Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Haziran Ayını Konuşmak

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Haziran Ayına bir şair, bir sanatçı gözlüğüyle bakalım. Estetik manada
zamanın akışını değerlendirelim. “seyreyle aşk nehrini bozkırlara can
verir!”  Bozkır Anadolu bizlerin muhabbet dünyasıdır. Onunla dolar,
onunla taşarız. Arı kovanına benzeriz… Kâh bal yapmak için Bozkır
Anadolu’ya yayılır. Kâh kendi kovanımıza çekiliriz…
12 ayın içerisinde, “en uzun günü/ veya günleri Haziran Ayı içerisinde
görebiliriz!”
“21 Haziran tarihinde güneşin yükseklik açısının en yüksek olduğu ve
günün en uzun olduğu zaman dilimidir” O zaman diliminde, toprak
mahşerinde kendimizi buluruz.
Haziran Ayının çağrısında ne vardır?
“Uzun günler geldi, haydi toprağa
Ya Bismillah! Çapa, bele, küreğe!”
Canların toprakla buluşma vaktidir.
Toprak, insanoğluna, ‘ha gayret der’
Bağ, bahçe bizleri bekler… Alın terinin, emeğin toprağa bulandığı şu
günlerde, ‘sofranın bereketini düşünürüm’ O berekette, kutlu bir hayat
serüveni önümüzde uzanır, gider.
Haziran Ayı, “buğday hasat ayıdır!”  Güzel Anadolu, ‘tahıl ambarı…’
olarak da bilinmektedir.
Haziran Ayına bu vesileyle bizler, ‘sevgi, minnet ve şükran ayı da diyebiliriz’
Çiftçi bahçesindedir… Yetiştireceği sebzeler için hâsıl yerlerini pür
dikkatle hazırlamaktadır.
O da, kendi toprağının piridir, ustasıdır…
Toprağa bir vefalı dost olarak gelir…  Çapasıdır, belidir, küreğidir,
kazmasıdır, tırmığıdır, yüreğidir, tırnaklarıdır ve hayatı daha
erdemli kılan sabrıdır…
Hâsıl ettiği yerlere, ‘kâh tohum atar, kâh fidelerini dikkatle
toprakla buluşturur’
Haziran Ayında ziraatçılar; “biber, salatalık, domates, semizotu,
ıspanak, kereviz, lahana, karnabahar, kabak, patlıcan, bamya, pırasa,
fasulye, havuç, roka, maydanoz, nane, taze soğan, marul, dereotu…”
ekim ayıdır.
Bu ay içerisinde bahçenizde, “çilek, kayısı, kiraz, vişne, erik,
şeftali, dut…” yiyebilirsiniz!
Bütün bunları bizler, ‘kırsal kesimlerde/ veya köylerimizde…’ konuşuyoruz.
Türkiye’de artık, ‘kırsal kesimlerde yaşayan insanlarımız nüfusun
ancak yüzde 6,7’larını oluşturuyor’
Beş milyon insan neredeyse, 85 milyon insanı besliyor!
Şehirli olduk ya… Topraktan da koparıldık… Ne âlâ!
Haziran Ayı” isimli şiirimizde şöyle sesleniriz;
“Haziran, huzur veren ayın adı
Alır sazı eline, yaz şarkısı
Zeytuni bakışlarda, dut sofrası
İlhamıdır şaire, mevsimin tadı
Reyhan kokulu, seher yeli eser
Aşk ile tozar, yeşilin irşadı
N’olaydı her dem Haziran Sabahı!
Arz-ı endam eder, vuslat havası
Yaz ayları, dört mevsimin balayı
Isısı düşer toprağa, meyveye…”
Dostlardan haber gelir, “Dut Mevsimi Geldi…”
“Dut Mevsimi” ile ilgili yazdığımız bir şiirimizde şöyle diyoruz;
Sıcaklarla dut mevsimi geldi mi?
Vişne, kiraz, erik oldu, olacak
Toprak ana, gül yüzüyle geldi mi?
Günümüz neşeyle doldu, dolacak
Hızır, İlyas bir araya geldi mi?
Gönül selâmını aldı, alacak!”
Gönül Selâmını, şair dostlarımız büyük bir ferasetle almışlar.
Kış aylarında, ‘geceler uzundur…’
O uzun gecelerde kurulan sohbet meclisleri…
O meclislerde ikram edilen ürünlerin herbiri, ‘yaz aylarında çekilen
emeğin ürünüdür’
Bizim insanımızda, ‘paylaşma/ veya üleşme geleneği…’ asırların mirasıdır.
Ağaç deriz de, ‘yol kenarlarında ecdadın sadece hayrat için diktiği
ağaçlar vardır.
Bu ağaçlarda ağırlığı, ‘dut ağaçları…’ oluşturur.
“Yolda, dağda, tepede dut ağacı
Derler bizde, “seferberlik ağacı”
Dut, badem, ceviz, Anadolu kokar!
Sanki dallarını açmış duacı…
Tarihim, kültürüm, yeşil elbisem;
Örtünür dağlar, vadiler yol boyu
Tatlı bir esinti, ruhumda desem”
Bugünkü yazımızda, şehirden kaçtım sizler için birazda toprağa dokunayım dedim.
Toprağa dokundukça; suya, ağaca, yeşile boyandım. Hatıralarla eskiyi yâd ettim.
O hatıralarla hislendim, köyümde huzura erdim, arındım diyebilirim.
Haziran ayı ile birlikte, ‘sıcak günlere merhaba deriz’
“Sıcak meyveye düşer, olgunlaşır,
Sıcak gönle düşer, hasbileşir,
Sevgi dolu bakışlarda sımsıcak
Sıcak, söze düşer, özde közleşir”

Yazarın Diğer Yazıları