Ramazan etkinliklerinin yerini, 24 Ocak 2020 Elâzığ Depremi, aynı
yıllarda ülkemizi kasıp kavuran Covid-19 belası ve 06 Şubat 2023
Kahramanmaraş Depremleriyle ‘hüzün aldığını…’ söyleyebilirim.
2024 Yılı Ramazan Ayını biraz daha canlı, biraz daha içten
görmekteyiz. Elâzığ’da genellikle 2024 yılında, Ramazan
etkinliklerinin Ahmet Tevfik Ozan Fuar ve Kongre Merkezinde farklı
formatlarda gerçekleştirildiğini söyleyebilirim.
Çocuklara yönelik, “Karagöz-Hacivat gölge oyunu, ip atlama, ip çekme,
çuvalla koşma, hulahop çevirme gibi yarışmalarla zenginleştirilen
programları da …” burada ifade edelim.
Malatya Vakıflar Müdürlüğü tarafından, “Elâzığ’da 30 gün boyunca,
Elâzığ Kültür Park Mamurat’ül Aziz Salonu’nda iftar sofraları
kuruluyor…”
Sahur Vakti… “Gecenin son üçte biri anlamına gelen ‘seher kelimesi…’
ile aynı anlama gelir.
Sahur, oruç tutmaya hazırlıktır… Fecrin doğmasından önce yenen yemeği
ifade eder. Hadislerde ne buyruluyor; “Bir yudum su ile dahi sahur
yapınız.” Bir diğer hadiste de, “Sahur yemeği yiyin, zirâ sahurda
bereket vardır.”
Sahur yemeğinden sonra bir ayağımız tekrar, mescitlere/ veya camilere
yönelir. Bizleri, ‘sabah cüzü/ veya mukabele…’ bekler.  “Şüphe yok ki
biz onu (o Kur’an’ı), Kadir Gecesinde indirdik. O (gece), fecrin
doğuşuna (gün ağarana) kadar selâmettir.” (Kadir, 1 ve 5. Ayetler)
İftardan İmsak’a kadar, Hakk’ın rahmetiyle, bereketiyle, ihsanıyla
dopdolu bir yolculuktayız. O yolculuk bizleri maddi ve manevi anlamda
ihya eder… Kendinizde, o rahmet esintilerini hissedersiniz.
Hayatınızın bilumum güzelliklerle değiştiğini de görürsünüz.
Sosyal, kültürel ve de iktisadi anlamda çok güçlü bir iletişim ağının
kurulduğunu, hayır, hasenat ve iyiliklerle dolu dayanışma şuurunun
getirdiği ‘her bakımdan güçlü toplum modeline şahit oluruz’
İmsaktan İftara doğru olan yolculuk bizleri bir ay boyunca sürekli
eğitir… İyi bir insan, kâmil bir mü’min olmamız yönünde hazırlar…
Selam ve muhabbetle
 

Yazarın Diğer Yazıları